°18.Bölüm°

1.8K 29 6
                                    

Sınır dolmadı gene ama yinede yeni bölüm atıyorum. Bu bölümü @kader2938'e adıyorum. Sıkı okuyucum olduğunu düşünüyorum. Bu bölüm sana ask. İyi okumalar😚

(Deren)

Buharlı aynadan bornozlu bedenime bakıyordum. Boynumdaki morarıklıklara gidiyordu gözlerim. Alakam olmayan bir adam bir anda hayatımın merkezine girmişti. İçimi saran anlamsız utançla dışarı çıkmak ve çıkmamak arasında kalmıştım. Bir yandan yatın motoru yüzünden denizin çıkardığı gümbürtüyü duyuyordum. Daha fazla kalamayacağımı anlayıp kapıyı kendime doğru çektim.

Alaz'ın odada olmasını beklerken olmaması beni şaşırtmıştı. İçimi saran merak ile odadan çıktım. Yatın açık kısmına geldiğimde  hareket halinde olduğumuz için soğuk rüzgar suratıma vurdu hızla. Islak bedenim soğuk havayı hissedince titredi. Belime dolanan eller ile vücudum'un titremesi durmuş, içimi tatlı bir titreme sarmıştı. "Günaydın sevgilim."

Kulağıma gelen tanıdık ses ile yüzümde büyük bir tebessüm oluşurken, Alaz'ın elleri hala belimdeyken ona doğru döndüm. Dudaklarına tatlı bir öpücük kondurup ellerimi boynuna doladım. "Günaydın bebeğim." sıkı bir şekilde sarılmaya başladığında sessiz kaldım. "Hadi gel üstünü giydirelim, hasta olucaksın." elimden tutup çıktığım odaya doğu ilerletmeye başlamıştı.

"Burdan sonra seni eve bırakayım olur mu?" yatağa oturdum yavşça. "Sen ne olucaksın?" dolabın kapağını açıp, gelirken giydiğim elbiseyi bana uzattı. "Şirkete uğramam lazım." sesli bir 'of' çektim. "Yavrum seni bu kıyafetle o şirkete sokamam." gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.

"Neden ki?" tuvalete ilerledi ardından elinde kurutma makinesi ile geri geldi. "Sen çok güzelsin. Herkes sana bakacaktır."göz devirdim.
"Ne yani elin adamı yüzünden giyemicek miyim istediğimi?" dudaklarımı büzdüm yalandan. Tam konuşacaktım ki içimi kıpır kıpır eden o lafı söyledi.

"Yavrum sen istediğini giy bakanın gözlerini zevkle oyarım zaten. Sadece olay çıkmasın diye dedim." lafını bitirdiği gibi makinayı çalıştırdı. Islak saçlarım elleri arasında kururken rahat hissediyordum. Herşey çok güzel gidiyordu. Saçlarım kuruduğunda ayağa kalktım. Alaz sırtını yatağın başlığına yasladı ve ben bornozumu çıkartırken beni izlemeye başladı. Gözlerinin bakışları uzaktan olasada tenimi yakmaya başlamıştı.

Seçtiğim siyah dantel iç çamaşırlarımı giyerken olduğunca rahat hareket etmeye çalışıyordum ama Alaz'ın varlığını bilmek bile kaskatı kesilmeme sebep oluyordu.

Gelirken giydiğim elbise yerine gözüme çarpan kıyafetlere uzandım. Altıma tayt siyah bir şort, üstüme Alaz'ın beyaz düz kısakollu üstünü giydim. Hazır olduğumda arkamı döndüm. Alaz gözlerini kapatmış, başını dik tutmaya çalışıyordu. Yorulmuştu, yorulmuştuk. Yavaşça yanına yaklaştım. Yatağın kenarına oturdum. Öyle masum uyuyordu ki dokunmaya kıyamadım. Uyandırmak istemesemde yatın nereye doğru hareket ettiğini bilmediğim için Alazı yavaşça dürttüm. "Alaz, sevgilim kalkman gerek." mırıldanıyor ve beni yanına çekiyordu.

Gülümsedim. "Yavrum biraz daha böyle kalsak?" sesi yoğun geliyordu. "Hayır olmaz Alaz, sonra da uyuruz kalkman lazım." sarılı kollarından kurtulup ayağa kalktım. Oflayarak gözlerini açtı ve ayağa kalktı. Gerindi. Gözlerini üstümde gezdirip odadan çıktı. Bende peşinden ilerledim. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadan gelmiştik. Beni akşam aldığı limandaydık. Yüzümü tatlı bir gülümseme sardı.

İlk önce Alaz indi yattan,daha sonra elini uzattı ve beni yanına çekti. Oradan içinde bir sürücü olan aiyah bir arabaya bindik. Şirketin önüne geldiğimizde indik. Birbirimize döndük. "Alaz, bu halimizle bizi ciddiye alırlar mı ki?" dedim üstümüzdeki kıyafetlere bakıp. "Yavrum şirket benim, ister takım elbiseyle gelirim. İstersem aynı şuan ki gibi eşofman tişört gelirim. Kim karışabilir ki?" rahatlıkla söyledi sözler içimi rahatlatırken, eli elimi buldu yavaşça.

