Öğleden sonra kütüphaneye vuran güneş ışıklarının huzurlu havası sayesinde bugün daha da zinde hissediyordu Namjoon. Açıkçası bunun Yoongi yüzünden de olabileceğini düşünüyordu. Tanışmalarının üzerinden beş gün geçmişti. Hala aklına geldikçe değişik duygulara giriyor ve düşünmeyi hemen kesiyordu. "Rut yaklaşıyor olmalı." İç çekti ve kitabına odaklanmaya devam etti. Birkaç dakika sonrasında Jungkook gelmişti elindeki yeşil çay ile. "Teşekkür ederim kardeşim." Gözlerini kitaptan kaldırmadan mırıldandı. Jungkook boğazını temizledi ve öylece ayakta durmaya devam etti. "Ne istiyorsun Jungkook?" Güldü küçük olan. "Seni." Sırıttı Namjoon. "Sadede gel." Boğazını temizleyip heyecanla gülümsedi Jungkook. Gözleri parlıyordu adeta. "Misafirin var."
Kapı bir anda açıldığında otomatik olarak ayağa kalkmış ve elini kılıcına koymuştu. Elbette sonrasında kapıdaki gördüğü bembeyaz beden sayesinde bundan vazgeçti. "Günaydın Kral Kim."
Yoongi geniş gülümsemesi ile ona doğru yürüyordu. Normalde burası yasaktı. Sadece Namjoon'a özel bir yerdi. Ama Delta bunu görmezden gelecekti. "Hoşgeldiniz Prens Min, sizede günaydın." Yine bembeyaz bir takım giymişti lakin kollarındaki satenler uzundu ve dalgalanıyordu. Kılıcı her zaman olduğu gibi belindeydi ve bu Namjoon'a çok çekici geliyordu.Çekici, bu kelimeyi seviyordu. "Zamansız ziyaretim için üzgünüm." Gülümsedi Namjoon. "Üzgün olmanıza gerek yok Prens Min." Tebessüm ederek ona yaklaştı ve nazikçe elini tutup üzerine dudaklarını bastırdı kibarca. "Hep tek başına bu sarayda ne yaptığını merak ediyordum." Elini çekip etrafta gezinmeye başladı Yoongi. Parmağını raflarda gezdiriyor kitapların bazılarına bakıp yerine geri koyuyordu. Namjoon ise hülyalara dalmış bir biçimde izliyordu onu.
"Bunu ödünç alabilir miyim?" "Elbette." Gülümsedi Yoongi. Namjoon ise küçük bir heyecan hissetti. Yoongi ona nazaran oldukça rahat görünüyordu.
"Lafı uzatmayı sevmem." Arkası dönük beden bedenini bir anda ona çevirdiğinde aralarındaki bir metrelik mesafeden bakışmaya başladılar. "Dinliyorum." "Jimin'i tanıyor olmalısın." Başını salladı Namjoon yavaşça. "Prens Park." Yoongi onu onaylayarak lafına devam etti. "Jungkook ile birlikteler ve ikisi bizim tanışmamız için ayarlama yaptı."Namjoon biliyordu elbette. Yine sakince onayladı onu. Lafın nereye gideceğini anlamamıştı. "Farkındayım." "Benimle görüşmek canınızı sıkıyor mu?" Güldü. Belkide uzun süre sonra içten bir şekilde güldü Namjoon masumca sorulan soruya. "Hayır." "O halde-" yanına geldi Yoongi yavaş adımlarla. "Daha çok görüşeceğiz." Tek kaşını kaldırdı Namjoon. "Anlayamadım?" "Kalın kafalısın. Ondan olmalı." Namjoon işittiği şey ile şaşkın bir halde kalakaldı. "Şaka. Gül diye." Namjoon hala ifadesiz görünüyordu. "Gerçekten... Herneyse, bunu aşarsın. " Derin bir iç çekti. "Birbirimizi tanımayı teklif ediyorum. Eğer sizde isterseniz tabiki Kral Kim."
Namjoon şaşkın gülümsemesi ile Yoongi'yi izledi bir süre. Sanki bir anda zaman durmuş, odadaki güneş ışıkları daha fazla parıldamış ve esen hafif rüzgar sadece Yoongi'nin ipek misali olan saçlarını okşayıp geçmişti. "Memnuniyet duyarım."
Niçin bu kadar hevesli ve mutlu bir çocuktu pek anlamamıştı. Kendisi mükemmel değildi. Neyini sevebilirdi? "Bana getirdiğiniz leylaklar soldular." Birkaç adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı Yoongi. Tam gözlerine bakıyordu şimdi. "Bahçeden almam sorun olur mu?" Sorun mu? Niçin bu denli kibardı ona karşı. Yeni olan bu durum onu geriyordu. "Arabanız ile dönmeden size birkaç fidan verebilirim. Ve bir buket de yanınızda götürebilirsiniz." Tebessüm etti ve etrafta gezinmeye devam etti Yoongi. Bu haber onu mutlu etmişti.Jungkook odadan ayrıldığında da bir süre birlikte kütüphanede, ona özel olan bu yerde zaman geçirmişlerdi. Seo'nun bir kez bile girmek istemediği yere korkmadan gelmişti karşısındaki adam. Güzel kıkırdamalar dolduruyordu geniş odayı artık. Namjoon'un ağlamak ve yalnız kalmak için geldiği bu duvarlar küçük kahkahalar ile tanışıyordu. Burası için bile yeni bir şeydi Yoongi. Namjoon hemen alışmak istemedi. Hala temkinliydi. Kalbinin attığını hissetmek istemedi mesela. Atmamalıydı. Biri duyarsa yine durmasını sağlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purple Lilac °Namgi
FanfictionKim Namjoondan herkes korkuyordu. Oysaki sadece yalnız bir ruhtu.