Nayn

14 6 9
                                    

   Goril hala tınlamıyor ve yalnızca önüne bakıyordu, ta ki arkadan bir dala basan ve ortamı çınlatan Nisa'ya kadar. Goril sonunda bir şeylere uyanıp arkasına döner ve sinsi adımlarla yaklaşan Nisa'ya hırlar, Seher dikkatini çekmek için gorilin sırtına atlar ve Nisa daha önce hiç denemediği bir hamleyi yapmak için ileri atılırken...

...

    Nisa'nın düşünmek için pek zamanı yoktu; bir an bekledi ve gorilden önce ilk darbeyi indirmek için koştu çünkü bir Bıngıldak Çökerten olmadığı için tek şansı buydu. Hızına güvenerek aniden gorilen dibinde bitti ve iki elini aynı anda kaldırıp gorilin kulaklarına daha önce hiç deneyimleme şansı bulamadığı şekilde vurdu ve tekrar geri çekildi; hamlesi işe yararsa goril östaki borusundaki ani basınç değişimi ile bayılacaktı.

    Gorilin aniden gözlerinin geriye yuvarlanması ve yana doğru düşmesi ile Nisa bir zafer çığlığı atıp dans etmeye başlamıştı; ta ki gorilin arkasında elinde sopayla dikilen Seher'i görene kadar. Seher gorili bayıltmış olmanın verdiği gururla Nisa'ya sırıtarak baktı ve dalga geçmeye başladı:

-Gerizekalı bir de kendi bayılttı zannedip seviniyor. Ezik.

   Seher gülüp Nisa'nın zafer dansını taklit ederken gelen ses ile durmak zorunda kalmıştı:

-KAÇIIIIIIIIĞĞĞNNNNN!!!!!

    İkisi sesin geldiği yöne bakınca ilk onlara doğru koşan Ayşe'yi, ardından da arkasında onu kovalayan gorili görmüşlerdi.

-Kaç Nisa kaç!

    Seher çoktan dönüp koşmaya başlamıştı bile ama Nisa yerinden kıpırdamıyordu.

-Nisa koşsana!

-Seher çabuk git arabayı bul Ayşe buraya ulaşana kadar, Ayşe sürmeyi biliyor. Ben bu gorili siz arabayı alana kadar oyalar sonra sizinle gelirim.

-La boş yapma nasıl oyalayacaksın! Yürü koşalım boş ver arabayı!

-Az önceki gorili görmedin galiba? Aynısını yaparım. Hem kaçsak nereye, sence bu goril gidip olanları anlatınca bize ne yaparlar?  Hadi bak yaklaşıyorlar koş!

-Mal! Gorili ben bayılttım sen değil. Ama sopayla vuracaksan tamam.

   Seher ona son bir bakış atıp mağaraya dalmış ve arabayı aramaya başlamıştı ama kocaman mağarada bulmak pek kolay olmayacaktı. O sırada Ayşe de onlara nefes nefese ulaşmış ve Nisa'nın hareketiyle direkt mağaraya yönelmişti. Goril ise neredeyse hemen Ayşe'nin arkasında olduğu için Nisa'ya ulaşmıştı, bir saniye durup karşısında cesur durmaya çalışan kıza bakmış ve gücünü göstermek için göğsünü yumruklayıp bağırmıştı.

-Ne bağırıyorsun ibne!

   Goril bir an duraksayıp karşılık olarak bağıran kıza bakmıştı ama kısa bir duraksamaydı bu; hemen ardından eğilip o da karşılık olarak bağırmaya başlamıştı, ta ki suratına bir tokat yiyene kadar. Açık bir şekilde şaşırmış ve elini yüzüne koyup ovmuştu, bu kadar acıması normal miydi?

-Yaa, kalırsın öyle süt dökmüş kedi gibi. Oğlum bağırmaya haykırmaya ne gerek var lan, konuşarak da anlaşabiliriz...

-Uh?

