5| bilinmezler,

1.1K 153 111
                                    



keyifli okumalar.

🎭

Derin bir nefes aldım ve yanımdaki Soobin ile Yeonjun'a bir şeyler çaktırmadan yürümeye devam ettim.

"Ama yine de mahkumlara karşı tutumunuz hoş değil Soobin."

"Yeonjun bunlar adı üstünde mahkum, daha ne kadar iyi olabilirim?" Yeonjun söylenmeye devam etti sessizce. "Senin görevin onları bastırmak, onlara zarar vermek değil. Soonbin olduğu yerde ayaklarını yere vurarak çocuk gibi ofladı. "Hala aynı muhabbet, sus ya! Psikolog olan Hyunjin sanıyordum ben."

Yeonjun yumruk yaptığı elini Soobin'in omzuna geçirdi. Onların atışması aslında tatlıydı.

"Yine kavga etmeyin." diye uyardı onları Taehyun.

Şu an iş arkadaşları olarak bir yemeğe gidiyorduk, basit bir akşam yemeğine. Yeonjun'un fikriydi. Soobin, Taehyun ve yakın olmadığım ama tanıdığım birkaç gardiyan daha vardı. Yani mesaisi bitenler.

Bir de Chan.

İkimizde sessizdik, hangimizin konuşması gerektiğini bilmiyordum ama kafamı dinlemek istediğimi biliyordum. Yaptığı şeyleri anlamıyordum, neden bir mahkumla birlikteydi ve başka bir mahkuma yardım ediyordu?

Basit bir gardiyan olmadığını zaten biliyordum.

O da rahattı, en az Minho kadar rahattı. Korkmuyor muydu insanlara anlatmamdan, nasıl bu kadar eminlerdi sessiz kalacağımdan?

"Bugün kafan dağınık gibi, bir sorun mu var Hyunjin?" Başım, yanımda konuşan Yeonjun'a döndü. Ona yansıtmak istemediğim için gülümsedim. Onu seviyordum, tatlı bir insandı ve oldukça nazikti. Buradan önce de Changbin sayesinde bir tanışıklığımız vardı ve bu iki haftada da oldukça yakın olmuştuk.

"İyiyim, biraz yorgun hissediyorum sanırım."

"Ah, hiç dinlemiyorsun Hyunjin! Bu kadar işine bağlı olma lütfen."

Omuz silktim. "İşimi seviyorum Yeonjun."

"Umarım hiçbir zaman bu isteğin gitmez." dedi gülümseyerek.

İçimde anlam veremediğim hisler uyandı, Yeonjun fark etmeden söylemişti ama benim zihnim her şeyi kötü yorma eğiliminde olduğu için içimdeki kötü hisse kulak vermeden edemedim.

"Hadi gel Hyunjin, geldik."

Gözlerim şehir merkezinde geldiğimiz küçük ama iyi görünen mekana döndü. Buraya gelmekte gerçekten isteksizdim ama arkadaş edinmişken kalp kırmak istemiyordum. Derin bir nefes aldım ve Yeonjun'un arkasından restorana girdim. Arkamda Chan ve birkaç gardiyan daha vardı ve açıkçası bu beni rahatsız ediyordu.

Onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Bana göre işini doğru yapmayan herkes haksızdı. Etik değerlere uymayan hiçbir şey kabulüm değildi.

Genişçe bir masaya oturduk dokuz kişi. Birkaç şey sipariş ettik ve sınır aşmamak şartıyla da biraz alkol istedik.

Ben içmeyecektim, özel günler dışında beyaz şaraptan başka bir şey içmekten hoşlanmıyordum. Sigara da sevmezdim ben.

Birkaç konu konuşuldu, ben hiçbir şey olmamış gibi gülerek katıldım çünkü böyle yapmam lazımdı. Hiçbir şey olmamış gibi yansıtmam lazımdı. Chan durgundu, sessizdi. Gözlerini ara sıra üstümde hissediyordum ama umurumda değilmiş gibi davranıyordum. Derince bir nefes aldım, bir süre sonra üstümden çıkardığım kabanımda yeterli gelmeyince biraz hava almak için dışarı çıkmaya karar verdim. Kabanımı tekrar giydim ve yanımda oturan Yeonjun'a haber verip kalktım.

özgür ruhlar, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin