UYARI UYARI UYARI
(-varsa eger- oruclu arkadaslarimin rahatca okuyabilecegi bir bolumdur, asiri bir sahne yok💖💖)meraba arkadaslar HOSGELMISINIZ OPUSEK M
neyse introyu cok uzatmayacagim cok sukur mutlus ve komik tutmaya calistigim bi bolum oldu yani ESPRILI DEGIL AMA EN AZINDAN TAEHYUNGUN GULEN YUZUNU GORUYOZ SONUNDA
8k yazmis bu yazar bolumu o yuzden bol bol yorum ve oy alirim artik lutfen
hala daha nasil okumaya devam ettiginizi anlayamadigim kaoslu depresif travmatik siksok fikimiz 80k okunmaya ulasmis siz ne yapiyonuz.
(TESEKKUR ETMEK ISTEDIM BURADA AMA TEPKILIYIM ANLADINIZ MI OKUMAYIN BU FIKI PSIKOLOG ARAMALARINA FALAN BASLAMISSINIZDIR EMINIM AMA YINE DE TESEKKURLER😭😭😭)introyu uzatmayayim diyip yine uzattim NEYSE kosun okuyun hadi iyi okumalar😗💪💚💛🤎💌💖💖💞🤎💌💖🙊💝💞💝💕🐈💗
+
"Arabama, altı kişi beraber sığdığımıza inanamıyorum gerçekten."
Bez çantamın içindeki gözleri tek tek karıştırırken, arkamda beni, önünde durduğumuz Jungkook'un evinin bendeki yedek anahtarını bulmam için bekleyen beş kişi vardı. "Ne olmuş yani? Senin araban varken taksiye mi binecektik oğlum" diyen Hoseok'a dudaklarım arasından bir pırt sesi çıkardıktan sonra nihayet çantamın içindeki kaostan kurtardığım anahtarı elimde salladım. "Arabamın arkasında yer yok diye Yoongi'yi kucağına oturtmandan hoşlandığını görmedim sanma."
"İftira" dedi Yoongi hemen, "Ne hoşlanacakmış o, benim onun kucağına oturmamdan" dediğinde Hoseok da Yoongi'yi destekledi. "Aynen, neyinden hoşlanayım ben bunun" dedikten sonra elimdeki anahtarın sivri ucuyla ikisinin de kolunu oyar gibi yapıp dürtükledikten sonra konuştum. "Çift olduğunuzu inkar etmediğiniz gün size yemek ısmarlayacağım."
"Oha bu arada" dedi Seokjin. "Ben olsam, çift olmasam bile çift gibi davranırdım, karnım doyar en azından."
Herkes gülmeye başladığı sırada elimde şakırdayan anahtarı kapı deliğine geçirip ağır kapıyı açtım ve hep beraber içeri girdik. "Kook, neredesin yahu?!" diye bağıran Jimin'in ağzına elimin tersiyle geçirirmiş gibi elimi havaya kaldırdığımda, geriye doğru koşup Namjoon'un arkasına saklandı. "Uyuyor belki çocuk, dinleniyor belki, niye bağırıyorsun Jimin?!"
"Aman ne kıymetli sevgilin varmış senin de" dedikten sonra Namjoon'un sıkı pazılarının ardından gözlerini kısarak baktı. "Benim sevgilim seninkini döver."
"Bir gün şu seviyeye gelebileceğim bir sevgilim olur mu?" diye soran Seokjin'in ciddi olup olmadığını bilmesem de güldüm. "Belki bir gün" diyen Yoongi'ye yandan bir bakış atan Hoseok'u gördüğümde bez çantamı kolumdan çıkarıp holdeki komidinin üzerine koydum. "Hoseok, yakaladım seni."
"Ben bu sefer gerçekten bir şey yapmadım" diyip ellerini yukarı kaldırıp iki yana açtığında Jimin güldü. "Yakında yaparsın ama, hiç şüphen olmasın."
"Ne konuşuyorsunuz boş boş ya?"
Merdivenlerin yukarısından gelen ses ve merdivenlerde atılan adımlarla gülümseyerek oraya doğru baktığımda Jungkook aşağı iniyordu. "Hiç özlememişim sizi, gidin, gelmeyin bir daha" dedikten sonra kollarımı açıp ona sarıldım. Kokusu çok güzeldi, yumuşacık ve huzurluydu, hâlâ aparatla gezdiği koluna dikkat ederek beni diğer kolunun altına aldı.Ameliyatının, daha doğrusu, Jiwon'la yaptığı güç savaşının ardından bir hafta geçmişti ve taburcu edilmiş olsa da evde dinlenmesi için izin verilmiş, ara sıra kontrole gelmesi gerektiği söylenmişti. Buna rağmen Jungkook çok dinç gözüküyordu, keyfi yerindeydi ve hayattan daha bir keyif alıyormuşçasına enerjikti. Bunun nedeninin ben olduğumu hissediyordum. Hiçbir şey söylememişti bana, üzerinde tek kelime dahi etmemişti eskileri gün yüzüne çıkarmamak için ama kazıttığım eski mührümün temelli ortadan kalktığı saniyeden beri, içinin içine sığmadığı o heyecanı hissediyordum. Yalnız kaldığımızda kurdu bana çok rahat kur yapıyordu, daha neşeliydi çünkü Jiwon'dan kurtulmuştuk. Sonunda mutlu olmayı hak ettiğimizi düşünüyordum. O da öyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
danger
Hayran KurguBir alfa gibi davranarak omega kimliğini gizlemenin kendisini her daim bir tehlike içerisinde bulundurduğunu düşünen omega Kim Taehyung, yeni yazıldığı kolejde karşılaştığı ve yıldızlarını bir türlü uyuşturamadığı dominant alfa Jeon Jungkook'un asıl...