17; Katlin vicdanı nar ağaçları.

3.6K 427 349
                                    

merhaba arkadaslar ulan

hayat cok zor gercekten, depremler oldu, felaket gibi gunler yasadik ve yasamaya devam ediyoruz, insallah iyisinizdir, hepinize tek tek gecmis olsun dileklerimi iletiyorum, cok seviyorum sizi.

bu arada lutfen depremzedelere yardim yapmayi unutmayalim!!! sadece deprem zamani degil, evlerini kaybettikleri icin aylarca surebilecek sikintili bir surece girdiler cunku...

psikolojim de cokmus bir halde bana bayagi durgun gelen bir bolum attim ve gecis bolumu gibiydi ama sonunda mutlu oluyoruz artik yeter yani amm

pekala simdi bolume geciyoz yeter cok beklediniz ve ben bu dangeri cok depresif yapiyorum gibi geldigi icin ileride yuksek ihtimalle duzenleyecegim ama simdilik boyle okuyun bakalim taehyungun mentali bok gibi malesef ama duzelecek ablasi duzelecek bebek daha

cok konustum niye cok konustum bolume gecin hala beni mi okuyosunuz!!!!

+

Bunalımlar, kaygılar, korkular, katletme dürtüleri, tehlike alarmları; zorlansa, iki ele birden sığdırılabilecek vıcık vıcık, yumuşacık ve kıvrımlı bir dokunun size olan oyunlarıdır. Hem de, ah, siz ne kadar zaman harcarsanız harcayın, tek hamlenizde sizi gafil avlar. Vücudunuzu kontrol eden bir organın, ruhunuzu kontrol etmesine izin verdiğinizde, anne rahminden yeni çıkmış, oksijen yanığından ağlıyorsunuzdur. Beyniniz sizi yaşatmaz, beyniniz sizi yaşarken öldürür.

Bir nar ağacının altında, açık bir hava, kuş sesleri, fazlaca kuş sesleri, tırnaklarınızı neden batırdığınızı bilmediğiniz toprağın üzerinde biten yumuşak çimler, ayaklarınız, ayaklarınız yorgundur, nefes alır, bir dünyayı içinize çekersiniz.

Tırnaklarımın içindeki toprağın derimle tırnağım arasındaki dolu hissi içimi huzursuz ettiğinde, bir nar ağacının altında oturuyordum. Bir tepede, tek yaşayan bir nar ağacının altında uzanmış, uyandığım uykumun ardından kendime gelmeye çalışıyordum. Her şey sakindi, etrafta kimse yoktu, aşağılara doğru başlayan patika yolun ulaştığı kasabanın yollarında bir Tanrı kulu yoktu.

Her yer sessizdi, tırnaklarımın içindeki toprakları hissettim.

Güneş fazlaca yakıyordu, asla batmayacağı bir güne uyanmışım gibi, tepede, nar ağacının tepemdeki yaprakları arasından gözlerime ışıyabildiği kadar ulaşıyordu. Tırnaklarımı toprağa bastırdım. Rahatsız oldum, tırnaklarımın içerisinde biriken bu yabancı doluluktan rahatsız oldum. Yaprakları sağlıklı gözüken nar ağacı, kan rengini almış meyvelerinin olgunlaştığını gösteriyordu bana. Böbürleniyordu, meyvelerine baktım. Kan kırmızısı meyvelerine baktım, bir şey eksikti.

Her yer çok sessizdi çünkü ve ben, tırnaklarımın içindeki toprakları hissediyordum.

Gözlerimi nar ağacının meyvesinden alamazken avuçlarımın içini gıdıklandıran çimlerin üzerinde yana kaydım. Güneş yakıyordu, batmayacakmış gibiydi, aynı güne yine uyanmışım gibi. Hissettim, o yakıcı güneş ışıklarına rağmen nar ağacının gölgesindeki soğuğu, tırnaklarımın içine batan toprakları, avuçlarımın içini gıdıklandıran çimleri, sessizliği, tepeden eserek gözlerime girecek kadar uzayan buğday rengi saçlarımı dalgalandıran rüzgarı.

En çok da sessizliği hissettim.

Eksik bir şey vardı, ağzımı açıp adını haykırmak istediğim bir şey vardı. Her yer sessizdi ama, ve ben tırnaklarımın içindeki toprakları hissettim.

Tepelerden esen rüzgar kulaklarımı okşadı. Bana bir şeyler fısıldadıklarında nar ağacının kan kırmızısı meyvelerine bakıyordum. Olgunlaşmışlardı, birkaç dakika önce gördüğümden daha kırmızılardı. Her yer sessizdi, tırnaklarımın içindeki toprakları hissettim.

dangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin