keyifli okumalar.🎭
Genç adam elindeki çakıyı umursamadan döndürmeye devam ediyordu. Karşısındaki zavallı görünen mahkum onun için bir hiçti. Gözlerini ondan ayırmıyor ve sanki hatasını yeterince hissettirmemiş gibi gözleriyle başka bir işkence uyguluyordu.
Onun gibilerden nefret ediyordu.
"Bana bak Jae," dedi ve oturduğu sandalyeden karşısındaki adama eğilip saçlarına tutundu. Ona dokunmaktan bile iğreniyordu. "Ben senin alay edeceğin ya da sıkıldığında bulaşacağın biri değilim." Adamın saçlarındaki elleriyle daha fazla baskı uyguladı. Adam acıyla inlerken kendini sıkıyordu. "Hele oynaşacağın biri hiç değilim." diye ekledi. "Bana dokunurken kim olduğumu unutma." Elleri saçlarından çekildi ve oturduğu sandalyeden kalktı. Üstündeki turuncu tulumu düzeltti ve çakıyı cebine koydu. Son kez dizleri üstünde oturan ve yüzü dağılmış mahkuma baktı. İyi görünüyordu, cezaevindeki basit bir kavga gibi.
Tulumu altındaki yaraları kimse görmezse sorunsuzdu.
Söz etmeden elleri cebinde, bulunduğu hücreden dışarı çıktı. Koridorun başında bekleyen gardiyanı görünce yanında adımladı. Elleri arkasında birleşmiş nöbet tutan gardiyanın yanına ulaştı.
"Geldim." dedi. Gardiyanın bakışları ona döndü. Gardiyan gözleri ile mahkumu süzdü. "Bitti mi?" dedi gardiyan. Mahkum gülümsedi ve başıyla onayladı gardiyanı. Elleri cebinden çıktı ve bileklerini birleştirdi. Gardiyan mahkumun bileklerini tuttu ve arka cebindeki kelepçeyi bileklerine taktı.
"Ne dedin Hwang'a?" diye sordu mahkum.
Yan yana koğuşa doğru ilerliyorlardı.
"Kavga çıkarttığınız için hücreye attığımı. Başka mahkumla konuştuktan sonra muhtemelen sizinle de konuşacaktır."
"Jae'nin yüzü kötü."
"Buluruz bir şeyler." dedi gardiyan.
Mahkum rahatça ilerlemeye devam ederken koridorda karşılarına çıkan baş gardiyan yüzünden durmak zorunda kaldılar.
İşte şimdi sorun çıkacaktı.
Derin bir nefes aldı genç mahkum ve gözleri yanındaki gardiyana döndü. Kısa süreli bakışma yaşasalar da karşılarındaki gardiyanın konuşması ile ona döndüler. "Yine mi sen?" dedi Bang Chan mahkuma hitaben. Mahkum göz devirdi. Chan ilerleyerek onların yanına yaklaştı. "Ne oluyor yine?" diye sordu gardiyana.
"Küçük bir sorun çıktı ama biz hallettik." dedi gardiyan.
Chan bıkkın bir nefes aldı ve mahkumun kolunu tuttu.
"Gerisini ben hallederim Taehyun, sen git." Taehyun mahkuma döndü izin alır gibi. Mahkum gözlerini kırpıştırdı ve Taehyun kabullenip bir şey demeden elindeki kelepçe anahtarını Chan'a verdi. Hızlı adımlarla işinin başına dönmek üzere koridorda ilerledi.
Mahkum ve baş gardiyan arkasından bakarken Taehyun gözden kaybolduğunda gardiyan mahkumu diğer tarafa yürütmeye başladı.
"Anlat." dedi kısaca.
"Seni ilgilendirmez." diye cevap verdi mahkum.
Gardiyanın gözleri kısa süreli mahkuma değse de umursamadan onu arkasından ilerletmeye devam etti. Genç mahkum ona sürekli sorun çıkartıyordu.
Gardiyanlar için boş bırakılan bir odaya girdiler ve gardiyan kapıyı arkasından kapattı. Mahkumu karşısında bıraktı ve kendisini bir sandaleyeye attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
özgür ruhlar, hyunho
Fanfictionkelepçelenmiş eller, tutsak ruhlar dört duvar arasında özgürlüğü kollar. |161222