-Evet ya uh... Kavga ederek bir yere ulaşamayız, hem kadınlar hayvan erkeklerden hoşlanmaz-

-HAAAAIIIIIĞĞĞĞĞRRRRRRRRRR?!

- BAĞIRMA LAN! Hayvan derken hayvan gibi davranan öküz erkeklerden hoşlanmazlar.

-Ah u-u ağğ huh ğu?

    Bir eliyle mağarayı gösterip bir eliyle başını kaşıyan gorilin ne demek istediği çok açıktı.

-Tabii oğlum, Ayşe de. Kim ister ki erkeğinin ortalıkta dolaşıp önüne gelenle dönüşüp kavga etmesini? Azıcık kibar olacaksın- n'oldu lan niye bayıldın? Ne güzel dertleşiyorduk.

   Nisa aniden yere yapışan gorile yaklaştı temkinli adımlarla, ne olmuştu ki? Gorilin sırtına saplı minik bir ok vardı.

-Bugün bayılttığım ikinci goril bu. Hem de ufak bir ot ile.

    Nisa başını kaldırınca ona yaklaşan grubunu görmüştü, en önde elinde sarı bir otla gelen Şerna vardı, kalan grup arkasından geliyordu ve en ortada saklanan Zeliha vardı. Gamze sinirle Nisa'nın üzerine yürüyüp bağırdı:

-Nerde kaldınız lan siz? Sabahtan beridir sizi bekliyoruz haberiniz var mı? Bir işi de adam gibi halletseniz ölürsünüz zaten...

-Gamze siktir git ötede havla hiç seni çekecek havamda değilim. Zor işi yapmaya gönüllü olduk hala konuşuyor.

-En azından işimizi düzgün yapıyoruz!

-Hatırlatayım ikinizin gorilini de ben bayılttım, yani ikiniz de kesin. Seher arabayı getiriyor.

    Seher ve Ayşe sonunda arabayı getirmeyi başarmışlardı. Herkes bugünlük bu kadar ekşının yettiğini düşünüyordu; o yüzden zaten buluşma yerinde giydikleri kıyafetleri giyen kızlar araba takımına elbiselerini uzatmış ve onlar mağarada giyinene kadar seslerini çıkarmadan durmuş ve ardından düzgünce arabaya eski düzenleriyle oturmuşlardı. Gerçi Zehra'yı ikna etmek için muzların yarısını feda etmek zorunda kalmışlardır ama sıkıntı yoktu, yakında medeniyete kavuşacaklardı nasıl olsa.

   Uzun bir süre gitmeleri gereken yönü beyinlerinin yüzde yüzünü kullanarak bulurken çıkardıkları ilkel sesler dışında tamamen sessiz bir şekilde yol almışlardı. Gece gece yola çıktıkları için ilerlemek biraz zor olsa da duru ve aydınlık bir dolunay vardı. Minicik arabaya sekiz kişi binmemiş olsalardı huzurlu bile sayılabilirdi yolculuk. Tabii bu Zehra'nın aniden kulaklarını dikmesiyle son bulmuştu.

-Bi' ses geliyor...

-Oha Zehra huh dışında bir ses çıkardın!

-Sus lan bir dakika!

   Zehra Seher'i susturduktan sonra gece karanlığında etrafa bakınmış ve bakışlarını bir yerde sabitlemişti.

-Şurada biri var...

-Nasıl şurada biri var amına!

-Biri var lan biri var! Elinde de uzun ince bir şey var mızrak gibi...

   Seher o tarafa dikkatle bakınca gerçekten de bir şeyler fark etmişti.

-Zehra yanlışın var. Bir değil birkaç kişi...

   Seher'in sözlerinin hemen ardından uzun bir boru sesi ve sonrasındaki da garip bir dilde haykırışlar duymuşlardı; etraflarının götü yaprakla kapalı bir kaç değil bir sürü kişi ile çevrilmesi ise yalnızca bir kaç saniye sürmüştü.

-Lütfen... Gorillerden sonra bir de kabilelerin eline düşmek istemiyorum...

Memolinin AskerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin