Part Four

352 31 11
                                    

Yanıyordu. Yüzü,elleri... Tüm vücudu yanıyordu.
Fakat bu çokta önemli değildi. Dayanması zordu ve misafir odasının duvarları pençe izleriyle doluydu ama sorun göremiyordu. Hala aklı başındaydı. Yoongi de güvendeydi. Evet yanında asla güvende olmazdı. Kendini kontrol etmesi imkansızdı. Muhtemelen duygusal bir şeyler hissettiği bu dönemde geçirdiği ilk rut döneminde onunla olursa Yoongi'yi ikiye falan bölebilirdi. Ki zaten henüz aralarında net bir şey de yoktu. O bunları düşünürken kurdu içinden 'sikmişim net bir şeyi ' diyerek sadece Yoongi'yi istiyordu.

"Namjoon." Sesini duymamış olmayı diledi. Çünkü yeni yeni sakinleşmişti. "Git.." Zorlukla bunları diyebilmişti. "Endişe ediyorum. İyi olacak mısın?"
SeokJin arkasından çıkıp hızla Yoongi'yi kapıdan uzaklaştırdı. "Affedersin çok özür diliyorum ama sen salak mısın?" "Acı çekiyor." SeokJin göz devirdi ve aşağı inmeleri için merdivene ilerledi. "Rut döneminde olan bir delta'nın kucağına gitmek istiyorsan çekinme." Yoongi bir anda gelen yeni bir kükreme ile irkildi. SeokJin sanıyordu ki haklıydı. "Jungkook gerekirse onun için birilerini-" "Teklif dahilinde bile değil." Durdu ve SeokJin'in önüne geçti. "Yoongi, o bir kral. İstediği kişi ile-" "Hyung, o bir kral." Yavaşça yaklaştı. "Ama bana ait." Geri çekildi keskin gözleri ile yüzünü incelerken. SeokJin aralarında ne olduğunu bilmiyordu bu nedenle anlam verememişti.

"Aranızda özel bir şeyler olduğunu bilmiyordum." "Yok. Ama var." İç çekti derince. Hala anlam veremiyordu sayılmazdı. "Sonuç olarak, hiçbir omega yahut vita değil bu kata, bu kalenin kapısının önüne bir metre bile yaklaşamaz." Henüz yukarı çıkan Jungkook Yoongi'nin dediklerini duyması ile birlikte arkasından gelen Taehyung'a baktı. Taehyung ise sırıtıyordu. "Prens Min. " Jungkook eğildi. "SeokJin hyung." Taehyung da yavaşça elindeki bastonu ile yanlarına gelmiş genişçe gülümsemişti. "Merhabalar SeokJin." Yine usulca elini tutup üzerine dudaklarını değdirmişti. "Ve Prens Min." Yoongi'nin de eline zarif bir öpücük bıraktıktan sonra yüzünü hızla SeokJine döndü.

"Bugün de güzelliğiniz ile göz kamaştırıyorsunuz." SeokJin hala ona alışmaya çalışıyordu. Sürekli peşinden gelen bu delta ne istiyordu ? Özellikle namı yayılmış bir deltaydı Taehyung. Tahmin ediyordu biraz da olsa. "Teşekkür ederim Prens Kim." Eğildi saygıyla. "Lütfen, siz önümde eğilmeye değil, yanımda durmaya layıksınız." İşte şimdi kızarmıştı. "Ben biraz hava alacağım. İzninizle." Hızla ayrıldı oradan. Taehyung ise Yoongi ile Jungkook'a bakıp göz kırptı. "İzninizle ben de hava alacağım." Sırıtarak bastonu çevirdi ve tekrar yere koyup aşağıya doğru indi.

"Kuduruk." Dedi Yoongi ayıplayarak. "Maalesef şu anda tek kuduruk o değil." Jungkook söyler söylemez bir kükreme süsledi kaleyi. "Ah, o konu." Yoongi başını salladı. "Şifacılardan ilaçlar aldım. Umarım işe yararlar." Diyerek elindeki küçük bohçayı gösterdi Jungkook. "Yaramazsa-" "Yaramazsa ne?" Acı leylak kokusu resmen ciğerine işlemişti bir anda. Alfa olabilirdi ama karşısındaki vita'nın acı feromonları fazlasıyla güçlüydü. "Woah. Hyung sakin ol. Asla düşündüğün şeyi yapmam. Yapsam da hyung kabul etmez." Yine de endişe ediyordu. Bu durumdan. Bir anda dönen başı ile Jungkook'un koluma tutundu. "Aman tanrım.." Kurdu hareketlenmişti. Açıkçası Namjoon'un kokusu başını döndürüyordu. Tam olarak şey gibiydi.. Okyanus. Evet. Okyanus gibiydi. Temiz ama yakıcı.

Yutkundu elleri korkuluğu sıkı sıkı tutarken. "Hyung.." Jungkook şaşkın bir biçimde bakıyordu şimdi ona. "Gözlerin." "Hm.." "Pembe." Harika. Sürtük kurdu rahat durmuyordu. Jungkook bir şeyler diyordu ama Yoongi başını eğerek oradan ayrıldı hızla. Açıkçası sürekli kurdu yüzünden kalbine hakim olamıyordu. Namjoon'u ilk gördüğünde küçük bir davete gitmişti. Namjoon eşinin ölümünden sonra ilk defa dışarıya adımını atmış, Taehyung'un verdiği davete katılmıştı. Yoongi de oradaydı. Kurdu deltayı görür görmez hareketlendi. Delta bir anlığına ona bakmış. Sonrasında önüne dönmüştü. Ama sadece yakaladığı o küçük bakış sayesinde merakına yenik düştü Yoongi. O buruk, kederli gözler...

Purple Lilac °NamgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin