INANIN SEKIZ DOKUZ AY BENIM ISTEGIM DISINDA GERCEKLESTI
resmen bolum doguruyorum su sureye bakin😦😦😦😦😦
neyse arkadaslar sonraki bolumun yarisini da yazmis bulundum yanlislikla cok tuhaf oldu aslinda sonraki bolum bu bolum olacakti sonra dedim ki medu ne yapiyorsun delirme kaosa bir anda girilmez😔😔🤚🤚🤚🤚🤚
yani oyle bir 3klik bolum duruyor taslakta su an O YUZDEN yorum ve oy atmaniz cok guzel olur BILIYORUM dokuz ay geciktik ama INANIN telafi ediyorum son bolumleri daha sik atmaya calisicam😭😭😭😭
sik mi(sok olus
😦😦😦NIYE HALA BURADASINIZ BOLUME UCUN OKUYUN HADI BYKUS🦉🦉🦉🦉🦉
+
"Pekâlâ, şimdi yapmamız gereken tek şey takımlara ayrılmak. Herkes toplansın lütfen!" diye sesini yükselten In Hyun'un etrafına toplanan insanlara bakarken oturduğum yerden ayakkabımı çıkartıyor, Jungkook'un benim için seçip getirdiği bowling ayakkabısını giymeye çalışıyordum. O çoktan giyinmiş, sırtını arkadaki dolaplara yaslamış beni seyrediyordu. Başımı yukarı kaldırmadan bıyık altından sırıtarak konuştum. "Ne o, manzaran güzel bakıyorum?"
Jungkook ışık hızında, hiç düşünmeden cevap verdiğinde dudaklarımdaki kıvrım büyümüştü. "En güzelinden hem de" dediğinde dudaklarımı büzdüm ona göstermeden. Şımartmaması gerekiyordu beni bu kadar. "Boynundaki kapatıcının müthiş dağılımına bakıyordum. Bu markanın reklamı olmalısın" dediğinde kaşlarımı kaldırdım ve bağcıklarını da bağladığım ayakkabımı tam olarak giydikten sonra oturduğum yerde arkama doğru yaslandım. Oturduğum bankların sırtı yoktu, kollarımı arkaya desteklemiştim. "Yaa?" diye sordum. Kapatıcı kullanmaya karar vermiştim çünkü Jungkook'un boynunda bir süredir medikal yara bandı varken benim de bu tarz bir şey takmam dikkat çekebilirdi. Bunu o kadar da önemli bulmadığımı fark etsem de, tam olarak kendimi gösterene kadar kimsenin bir şeyden şüphelenmesini istemiyordum.
Şüphe parazite benzerdi çünkü. İnsanın içine düştüğü an, her şey değişirdi ve insan bir şeylere eskisi gibi bakamaz, bir şeyleri eskisi gibi göremezdi. Bunu çok yakında ilk elden yaşayacaktım, birkaç saat içerisinde hem de.
Ama şu an her şey olması gerektiği gibiydi. Jungkook karşımdan, yaslandığı yerden doğrulmuş, bana doğru adım atmıştı. Ellerini oturduğum bankta her iki yana koyarak üstüme doğru eğildiğinde gözlerim irileşmişti çünkü topluma açık bir alandaydık ve grup dağılımı yapılması gereken yerde, son sınıflarla beraber değildik. "Jungkook" dedim yalnızca, sesim biraz ikaz eder gibi çıkmıştı ama kurdum kurdunun yakınlığından o kadar memnundu ki pek itiraz edememiştim bu duruma. Gözleri yüzümde gezinirken dudağındaki piercingle oynuyor, gözlerimin ikide bir odaya kaymasına sebep oluyordu. "Adımla seslenmen beni harekete geçirmez, Omegam" diye fısıldadığında nefesinin yüzüme çarpması ve arkama yasladığım kollarımdaki gücümü neredeyse kaybedecek raddeye gelmem sonucu dudaklarımı birbirine bastırdım ve kısa bir nefes aldım. Midemi alt üst eden tavırları ve içerisindeki kelebeklere birer gün daha armağan edişiyle tanıyordum ben onu.
Gülümsedim. Gözlerim tam dudağının altındaki bendeydi. Başımı ilk önce sağıma, sonra da soluma hızla çevirip etrafı kolaçan ettikten sonra alt dudağını öpüverdim hızlıca. Bir buse denebilirdi buna da. Jungkook'un hoşuna gittiğini, boynumdaki gıdıklanma hissinden ve içim içime sığmıyormuş gibi hissettiğimden anlamıştım. "Hoşuna gitti bakıyorum?" diye sorduğumda dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı. Dalgalı ve uzamış saçları alnına, bir de ensesine dağılmışken arkama yasladığım kollarımı kendime çekip Jungkook'un saçlarına daldırdım ve saçlarını karıştıra karıştıra sevdim onu. Bu hareketim kurdunun hoşuna gitmiş olmalı, Jungkook'un boğazından hoşnut bir mırıltı duydum. Kapattığı gözlerini açıp kahveleriyle baktı tekrar gözlerimin içine. "Kurdumla bu anı daha önce de yaşamışsınız anlaşılan?" diye sorduğunda gözlerimi kıstım, düşünmek için. Jungkook'un kurduyla ilk tanıştığım anı hatırladığımda gözlerim açıldı birdenbire. O zaman da sevmiştim kurdunun kürkünü aynen bu şekilde. Kurdunun asaleti aklıma gelince derin bir nefes aldım. Anılar birer kum tanesiydi sanki uçsuz bucaksız bir sahilde. Kıyıya vuran dalgalar da ona olan dayanılmaz sevgim olmalıydı. Aşk olmalıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/273983237-288-k980785.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
danger
FanficKehribarlar vanilyalara karıştığında ve olgunlaşmış narlar asılı oldukları dallarda patladığında, bastırıcılarına mahkum omega, radarına girdiği ve yıldızlarını bir türlü barıştıramadığı dominant alfanın kutsal ellerinin hükmünde, onun ismini inledi...