Tu

36 7 10
                                    

-Ananı... Bu ne lan...

Dicle gelen sese dönüp bu tepkiyi verince Zeliha'nın da dikkatini çekmişti.

-Ne ne- aaa, beyefendi! Sonunda bizi bulmaya tenezzül ettiniz. Niye cevap vermediniz lan sabahtan beridir bağırtıyorsunuz beni!

-Ulan sivrisinek, adamların senin sesini duyduktan sonra kaçmadıklarına şükredeceğine hala konuşuyor musun?

-Gerizekalı! Bana sivrisinek deme!

-Vızıldama o zaman oruspu!

-Senin var ya-

Zeliha yattığı yerden dövmek için Nisa'ya ulaşmaya çalışırken daha da tiz sesle bağırıyordu. Zehra tam araya girmek için doğrulmaya çalışacaktı ki yeni gelen adamın sesi hepsini susturdu.

-Bi saniye durur musunuz lütfen!

Bu sefer hepsinin bakışları adamdaydı; uzun boylu, atletik yapılı ve hafif iri yapılı bedeni, sinekkaydı tıraşı ve düzgün saçlarıyla asla jungle ortamına uymayan adam da aynı çatık kaşlarla onları izliyordu.

-Dicle bak pinterest çocuğu. Ya da yok lan ne pinterest çocuğu, bu bildiğin wattpad kırosu. Kimdi wattpad adamı diyen? Ha Seher. Dicle şansına tükür bu adamı Seher'e ayarlıyoruz.

Dicle dirseğini o sırada ayağa kalkan Zehra'ya geçirirken Seher sırıtarak adama bakıyordu.

-Ne? Ne demeye çalışıyorsunuz?

-Yani artık dünya ahiret bacımızsın, sevgilin falan da varsa ara terk et hemen şimdi. Nikah şahidi de benim.

-Nisa boş yapma!

-Evet Nisa boş yapma ben dururken sen kimsin de nikah şahidi oluyorsun?

-Ayşe sen de başlama!

-Hayır gerçekten boş yapıyorsunuz, şu an odaklanmamız gereken çok daha önemli konular var.

Zeliha her zamanki aklı başında ifadeyle konuşmaya başlayınca hem adam hem Dicle rahat bir nefes almıştı.

-Mesela gelinlik modeli, bence dantel yerine tül tercih etmeliyiz.

-Yuh Zeliha sen de mi ya!

-Tamam Dicle kıskanıyorsun ama bu kadar belli etme yani...

-Oğlum kafayı mı yediniz lan siz ne ara kendi kendinize gelin güvey oldunuz! Seher bi' şey de Allah aşkına!

-Bence de tül.

-LAN Bİ' DURUN! Bİ' SESİNİZİ KESİN!

Bu sefer hepsi gerçekten susmuş ve adama bakmaya başlamışlardı. Adamın arkasındaki şoka girmiş bir kaç kişiyi ise teni fark etmişlerdi.

-Şimdi, BİR taneniz, SAKİNCE, bana nasıl kaybolduğunuzu anlatsın, ne yapacağımıza karar veririz. VE ÇIĞLIK ATMADAN!

Hepsi birbirine baktı ve  sessiz bir anlaşmayla Zeliha konuşmaya başladı:

-Şimdi biz kamp yapıyorduk, üniversiteye etkinliği falandı işte, sonra şu yanımda duran sarı bok- ehem yani yanımda duran kıymetli arkadaşımın canı sıkıldı ve ormana gitmek istedi. Biz de bari ölmesin diye onunla geldik ve sonra kaybolduk. Bu kadar. Ehe.

-Yani yargılamak gibi olmasın ama hadi ormana girdiniz, insan nereye gittiğine dikkat etmez mi? Çocuk musunuz, hadi biriniz ormana kaçtı geri kalanınız neden kovaladı?

-Heyecanlı olsun diye, oldu da zaten...

-OoooOoğğĞoOoOOĞĞĞğğğğğĞğğğOooooOğğğ!!!!

Kalan altı kişi hayvan gibi sesler çıkartıp kendi etraflarında dönüp ellerini çırparken Seher yüzünde kocaman bir sırıtışla adama bakıyordu. Dicle bile durumu kabullenip Seher'i tebrik edince adam iyice tırsmış ama bir o kadar da sinirlenmişti.

-Çattık ya! Bana bakın, bir daha eğer herhangi biriniz evlenmek ya da o tarzda bir şey ile ilgili bir imada bulunursanız sizi burada bırakır giderim. Gerçekten.

Hepsi susup birbirine yandan bakış attılar. Adam ise derin bir nefes aldı ve gittikleri yönün tam tersi yönü gösterdi:

-Şurada bir kamp yapılacaktı, alanınız muhtemelen orasıdır. Değilse de kurtulmuş olursunuz muhtemelen. Zaten artık nasıl döndüyseniz yerinizde uzaklaşmamışsınız ama biraz daha bu yöne gitseniz muhtemelen kaybolurdunuz. Hadi görüşmemek üzere.

Adam ve peşindekiler sağa dönüp yürümeye devam ederken onlar öylece donup kalmışlardı. Sonra birden fazla uzaklaşmamış insanların arkasından bağırdı:

-Adın neydi bu arada!

Cevap gelmeyince zaten gelmesini beklemeyen yedi kişi dönüp gösterilen yöne yürümeye başladı. Seher ise hala inatla adamın arkasından bakıyordu. Birkaç saniye sonra ise sırıtarak arkadaşlarının peşinden yürüyordu çünkü zar zor duyulan bir sesle cevap gelmişti: 'Çağatay'.

Memolinin AskerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin