kendimi de bu fici de toparlayip tam olarak geri geldim🤍keyifli okumalar.
🎭
"Şurayı kırmızı yapmalıyız belki de?"
"Baba, ağaçların gövdesi kırmızı mı olur?"
"Bana bak velet sen iyice Hyunjin'e benzedin. Her şey olduğu gibi olmak zorunda değil."
Gülümsedim ve başımı kaldırdım. "Ne diyorsun ya çocuğa?" dedim. Güldüğüm için ciddiye almadı ve eğilip dudağımdan öptü. "Tam senin vereceğin cevapları veriyor."
"Çocuk zekiyse ben ne yapabilirim?"
"Evet baba," dedi sehpadaki boyamasına devam eden Minjun. "Zekiyim ben!"
"Bay Lee, Bay Yang geldi." Odaya giren Yujin'in cümlesi ile sığındığım göğüsten uzaklaştım. Rahatımı bozmak hoşuma gitmemişti ama başkalarının önünde sarmaş dolaş olmaktan hoşlanmıyordum.
"Jeongin amca!" Minjun oturduğu minderden kalkıp odaya giren Jeongin'in kucağına atladı.
"Minjun'um." Jeongin çekinmeden sarıldı ona.
Sırtımı koltuğa yaslayıp ayaklarımı kendime çektim. Jeongin haftasonları gelmezdi, neden şimdi buradaydı?
"Merhaba," dedi bize selam verirken. Kucağında Minjun ile karşı koltuğa oturdu. Aralarında küçük bir sohbet başladığında başımı arkaya yasladım. Minho'ya döndüğümde hoş bir ifade ile amcasına bir şeyler anlatan oğluna baktığını gördüm. Gülümsedim ve dizinde duran elini tuttum. Tutuşum gözlerinin bana dönmesine sebep oldu.
Onun baba halinden öyle keyif alıyordum ki sürekli görmek istiyordum.
"Sen o zaman bahçeye çık, ben babanlarla bir şey konuşup geleceğim tamam mı?"
Çoğul eki dikkatimi çektiğinde Jeongin'e döndüm. Minjun usluca onayladı ve Yujin ile birlikte verandaya çıktı.
"Hyunjin." dediğinde kaşlarım havalandı. Belli ki konuşmak istediği bendim. "Uzatmadan soracağım, Jisung'a bir şey mi söyledin?"
"Ne?" dedim anlamayarak. Jisung'a ne söyleyebilirdim ki?
"Bir haftadır hiçbir şekilde bana geri dönüş yapmıyor, arıyorum açmıyor eve de gelmiyor."
Omuz silktim umursamazca. "Bilmem, sıkılmış belki senden."
"Hyunjin," dedi Jeongin ciddi bir tonda. "Yapma."
Alayla güldüm. "Sizin ailede sebebi ben olmayan şeyler için bana kızmak genetik sanırım?"
"Kızmıyorum, sadece iyi olup olmadığını merak ediyorum Hyunjin."
"İyi," dedim. Ama sonra Jisung'ın bir haftadır bize uğramadığını hatırladım. Bildiğim kadarı ile son sınavını geçen hafta vermişti. "Yani iyidir herhalde."
"Ne demek istiyorsun?"
Aptal Jeongin içime kurt düşürdüğünde onda gezdirdim gözlerimi. Ona bir şey belli etmiş olabilir miydi?
"Dün konuşmuştum onunla. Arkadaşı ile yemekte olduğunu söylemişti."
"Hangi arkadaşı?"
"Bilmem, Jisung'ın çok fazla arkadaşı var."
"Benim için arar mısın onu, ben sadece sesini duymak istiyorum."
Bir süre onda gezdirdim gözlerimi. Minho'ya döndüğümde başını iki yana salladı. Jeongin'in bu hallerini anlamıyor gibiydi. Biraz uzağıma attığım telefonuma uzandım ve kilidini açıp Jisung'ın numarasını çevirdim. Birkaç çalışta açtığında telefonu hoparlöre aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
özgür ruhlar, hyunho
Fanfickelepçelenmiş eller, tutsak ruhlar dört duvar arasında özgürlüğü kollar. |161222