asiri hastayim, goz yaslarim akiyordu bolumu yazarken, yazim yanlislarim varsa affola.bir de bolum asiri uzun, sıkılmadan(ki hic sanmiyorumHWJFIWKDK) keyifle okuyun✊🏻❤️🩹
🎭
Oturduğum bankta ayaklarımla ritim tutuyordum. Düz tabanlı kundura ayakkabımın çıkardığı ses kulağımı doldururken iki metre ötemde ne konuştuklarını bilmediğim Chan ve Minho'ya bakıyordum. Tartışıyorlardı. Hararetli bir şekilde bir şeylerden bahsediyorlardı. Bahsettikleri şeyin ne olduğunu biliyordum aslında.
Taehyun'un elinde Minho'ya gönderilimiş bir zarf vardı sabah, konunun bu olduğuna emindim. Taehyun'u tehdit ederek elinden almıştım ve bej rengi bir zarfın üstünde sadece P.J. yazıyordu. Taehyun kim olduğunu bilmediğini söylemişti.
Muhtemelen Minho kim olduğunu biliyordu ki Chan ile kavga ediyorlardı.
Kafamdaki düşünceleri bir kenara attım ve oturduğum banktan kalktım. Tabii ki de onun yanına gitmeyecektim. Ben gururlu biriydim, o bana gelmeden ona gitmeyecektim.
Ki o bana gelecekti, adım gibi biliyordum.
Tam yanlarından geçip avlu ile cezaevini birleştiren koridora girdim. Adım seslerim kulaklarım doldururken yol üstündeki Yeonjun'un odas gözüme çarptı. Bir mahkumun yarasın temizliyordu.
"Felix, biraz daha dikkat etmelisin."
İstemeden kapıda durdu adımlarım.
"Ediyorum zaten Bay Yeonjun, istemeden oluyor."
"Kimse kendini istemeden kesmez Felix, belki de bu konuyu Hyunjin ile konuşmalısın."
"Ölürüm daha iyi."
"Bay Hwang oldukça iyi biri, neden öyle diyorsun?"
"Tamamen yalan bir iyiliği var gibi geliyor bana; yalandan gülümsemeleri, bize iyi davranması. Hepsi palavra."
"Tabii, bir mahkuma gerçekten gülümsemem gerekirdi haklısın Felix." diye katıldım sohbetlerine.
Felix'in bayık gözleri bana döndü. Göz etrafı kızarıktı, torbalar yerli yerindeydi. Güzelliğinden yine de bir şey kaybetmemişti. Tekrardan Yeonjun'a döndü. "Gördünüz mü? Şeytan kılıklı, birde her yerden çıkması var!"
"Şeytan mı? Bence bir mahkuma göre dilin fazla uzun Felix."
Omuz silkti.
"Üzerine sürmem gereken krem bitmiş, depodan almam lazım." dedi Yeonjun ve ayağa kalktı. "Yanında kalır mısın Hyunjin?" diye sordu. Başımla onayladım onu. Gülümsedi ve kapıdan çıktı. Bir süre arkasından baktım. Sonra gözlerim göğsünün biraz altındaki yarasını inceleyen Felix'e döndü.
Sarı saçları dağılmıştı, tulum değilde üstünde eşofmanı vardı, muhtemelen yeni uyanmıştı.
"Abin uyuşturucu kullandığını biliyor mu?"
Yarası üstünde gezinen parmakları sorduğum soru ile durdu. Birkaç saniye pozisyonunu bozmadı. Sonrasında siyah atletini indirdi ve bana döndü.
"Doktor bey," dedi ve güldü. "Şakalarınız cidden komik. Lütfen bir daha olmasın, herhangi biri duyup ciddiye alabilir."
Cebimdeki ellerimi çıkardım ve ona doğru adımladım. Oturduğu yere doğru adımladım ve tam önünde durdum. "Şiş gözaltları, kırmızı gözler, vücut morarmaları bir de kendine zarar verme isteği." Derin bir nefes verdim. "Senin gibi kaç tane bağımlı hastam oldu tahmin edemezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
özgür ruhlar, hyunho
Fanfictionkelepçelenmiş eller, tutsak ruhlar dört duvar arasında özgürlüğü kollar. |161222