°11.Bölüm°

3.4K 29 0
                                    

Alaz
Gözümü açtığımda tüm vücudum uyuşmuştu. Derin bir nefes aldım. Hissettiğim eksiklik ile gözlerimi etrafta gezdirdim. Deren yoktu. O minicik vücuduyla kucağımdaydı ama şimdi yoktu. Hızla ayağa kalktım. Kapı açıktı. Gitmiş miydi yani? Onu bulmak için bu kadar uğraşmış iken hemde.

Ayağa kalktım hızla. Odadan çıktım. İki kat merdiven çıktığımda ciğerlerime dolan temiz hava sanki yeni duştan çıkıp temiz çarşaflarla yatmışım gibi hissettirmişti. Daha sonra asansöre bindim ve kamera odasının olduğu katı tuşladım. Gitmiş olamazdı. Nasıl kitli kaldığını da görmüş olurdum.

Güvenliklerin olduğu odaya doğru ilerledim. Bilgisayarın başına oturdum görüntüler kocaman bir televizyon ekranına bağlıydı. Kamerayı geri sardım bir süre. Bodrum kata inen Dereni görünce kaydı ağır çekime aldım. Kapıyı açmaya çalışıyordu. Kadraja giren Ateş ile gözlerimi devirdim. Ellerimi yumruk yaptım. Birşey konuşuyorlardı. Ateş Deren'in kolunu tutu ve Deren ittirdi. İçeri girdi. Ateş geri üst kata çıktı. Alt katta ne işi olduğunu düşünemicek kadar aptaldım. İşte kitli kaldığı o an. Kapı açılmıyordu fakat kapı kulbunun aşağı yukarı zorlandığı görünüyordu. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Kaydı benim geldiğim ana kadar ilerlettim. İçeri girdim kapı kapandı ve kitli kaldık. İşte asıl merak ettiğim yere gelmiştik. Deren nereye gitmişti.

Kadraja giren Ateş ile nefesimi tuttum. Kapıyı açmıştı. Gözleri etrafta gezdi kapının kapanmaması için kapıya birşey sıkıştırıp içeri girdi. Bir süre sonra üstünde benim ceketim olan Derenle kucağında baygın bir şekilde çıktı. Hızla asansöre yürüdü. Gözlerim tüm asansör kameralarına bakarken zemin kattaki açıldı. İçinden Ateş indi. Şirketten çıkıp Deren'i kendi arabasına doğru götürdü arka kapıyı açtı ve Deren'i içeri koydu.

Tanrım Deren gitmemişti. Ateş onu almıştı...

Deren
Vücudum havalandığında gözlerimi açamıyordum tanrım Alaz beni bulmuştu. Sanırım odadan çıkıyorduk. Bilnicim tekrar kapanmıştı. Bir süre sonra gözlerimi açtım. Bir yataktaydım. Genişti. Tektim. Etrafa baktım. Alaz'ın eviydi galiba. Ayağa kalktığımda üstümdekikeri fark ettim. Altımda erkek şortu. Üstümde erkek swetshirtü vardı. Ayağa kalktım. Yavaşça. Gözlerim odada gezindi. Her yer tertemizdi. Bir pislik bile yoktu. Herşey düzgün duruyordu. Sanki bir takıntılı gibi.

Burnuma gelen güzel kokular ile gülümsedim. O pis kokulu odadan sonra iyi gelmişti. Odadan çıktım ve uzun bir koridor karşıladı beni duvarlar simsiyahtı. İçimi sanki odadaki gibi sıkışmışlık bir okadar da asaletli hissettirmişti. Alaz cidden böyle bir adamdı. Çok sinisi, zeki bunu kandime nasıl inandırdım bilmiyorum ama aynı zamabda çok ateşlide...

Koridor boyunca kokuyu takip ettim. En son odaydı. Kapıyı açtım yavaşça. İlk önce masaya gitti gözüm her çeşit yemek vardı. Ağzımın suları şimdiden akmaya başlamıştı. "Çok mu hoşuna gitti?" tanıdık ama beklemediğim bir ses duyunca gözlerim konuşan kişiye kaydı. Ateş. Altında gri eşofman üstüne siyah kısa kollu tişört vardı ama üstünde önlük olduğu için tam anlaşılmıyordu.

"Ateş senin burda ne işin var?" dedim şaşkınlıkla. "Deren evimde yemek yapıyorum." dediğinde kafamda düşen jeton ile gözlerim kocaman oldu. "Beni Alaz şey yapmamış mıydı?" dedim sessizce. Duymuş ki cebap verdi "Alaz hiç gelmedi. Seni alan bendim Deren. Alaz'ın kimse umrunda değil." dedi tam konuşuczkkrn çok kısık ağzında bişeyler geveledi. "Manken hatunlar dışında." güldü.

"Neden bu kadar uğraştın ki? Bir fazla olmuş kıyafetler falan." dedim mahçup bir şekilde. "Deren senin için herşeyi yapabilirim biliyorsun değil mi?" dediğinde sustum ve masaya oturdum. İştahım tamamen kaçmıştı. Ben Alaz olduğunu düşünürken Ateş olması ister istemez keyfimi kaçırmıştı. Sofraya boş boş bakarken Ateş önümdeki tabağı aldı ve doldurmaya başladı. Hızla ayağa kalktım." Ateş ben gidiyim artık. Aç değilim zaten." dedim. Cevap vermesini beklemeden hızla odadan çıktım fakat o simsiyah koridorun ortalarına doğru kolumdan yakaladı.

"Deren nereye?" dediğinde sesi sanki hırıltılı çıkmıştı. Elimi çekmeye çalışırken odasına doğru sürüklemeye başladı. "Bırak Ateş bıraksana istemiyorum dedim çekiştirme!" artık bağırmaya başlamıştım. Odaya geldiğimizde beni yatağa fırlattı. Tanrım lütfen...

Alaz
Görevlileri aratıp arabamı ayarlamalarını söyledim. Üst kata ıdama çıktım. Telefonumu aldım ve tekrar asansöre doğru yürüdüm. Otoparka indiğimde hızla arabama bindim ve Ateşin evine doğru sürmeye başladım. Tanrım o eminim çok korkmuştu. Yanında olamamıştım. İçimi kaplayan acı ile düşünmemeye çalıştım. Birkaç gün önce bana gülerken, bana dokunurken ne olmuştu da beni bir anda bırakmıştı. Yokluğu bende bir boşluk yaratmıştı. Eve vardığımda hızla arabadan indim. Bahçe kapısını resmen tekmeldim. Bağırdım. En sonunda kapıya gelen Ateş ile yakasına yapıştım.

"Piç herif. Neden aldın Deren'i, ne işin var şu kızla." dediğimde "Bırak lan burda değil." dediğinde kafa attım. "Gördüm lan. Arabana attın pezevenk." deyip Ateşin yerde olmasından yararlanarak eve doğru ilerledim. Kapı açıktı. Hızla içeri girdim. "Deren. Deren nerdeain güzelim? Bak ben geldim hadi ses ver." bağırırken tüm odaları arıyordum. En son yatak odasına girdiğimde gene boştu fakat tam çıkacaktım ki yerde kırık parçaları olan bir vazo görünce duraksadım.

Hızla evin çıkışına doğru ilerledim. Ateş eve daha yeni giriyordu." Nerde lan Deren ne yaptın kıza!"üstüne yürüdüm tekrar. "Bilmiyorum evine gitti sanırım." dedi sakince. Aslında bir güzel dövmek vardı ama Deren'i bulmamlazımdı. Arabaya bindim tekrar. Alışık olduğum yolu sürmeye başladım. Önceden heyecanla gittiğim bu yolu şimdi korku ile gidiyordum. Eve geldiğimde hızla kapıyı çaldım. Açan olmadı. Zile bastım yok. Bağırmaya başladım bu sefer. "Deren aç kapıyı hadi, benim Alaz." bir süre sonra kapı açıldı. Gözlerim karşımdaki bedene diktim.

Gözleri kıpkırmızı,yaşlar durmadan o güzel yüzüne doğru süzülüyordu. "Deren neyin va-" daha sözümü tamamlayamadan bana sarıldı. Kafasını göğsüme gömüp ağlamaya başladı. Tanrım o piç ne yapmıştı. Deren'in iki bacağını yandan ayırdım kucağıma aldım ve evden içeri soktum. Kapıyı kapattım ve kendi kokusunun hakim olduğu oturma odasına girdim. Koltuğa oturdum. Kucağımda minicik duran Deren'in kafasını göğsümden kaldırdım, yüzünün önüne gelen saçlarını kulağının arlasına sıkıştırdım. "Güzelim smyle neyin var hırpalama bu kadar kendini." dediğimde daha çok ağlamaya başladı. "Çok korktum Alaz ben sen sandım." hıçkıra hıçkıra konuşurken susturdum. "Yavrum yapma ağlama. Sakinleş." ağlayışı içimi yakarken en son kim için bu kadar üzüldüğümü düşündüm.

Bir süre sonra ağlaması durdu ama minik burnunu çekiyordu hala. Kucağımdan kalktı bir anda. "Ne oldu istediğin birşey mi var hemen getiriyim." dedim hızla. Bir anda çok zor duyulacak bir şekikde fısıldadı "senin yüzünden oldu" anlamaz bir şekilde suratına baktım. "Hepsi senin yüzünden. Sen istedin. Beni bıraktın. Hiç bişey olmamış gibi benle konuşmadın." diye bağırdığında yaşları tekrar akmaya başlamıştı. Ama yüzünde üzgünden ziyade sinirli bir ifade vardı. "Ne diyosun Deren? Ben hiç bişey yapmadım aksine seni bulmak için uğraştım, hep yanında olamaya çalıştım." dedim gergin bir şekilde.

"Hayır senin yüzünden. Beni o odaya sen gönderdin. Benle konuşmak istemedin. Senin keyfin yüzünden oldu herşey. O pislik herfi bana dokunmaya çalışırken kendim kaçtım, o zaman neredeydin hani yanımda olmaya çalışıyordun!?"

ALAZ BULUT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin