Deren
"Seni istiyorum, tekar." dediği şey ile kulaklarım çınladı sanki. Kanım çekildi. Karnımda kasıntılar başladı. "Beni çok zorluyorsun Deren, artık dayanamıyorum." dediğinde dudağıma yapıştı. Elleri belime yerleşti. Âna kapılıp ellerimi yanaklarına koydum. Ne kadar da yumuşaktı dudakları. Lafının aksine öpüşü çok daha nazikti. Dudaklarımızı ayırdım. "Ne oldu anlamıyorum Alaz?" dediğimde tekrar kısaca öptü beni. "Ateş. Onunla konuşmanı istemiyorum. Neden diye sorma. Tek istediğim vücudun."dediğinde gözlerine baktım.
Bu sefer boynuma eğildi. Ellerimi tepede tuttu." Çok güzel kokuyorsun. "dediğinde gülümsedim. Kapılıyordu. Boynumu dili ile emiyordu. Islaklığı vücudumu geriyordu. Tüm gücümü kullanıp ellerimi ellerinden kurtardım. Bu sefer onu ben duvara yasladım. Geriye çekilip kısa bir süre gözlerimi üstünde gezdirdim.
Üstündeki kazak öyle güzel duruyordu ki. Kazağın boynunu açtım aşağı çekerek. Dudaklarımı yasladım. Kafasını yana yatırdı benim yaptığım gibi. Gülüp boynunu ısırdım. Kazağının uçlarını tuttum. Yukarı kaldırmak için gözlerinin içine baktım. Benden önce davranıp kazağı çıkarttı. Kapıya doğru ilerledim ve kilidi çevirdim.
(+18 sahne bulunmakta)
Elinden tutup odadaki deri ikili koltuğa oturttum. Bacaklarım 2 yana gelicek şekilde kucağına oturdum. Dudağına yapıştım. Artık ikimizde tutku doluyduk. Elleri kalçalarımı avuçluyor. Kısık inlemeler bırakıyordu. Dilim göğüslerine indi. Her yerini yalıyordum. Yavaşça kucağından kalkıp iki bacağının arasına yere oturdum. Karın kaslarını emmeye başladım. Alaz olabildiğince sessiz duruyordu. Kafasını arkaya yatırmıştı. Boynundaki damarlar belirginleşmişti.
Dilim yavaşça kasıklarına indiğinde Alaz elleri ile beni durdurmaya çalıştı. Ellerini iki yanına doğru ittirdim. "Bırak başladığım işi bitireyim." dedim net bir sesle. "Deren seni daha çok istememe neden oluyorsun." dediğinde dilim tekrar kasıklarını buldu. Pantolonundaki kemeri ısırdım, ardından elimle açtım. Parmaklarımı özellikle tenine sürtüyordum. Alazı ilk defa bu kadar gergin, bir okadar zevkli görüyordum.
Parmak uçlarım düğmeyi açarken tenine değiyordu. Ağzımı pantolona yaklaştırdım. Dişlerim ile fermuarı yavaşça aşağa çektim. Nefesimi üflüyordum erkekliğine. Aşağıdan gözlerine baktım. Terlemişti, yanakları kızarmıştı. Çok tatlı, ama bir okadar da seksi duruyordu. Bana yardım ederek pantolonunu kalçasından indirdi. Calvin klein boxer giymişti. Erekte olmuş erkekliği belli oluyordu.
Boxer üzerinden öpücükler kondurdum yavaşça. "Alaz beni bu kadar çok istemen beni tahrik ediyor." dediğimde çenemi tutup beni kendine çekti. Dudaklarımızı yapıştırdı. Elimin bir tanesi boxer üzerinden erkekliğini okşuyor, diğer elim yanağında duruyordu. "Deren burdan sonra durmak yok." dediğinde güldüm.
Yavaşça eğildim tekrar erkekliğine. Yavaşça boxeri indirdim. Erkekliği tamamen önümdeydi. Elime aldım yavaşça. Ucuna öpücük kondurdum. Hırlamaları tüm odada yankılanıyordu. Dilimin ucunu boydan boya aynı dondurma yalar gibi erkeliğinde gezdirdim. Sesini duydukça kadınlığım sızlıyordu. Kalp atışlarımı kadınlığım da hissediyordum. Ellerim hayalarını buldu. Yavaşça okşadım.
Erkekliğinin ucunu yavaşça ağzıma aldım. Alaz adım ile inledi. Beklemediği bir anda erkeliğinin yarısını ağzıma aldım. Elleri koltuğu sıktı. Şimdiye kadarki en sesli hırıltısını bıraktı dudaklarından. Ellerinden biri saçlarımı okşamaya başladı. Bense durmadan aşağı yukarı yalıyordum. Bir süre devam ettim. Saçlarımı okşayan eli bir anda okşamayı bırakıp kafamı bastırdı. Tüm erkekliğini gırtlağıma kadar aldım. Gözlerim doldu ama ağzımdan çıkartmadım.
"Deren ağzın çok iyi iş yapıyor. O ukala laflarını söylerken de çok iyiydi, anlamalıydım." dedi nefes nefese. Cevap veremedim. Ağzımın içinde git gide büyüyordu. Ağzıma gelen sevk suyu ile boşalmak üzere olduğunu anladım. Ağzımdan çıkarttım. Bir tur elimle çekiştirdim. Tekrardan ağzıma aldığımda boşaldı. Sesi öylesine uğultulu geliyordu ki. Sesi ile boşalabilirdim. Gözlerinin içine baka baka menilerini yuttum.
Elleri tekrar çenemi buldu. Dudaklarıma art arda kısa öpücükler kondurdu. "Seni rahatlatmamı ister misin?" dediğinde kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Ayağa kalktım ve Alaz'ın masasına doğru ilerledim. Gözlerimle mendil aradım. O sırada Alaz da giyiniyordu. Sorar gözler ile bana baktı. "Mendil arıyorum." dediğimde kafasıyla şimdiye kadar hiç fark etmediğim bir kapıyı işaret etti. "Tuvalet orada." dediğinge güldüm ve içeri girdim.
Kocaman bir tuvaletti, içi çok ferahtı, hatta içerde duş bile vardı. Ellerimi yıkadım ilk önce. Daha sonra içeri Alaz girdi. Daha yeni üstünü giymiş olmasına rağmen kazağını tekrar çıkarttıı. Aynadan onu izlerken sordum. "Ne yapıyosun Alaz?". Yüzüme baktı gülerek. "Duş alıcam Deren. Katılmak ister misin?" deyip ukala ukala güldü. Bende istemsizce gülümsedim. Ardından çıktım tuvaletten. Su sesi geldi bir süre sonra.
Odadan çıkmadım. Eğer kilidi açıp çıkarsam biri Alaz duştayken girebilirdi. O sırda masasına oturdum. Gözü gibi koruduğu tasarımlarına gitti gözüm. Elime aldım kağıtları. Cidden kusursuz görünüyordu. Belki de defileyi ertelemek çokta kötü bir karar olmamıştı. Resimlere bakarken su sesi kesildiğinde Alaz'ın çıktığını anladım.
Bir süre sonra kapısı açıldı. Aynı kıyafetleri tekrar giymişti. "Deren napıyosun hala burda?" dediğinde cevap verdim. "Şey sen duş alırken çıkarsam başkası girerdi. Rahatsız olursun diye çıkmadım bekledim seni." dedim. " Siz beni böyle düşünürmüydünüz Deren Hanım. Çok düşüncelisiniz." dedi sırıtarak. "Alaz nasıl bu kadar gevşek olabiliyorsun merak ediyorum." deyip güldüm.
"Aaa Deren hiç yakıştı mı ağzına o laf. Hem ben bir tek sana böyleyim." dediğinde çok kısa bir süre nefesimi tuttum, karnım kasıldı. Fakat aklıma gelen görüntüler ile nefesimi geri verdim. "Ne demezsin." diye mırıldandım. Ardından "Neyse ben odama geçiyim artık. Sana iyi çalışmalar." dedim. Gözleri yüzümde gezerken el salladım ve odadan çıkıp kendi odama geçtim ve çalışmaya başladım. Ne kadar kendi odama geçsem bile. İkimizin odasının birleştiği yer cam olduğu için birbirimizi görüyorduk her türlü.
Bir süre sonra kapı çaldı. İçeri bir kadın girdi. "Buyrun?".
"Merhaba Deren Hanım. Ben Sıla, Alaz Beyin asistanıyım. Bundan sonra yaptığınız plan, tasarım, toplantı gibi şeyleri bana söyleyeceksiniz. Ben Alaz beye ileticem." dediğinde anlamaz bir ifade ile baktım bir süre suratına. "Anlamadım neden böyle birşey yapıyım ki? Zaten yan oda?" dediğimde göz devirdi. Kaşlarımı çattım. "Alaz bey böyle istedi. Sizin onunla konuşmanıza gerek yokmuş. Bana söylemenizi istedi." deyip kapıyı çarpıp çıktı. Sinirlensem de üstelemedim ve çalışmaya devam ettim.Bir süre sonra masamdaki şirket telefonundan Sılayı aradım. "Sıla ben çıkıyorum. Alaz beye iletirsin." deyip cevap vermesine müsade etmeden telefonu kapattım ve şirketten çıktım. Aklıma gelen isim ile duraksadım. Telefonunmu çıkartıp aradım.
"Alo Uzay neredesin sen ya? Güya benim asistanımsın."
"Deren bu ne ya? Tüm işleri bana yükledi herif. Kafamı kaldıramıyorum."
"Alaz mı?"
"Evet. Ne varsa her işe koşuyorum. Nefes bile zor alıyorum. Seni düşünemiyorum bile."
"Saçmalığa bak. Bu konuyu Alaz ile konuşucam. Sen benim sekreterimsin. Ben sana iş vermediğim sürece kimse veremez."
"Yürü be Deren." konuşmaya devam edicketi ki arkadan biri seslendi Uzaya, bu yüzden telefonu kapattık. Arabaya bindim ve eve doğru yola çıktım. Sıla'nın dediklerini düşünmeye başladım. Alaz ne diye durduk yerde konuşmamıza gerek yok demişti ki? Yanlış hiç birşey yapmamıştım oysaki. Belkide resmilerine baktığım için kızmıştı diye düşündüm. Fakat bir süre sonra kafama dank etti. Aramızda anlam arıyacak bir ilşkimiz yoktu ki bizim. Biz herşeyi iş için yapıyorduk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALAZ BULUT (+18)
Literatura FemininaAlaz ve Deren iki düşman şirketin patronudur. Babaları'nın zoru ile iş birliği yapmaları gerekir. Alaz Deren' e olan tensel çekimine karşı koyamaz. Planlanmamış bir tutku, haz, istek ve aşk onları beklemektedir... "Deren vücudun için deli oluyorum."...