bu fici garip bir sekilde cok sevdiniz ve hep yeni bolum bekliyorsunuz, hic beklemiyordum bunu.keyifli okumalar🤍
🎭
Yavaş adımlarım sessiz koridorda yankılanırken gözlerimi etrafta gezdirdim. Buraları evim gibi biliyordum. Nasıl hissettiklerini biliyordum. Ben bir psikologdum ve içerideki hastaların ne halde olduklarını biliyordum.
"Uzun zamandır gelmedin Hyunjin, Daeyoung biraz garip bir ruh halinde bu aralar, istersen hasta bakıcılardan birini göndereyim."
"Gerek yok Minyeon, o benim babam sayılır." diyerek cevapladım önümdeki kıdemli psikoloğu.
"Sen bilirsin." dedi ve derin bir nefes alarak beyaz kapının önünde durup son kez bana baktı. Sorun olmadığını belirtircesine gülümsedim. Minyeon kapıyı açtı ve birlikte içeri girdik. Daeyoung amca yatakta bağdaş kurmuştu ve gazete okuyordu.
"Daeyoung, Hyunjin geldi senin için."
Gazetedeki gözleri bize çıktı. Gülümsedi genişçe ve eliyle gelmemi işaret etti.
"Hoş geldin oğlum, gel gel."
Haberi yok gibiydi, güzel. Ağzından lafı istediğim gibi alacaktım.
Üstümdeki kabanı çıkartırken Minyeon'a döndüm. "Sen çıkabilirsin, teşekkürler." dedim.
Gülümsedi ve başı ile onaylayarak odadan çıktı. O odadan çıktığında rahat tekli koltuklardan birine kabanımı astım ve Daeyoung amca ile karşı karşıya gelebileceğim şekilde oturdum.
"Hoş buldum, nasılsın?" dedim gülümseyerek.
Aslında onu seviyordum, onunla tesadüfen ben ilk stajımı yaparken karşılaşmıştık. Bunu o da beklemiyor olacak ki beni ilk başta tanımamıştı
Ya da tanımıyormuş gibi yapmıştı.
"İyiyim iyi, kesin seni arayıp şikayet ettiler değil mi?"
Başımı iki yana salladım. "Aslında bir ay önce iyi olduğunu söylemişlerdi ama az önce bu sıralar sorunların olduğunu söylediler."
"Yok, bilirsin bunları kendi kendine uyduruyorlar." dedi. "Boş ver beni, ben iyiyim. Sen nasılsın güzel yavrum."
Tebessüm ettim. "Çok iyiyim, çalışıyorum falan her zamanki şeyler."
"Minyeon klinikten ayrıldığını söyledi."
"Evet, bir cezaevine çalışıyorum."
"Elde ettin yani istediğini."
"Aksini düşündün mü hiç?" dedim gülümseyerek. Kahkaha attı. "Doğru Hwang Hyunjinsin sen."
Gülümseyerek yüzüne odaklandım bir süre. Düşüncelerimden sonra bana farklı geliyordu ama o hala benim amcamdı.
"Aslında buraya gelmemin bir sebebi var." Gülümseyen gözleri bana döndü. "Ve sen zaten beni bekliyordun değil mi?"
"Anlamadım?"
İyi bir yalancıydı, oğlu gibiydi. Fakat ikisinin de unuttuğu şey benim onların hislerini kolayca okuyabilmemdi.
"Babamın mezarına gittim geçen hafta."
"Ah baban, birbirimize kırgın öldük ama hala en yakın arkadaşım olarak kalacak."
"Tabii insan vicdan azabı çekince sorumlu hissediyor değil mi?"
Güldü ve "Bazen benim yaşlı olduğumu unutuyorsun Hyunjin, dediklerinden anlamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
özgür ruhlar, hyunho
Fanfickelepçelenmiş eller, tutsak ruhlar dört duvar arasında özgürlüğü kollar. |161222