Tüccar

1 1 0
                                    


-Merhaba efendim.

Arkamı döndüm siyah pelerin giymiş siyah şapkalı bir adam vardı karşımda.

-Sende kimsin?

-Ben bir tüccarım ve size ilginizi çekebilecek teklifler sunmak istiyorum.

-Hmm, ilgimi çekecek teklifler ha.

-Öğrenmek istiyorsanız beni takip edin.

Bir süre yürüyüp bir ara sokaktan geçerken bir merdivenden aşağı indik bir tür mahzene geldik, karşımızda bir kapı vardı, açıp içeri girdik, içeride bir sürü kafes vardı içinde de:

-Bunlar, köleler mi?

-Evet efendim.

-İlgimi çekecek şeyin köleler olduğunu nereden çıkardın?

-Siz özellikle son olaydan dolayı yanınızda olan kişileri kaybettiniz, tek başınızasınız, sizi destekleyecek size ihanet etmeyecek birilerine ihtiyacınız var.

-Yani seni destekleyecek kimse yoksa yenilerini satın al.

-Buda bir bakış açısı tabi.

-Tamam fikrini beğendim, göster bakalım nelerin var.

-Buradakiler kırkar altın ona göre bakın.

-Kırk mı, şuanlık o kadar param yok, bende otuz üç altın otuz gümüş var.

-O zaman şu tarafa bakın, buradakiler yirmi ve altındalar.

Gösterdiği taraftaki köleler daha güçsüz yada küçüklerdi.

-Mantıklı.

O sırada kölelerin birisi öksürür.

-Hastalıklı olanlarda var demek.

-Evet.

Bakınmaya başladım bu sırada kahraman olduğum için baktığım kişilerin güç seviyesini görebiliyordum bu yüzden incelemeye başladım ve sonunda birini buldum, beyaz kedi kulaklarına ve kuyruğuna sahip yarı insan bir kızı işaret ettim.

-Bunu istiyorum!

-Bu köleyi istediğinize emin misiniz, Güçlü ama kendisi hasta birkaç haftalık ömrü kaldı.

-O zaman ucuz olur.

-Evet sekiz altına veririm.

-Sekiz çok, beş veririm, hem bu köleyi başka kimseye satamazsın.

-Kahretsin ki haklısın, tamam beş altın.

Altınları masanın üstüne koydum.

-Başka bir tane daha almayı düşünür müsün?

-Belki ilerde.

-Tamam.

-Bu köleler sahiplerine ihanet etmez değil mi?

-Ederse getir değiştiririz.

-Ne?

-Şaka şaka, şimdi yapacağımız mühür sahibinin sözünü dinlemesini sağlayacak, karşı çıkarsa canını yakar.

-Anlıyorum.

-Şu kabın için kanını damlat, bu şekilde sen onu azat etmediğin sürece sana ve senin soyunda gelenlere itaat etmek zorunda.

Kanı damlattım, sonra içine bir sıvı döktü ve bir fırçayla karıştırdı sonrada kızın boynunu altına ufak bir halka çizdi, halka yanarak bir mühür şekline büründü, köle tüccarı kızın elindeki kelepçeleri çıkardı.

-Yanıma gel!

Kız korka korka yanıma geldi.

-Adın ne?

 -Ki, ki, Kina.

-Bundan sonra benim emrimdesin Kina, ne dersem yapmak zorundasın!

-Ta, ta, tamam.

Korkudan mı, hastalığından mı, kekelediğini bilemiyordum bu yüzden üstelemedim.

-Hadi gidiyoruz!

Farklı Gerçeklikler:  Kaosun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin