Selamlar arkadaşlar sınav haftam olduğu için bölüm yazamıyorum inanın çok meşgulüm. Bu bölümü de anca yazdım. Anlayışınız için teşekkür ederim. Yazım hatası varsa kusura bakmayın yakın zamanda düzeltmeye çalışıcam. Oylarınızı yorumlarınızı eksik etmeyin öpüldünüzz.Alaz
Gün boyu konuştuğumuz halde çıkarken haber bile vermemişti Deren. Aklım kalıyordu işte. Birlikte gideriz diye düşünmüştüm. Yola çıkıp eve geldiğimde Deren'e mesaj attım.
Deren:Neden haber vermedin?
Bir süre bekledim. Sinirle telefonu bıraktım ve koltuğa uzandım.Deren
Duştan çıktım ve hazırlandım.
(Medya)
Şirkete geldiğimde derin bir nefes alıp odama geçtim. Bir süre çizimler ile ilgilendikten sonra kapı çaldı. Uzay gelmişti. Ayağa kalkıp sıkıca sarıldım. "Tanrım çok özlemişim." dediğimde kıkırdadı. "Bende çok özledim aynı yerde suratımızı göremiyoruz resmen." dedi ve minik koltuğa oturdu. Bende yerime geçtim."Deren çok güzel bir haberim var." dediğinde gözleri parladı adeta. "Barmen çocukla buluştum." ağzımdan kopan çığlık ile ayağa kalktım. "Uzaaay inanmıyorum nasıl bana söylemezsin. Birlikte gidiceğiz sanmıştım." deyip küsmüş gibi kollarımı birbirine doladım.
Gülüp konuştu "Merak etme bir sonraki söz senle olucak." konuşmasını bölen şey kapını çalmasıydı. İçeri sıla girdi. "Deren hanım dedikodunuz bölüyorum kusura bakmayın."dediğinde sinirle soludum." Sıla ne biçim konuşuyorsun! "sert çıkışmıştım.
" Deren hanım Alaz bey arşiv odasından 3 tane dosya istedi. Biri 2011 biri 2015 biri 2017 zamanının. Lütfen müsait bir zamanınızda getirin" deyip odadan çıktı. "Deren bu kız ne ayak?" dedi Uzay. Bişey yok dercesine güldüm. "Alaz bey benle konuşmuyormuş artık." deyip göz devridim. Uzay bir kaşını havaya kaldırıp bana baktı.
"İlk olarak neden konuşmuyor, ikinci olarak neden bu kadar rahatsız oldun ki zaten istemiyordun?" dediğinde duraksadım. Sahi üzülmemi, kızmamı hala anlamış değildim." Bilmiyorum sadece... Of en azından çizimler için konuşabikirdik. Hiç bir şekilde konuşmuyor." dedim sinirli bir şekilde.
" Deren bana anlatmadığın birşey mi var? Hareketlerin neden her zamankinden farklı?" deyip merakla suratıma baktı. Aklıma gelen sahneler ile vücudum ısındı sanki. Ellerinin vücudumda gezişi. İnlemeleri..." Yoo alakası yok her şeyi anlatıyorum." dedim net olmaya çalışıp." Ben bişeyler anlatmadığını düşünüyorum hala ama neyse. Gidiyim ben artık." dediğinde güldüm. Bende ayağa kalkıp Uzay ile birlikte dışarı çıktım. Arşiv odasına doğru gitmek için asansöre doğru yürüdüm.
Gözlerim çalışanlarda geziyordu. Kendi şirketimi özlemiştim cidden. Yakın zamanda gitmeyi planlıyordum. Asansmre bindim. Bodrum kattaydı oda. Etraf karanlıktı sessizdi. Odaya geldiğimde kapı kulbunu aşağı doğru çektim. Açılmadı. Elim kilide gitti. Çevirdim gene açılmadı. Bir süre uğraştım ama olmadı. Tekrar yukarı çıkmak için ilerlediğimde Ateşi gördüm. Çok fazla karşılaşıyorduk. Tesadüf gibi gelmiyordu artık.
"Ne yapıyorsun burda Deren?" dediğinde mahçup bir şekilde güldüm. "Alaz bey arşiv odasından dosya istedi fakat odanın kilidini açamadım." dediğimde tek kaşını havaya kaldırdı. "Neden senden istedi ki bu ayak işleri Sıla'nın işleridir." dediğinde omuz silktim. "Cidden umrumda değil kapıyı açabilir misin?" dedim. Kafasını sallayıp yanıma geldi.
Kilit ile benim gibi uğraştı bir süre. "Çok dikkatli ol kilit bozulmuş." dediğinde kafa sallayıp içeri giriyordum ki kolumu tuttu. "Seni beklememi ister misin malum çok karanlık." dedi gülüp. Kolumu elinden çekip konuştum "Yok sağolun Ateş bey. Ben hallederim." deyip içeri girdim. Kapı kapandı arkamdan. Etraf tozluydu. Ellerim ışığı açmak için anahtatı aradı bir süre. Bulduğumda bastım. Işık kısık beyaz bir ışıktı. İçeri doğru ilerledim. Bir sürü kitaplık vardı, bazıları çekmeceli içleri dosya doluydu.
Işık arada bir yanıp sönerken etrafa baktım. Tozdan öksürdüm, boğucu bir toz bulutu vardı sanki. Ayrıca soğuktuda. Gözlerim tahtaların üst0nde yazan tarihlerde gezdi bir süre. İlk önce 2011 yılını buldum. İçine baktığımda satış artış düşüşleri vs vardı. Çokta incelemedim. Diğer dosyaları aramaya başkadığımda biraz vakit kaybettim. Zor olsa da diğer dosyaları da buldum. Işık git gide azalırken temiz bir hava içime çekeceğim mutluluğu ile kapıya doğru yöneldim. Elim kulpa gittiğinde kepı açılmadı gene. Elimdeki dosyaları yere bıraktım. Ateşi izlediğim şekildeki gibi kilidi çevirmeye çalıştım. Kapı açılmıyordu. Öksürüklerim artarkan panik hissi yavaşça tüm vücudumu ele geçirmeye başlamıştı. Yüksek sesle bağırdım. "Ateş şaka yapmanın sırası değil. Aç hadi. Gitmedin değil mi?" ellerim titriyordu.
Öksürüklerim artmıştı. Ellerimle kapıya vurmaya başladım. Gözlerim yanıyordu sanki. Çığlık atmaya baikadım adeta. "Kimse yok mu? Yardım edin!" gözlerim etrafta gezdi. Telefonum aklıma geldi. Ellerim vücudumda gezdi. Ceplerime baktım. Tanrım yoktu. Yukarda unumuştum. Gözlerim dolmaya başladığında sinirle bağırdım. "Aptal. Aptal. Neden o adamı dinlediysem. Gerizekalı herif."
Ağlarken gözlerim etrafı arıyordu. Elime rastgele bir dosya alıp kilide vurmaya başladım. Olmuyordu. Birkaç dakika daha uğraştım fakat vücudum üşümeye ve yorulmaya başlamıştı. Alaz'ın istediği dosyalara tekme attım sinirle. Bütün kağıtlar etrafa dağılırken tepkisizdim. Kapını tam karşısındaki boş duvara yaslandım. Ellerimi kendime sardım. Eminim biri yokluğumu fark ederdi. Gözlerim ağırlaşıyordu. Kapanıyorlardı ama bu uyku gibi hissettirmiyordu...
Alaz
Sılayı telefondan aradım. "Sıla nerde kaldı bu dosyalar. Getir demedim mi? Kaç dakika oldu?". Sıla derin bir nefes aldı. "Hemen getiriyorum Alaz bey. Kusura vakmayın biraz rahatsızım." dediğinde sustum bir süre. "Deren nerde? Odanın perdesini de kapatmış bişey göremiyorum. İşe geldi mi haberim bile yok." dediğimdi bu sefer Sıla sustu. "Birşey sordum Sıla." tekrar ceavp alamadığımda "Sıla hemen odama gel." deyip telefonu kapattım. Vücudum geriliyordu. Kapı açıldı İçeri Sıla girdi. "Deren nerede Sıla?" dediğimde kafasını öne eğdi. "Sıla saçma sapan hareketler yapmasana kız nerede diyorum sana!" hızla yağa kalktım. "Efendim ben özür dilerim." hızla Derenin odasına iketledim kapıyı açtım. Kokusu hakimdi odaya, ama kendisi yoktu. Tekrar odama döndüm. Sılanın karşısında durdum. "Ne özrü Sıla söyle!" dedim sinirle. Yerimde duramıyordum resmen."Efendim Deren hanım arşiv odasında." dediğinde beynime kan sıçradı sanki. Gözlerim açıldı hızla. "Ne diyorsun Sıla ne işi var orda." dedim. "Efendim yaklaşık 3 saat önce onu ben yolladım." dediğinde kanım çekildi. Hızla asansörlere doğru koştum. Hepsinin tuşuna bastım. Bekleyemiyordum. Hızla merdivenlere yöneldim. Okadar merdiveni öyle hızlı inmiştim ki bacaklarımı hissetmiyorudum. Bodrum kata yaklaştıkça ısı düşüyor, pis kokular geliyordu. Kata ulaştığımda kapıya yöneldim. Açılmıyordu. Kilidi zorladım bir süre. Açışam sesi ile kapıyı açtım. Hışımla içeri girdiğimde bir kapıyı bir elimle tutup gözlerim ile etrafı aradım. Gözlerim yerdeki bedene gittiğinde. Gözlerim büyüdü hızla. Elimi kapıdan çekip Deren'e doğru koştum. "Deren. Deren bana bak iyi misin?" ellerim vücudunu sardı hızla. Gözleri yavşça açıldı. Sessizce fısıldadı. "Alaz."
"Benim güzelim. Aç gözlerini çıkartıcam seni burdan." Deren'i tekrar duvara yaslayıp kapıya doğru kafamı çevirdim. Kapı kapalı. Kafamda şimşekler çaktı adeta. Hızla kapıya ilerledim. Kilidi çevirdim birkaç kere. Açılmıyor. "Lanet olsun!" bağırdım. Kapıyı zorladım durmadan. Bir süre sonra kafamı Deren'e çevirdim. Huzla yanına koştum. Ellerimi yanaklarına koydum. Üşüyordu. Üstümdeki ceketi çıkartıtım. "Deren çıkıcaz burdan tama mı? Dayan güzelim." ceketi kollarından geçirirken ağzında bişeyler geveliyordu sanki Deren. Ceketi giydirdiğimde bende duvara yaslandım. Deren'i kucağıma aldım. Kafasını omzuma yasladım. Ağzı kulağımın hemen karşısında duruyor. Bu soğuk odada bir teni bir nefesi ısıtıyordu beni. "Senin yüzünden." kulağıma gelen sesi ile gözlerim kapandı yavaşça. "Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALAZ BULUT (+18)
ChickLitAlaz ve Deren iki düşman şirketin patronudur. Babaları'nın zoru ile iş birliği yapmaları gerekir. Alaz Deren' e olan tensel çekimine karşı koyamaz. Planlanmamış bir tutku, haz, istek ve aşk onları beklemektedir... "Deren vücudun için deli oluyorum."...