"Hazır mısın?" sanki içeri gireceğimizde olacakları tahmin edebiliyorsu. Kafamı hazır olduğumu belirtircesine salladım. Şirkete doğru ilerlemeye başladığımızda ikimizde kıkırdıyorduk. İçeri girdiğimizde hızla asansöre doğru ilerledik. İlk başta sadece ikimiz vardık fakat 2 kat sonra üç çalışan bindi. Hepsinin gözleri ilk Alaz ile ellerimizde ardından kıyafetlerimizde gezindi.

İçimi saran gerginliği Alaz hissetmiş olacak ki elimi rahatlatmak istercesine daha sıkı tuttu. "Bunların hali ne böyle? 'kadın yanındaki adamın kulağına fısıldamıştı ama rahatça duyulmuştu. Adam da" Takıldığın şey kıyafetler mi, ellerini görmedin mi? "diyerek cevap verdi. Alaz sanki susmalarını ister gibi boğazını temizledi. Konuşmalar kesildi. Ardından tekrar Alaz ve ben tek kaldık. En üst kata geldiğimizde el ele asansörden indik. Ofise doğru ilerlerken etrafte oluşan uğultuyu ikimizde duyuyor, anın büyüsüne kapılıp umursamıyorduk.

Odaya girdiğimizde hızla Alaz'ın elini bıraktım. "Herkes çok şaşırdı. Ağızlarına en az bir hafta sakız oluruz." gözlermi devirdim. "Devirme o güzel gözlerini, kim rahatsız ederse söyle susturayım." sandalyesine oturduğunda bende ona doğru ilerledim. İki bacağını arasına girip masasına oturdum. Elleri bacaklarımı buldu. "Çok güzel bir gün bu, keşke hiç bitmese." gülümsedim. "Keşke ama bu kadar haylazlık yeter. Çalışmamız gerek." harektet edip masadan kalkmaya çalıştığımda elleri belimi buldu, ayağa kalkmıştı. Dudakları kulağıma doğru eğildi "Gitmesen, yanımda kalsan." adeta fısıldıyordu. "Yan yana bir halt yapamıyoruz biz, uzak olmamız lazım." yanağını öpüp ondan uzaklaştım.

"Tamam söz hiç birşey yapmıyacağım gel yanımda çalış." gözlerine emin olmak istercesine baktım. En sonunda ona uyup odama ilerledim. Eşyalarımı toplamaya başladım. İçeri giren bedenle dikkatim dağıldı. "Sizin burda ne işiniz var?" tandık ses kanımı dondururken sesin sahibine baktım, Sıla. Beni arşiv odasına gönderdiğinden beri ilk defa görmüştüm. "Asıl senin hangi yüzle, burda ne işin var?" yüzünde memnun olmayan bir ifade belirdi.

"Çalışıyorum Deren hanım. Odayı kendime almayı düşünüyordum?" kendinden bu kadar emin olması canımı sıkarken gülümsesim. "Ben varken hiç sanmıyorum." elerimi belime koydum. Daha fazla muhattap olmak istemediğimden eşyalarımı alıp odadadan çıktım. Neydi bu şimdi, bu onlardan sonra Alaz neden Sılayı şirketten atmamıştı ki? Bir tarafım çok bencilce düşündüğümü söylüyordu. Alaz'ın odasına geldiğimde içeri girdim hemen.

Eşyalarımı masaya koydum. Alaz'ın gözleri üstümde geziyordu. "Yavrum bir sorun mu var? Bir şey mi oldu?" içten içe o kadar mı belli ediyorum dedim. "Hiç, sadece Sılayı gördüm." memnun olmadığımı az da olsa belli ettim. "Ne demek Sılayı gördüm eşyalarını falan mı topluyordu?" kendinden emin bir şekilde sorduğunda gözlerim tokamı arıyordu. "Hayır, aksine odama yerleşmeyi düşündüğünü söyledi." tokayı daha fazla aramayı bırakıp elime kalmeliğimden bir kalem aldım. Ağzıma sıkştırdım ilk önce. Ardından saçlarımı at kuyruğu yapacak şekilde yukara doğru tuttum. Alaz merak ile beni izliyordu. Yaptığım at kuyruğunu topuza çevirip kalemi içinden geçirip tutturdum.

"Yavrum yapma bunu bana. Bakma o masum gözlerinle." saçımı toplamamın bile onu böylesine heyecanlandırıyor olması çok hoşuma gidiyordu. "Abartma Alaz, normal bakıyorum işte." gülümseyip önümdeki dosyalara döndüm. "Ahh Deren, seni görünce içimde kopan yangınları, kasıklarımdaki sızıları, karnımdaki kelebekleri bir bilsen.." ağzım açık kalmıştı. Bu kadar etkilenmesi abartı mı diye düşünmeden edemiyordum. "Tamam, sus çalışıcaz dedik. Bir türlü odaklanamdık. Gidicem bak." tehdit vari bir şekilde konuştuğumda kıkırdadı. "Peki Deren hanım hemen başlıyorum çalışmaya."

ALAZ BULUT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin