°16.Bölüm°

2.4K 32 1
                                    

İçimi saran heyecan gitgide büyürken tedirginim. Dalgaların sesinden denize yaklaştığımızı anladım. Küçük bir esinti vardı fakat sıcaktı. Alaz bir anda beni kucağına aldığında ağzımdan minik bir çığlık koptu. Ellerimi boynuna doladım yavaşça.

Beni tekrar zemine bıraktığında sallanıyordum yavaşça. Merakım daha fazla artmadan gözümdeki bağın çözüldüğünü hissettim. Gözlerim kısa süreli de olsa karanlığa alıştığı için acı ile gözlerimi kıstım. Bir süre sonra netleşen etrafa baktım. Kocaman bir yat'taydım. Deniz havadan dolayı simsiyah dururken gözümü alan ışıklara döndüm. Kan kırmızı iki mum hazırlanmış bir masada duruyordu. Tüm bunların neden olduğunu anlayamadan Alaz konuştu.

"Beğendin mi? Son dakika bu kadar oldu." eli ile ensesini kaşıyordu. "Güzel, çok güzel ama neden?" belirsizliğe bir netlik katmak istedim. "Bu gece soru sormak yok. Ben sana soracağım." deyip masayı oturmam için işaret etti. Masanın bir ucundaki sandalyeye uzandım. Elleri sandalyeyi buldu. Oturmam için yavaşça geri çekti. Oturduğumda yavaşça geri itti. Ardından tam karşıma oturdu. Masada oluşan tatlı gerginlik ile gülümsedim. Yat yavaşça hareket etmeye başladığında saçlarım yavaşça rüzgara karışıyor, tenim okşanıyordu.

"Ne sevdiğini bilmediğim için herşeyden yaptırdım." kafamı salladım ve masaya göz gezdirdim. Elim büyük meyve tabağından mangoya uzandı. Tabağıma aldım. O sırada Alaz buzlar arasında duran kırmızı şarabı alıp kadehleri doldurdu. "Teşekkür ederim."

"Teşekkür etmeyi kes küçük. Anın tadını çıkar." tek kaşımı havaya kaldırdım "Küçük?" dedim. "Evet, küçük." dedi ısrarla. "Küçük olduğumu düşünmüyorum 25 yaşındayım ben Alaz." kıkırdadı. "Bende 27 yaşındayım Deren senden büyüğüm, istersen benden büyük ol sen benim gözümde hep miniciksin." gözlerimi devirmeden edemedim. Ağzıma mangoyu tıkarken bir yandan konuştum "Sen öyle san."

Gözlerini yüzümde hissettiğimde kafamı tabaktan kaldırdım. Yüzünde küçük bir gülümseme ile suratımı inceliyordu "Ne oldu, neden öyle bakıyorsun?" tabağımın yanındaki mendili alıp dudaklarımdaki ruju yok etmeden ağzımı temizledim. "Gerçekten sensin." dediğinde her kelime kafamda soru işareti oluşturuyordu. Bir anda ayağa kalktı. "Daha çok vaktimiz var. Gel bakalım." elini uzattı yavaşça. Elim elini buldu ilk önce, ama vücudum ona yaklaştığında elini belime yerleştirdi. Nefesim sıkışırken gülümsemeye, çaktırmamaya çalıştım.

Birlikte yatın diğer ucuna gittiğimizde gözlerim büyük bir ilgi ile büyüdü. Tam uçta kocaman beyaz bir perde vardı. Karşısında ikili bir koltuk. Etrafta minik led ışıklar vardı. Alaz'ın elinden kurtulup perdeye doğru ilerledim. Normal bir perde değildi. Arkama döndüğümde yatın biraz üstünde bir projeksiyon gördüm. Ellerim heyecan ile ağzıma, gözlerim Alaza gitti. Gene güzel bakıyordu işte. "Alaz bu çok güzel!" dediğimde gülümsedi yanıma yürüdü usulca.

"Burda çok güzel vakit geçireceğiz. Hepsini aklında tutmaya çalış." dedi dominant bir şekilde. Gözlerim gözlerine heyecan ile bakarken heycanla ellerimi şaklattım hadi birşey izleyelim. "Biraz bekle film getireyim olur mu?" kafamı onaylar gibi sallayıp kaybolan vücudunu izledim. Koltuğa oturdum yavaşça. Esinti sıcaklığını yavaşça soğuğa bırakıyordu.

Gözlerimi kapattım denizin havasını daha çok içime çektim. Yanımda hissettiğim ağırlık ile Alaz'ın geldiğini anlamıştım." Film seçmeden önce giyin olur mu?" dediğinde gözlerimi açıp suratına ardından elinde tuttuğu saten pijamalara baktım. Tanrım bu kadar düşünceli olmak zorunda mıydı?

Pijamalar uzun modeldi. Rengi açık bir bordo renkti. "Ortamı bozmaz mı?" çekinmiştim. "Hayır, aksine daha güzel olur." gülümseyerek ayağa kalktım. "Giyinip geliyorum." cevap vermesini beklemeden içeri koştum. Bilmediğim yerde ilerlerken büyüklüğüne hayret ettim. Açtığım ilk kapı ile bir odaya girdim. Tekli bir yatak vardı. En güzeli ise Alaz'ın kokusu sinmişti.

ALAZ BULUT (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin