Hırsız

488 31 29
                                    

Emre gittiğinde solandaki kanepeye geçip mantıklı düşünmeye çalıştım.

Elimde olan telefonla Emre'yi aramaya karar verdim. İlk aramamda meşgule attı ve ondan sonraki diğer aramalarımda telesekretere yönlendirdiği zaman telefonunu kapattığını anladım.

Zaten ne bekliyordum ki? Telefonu açıp iki ekmek almaya çıktım, merak etme, başka bir şey lazım mı demesini falan mı?

Daha da mantıklı düşünmem gerekiyordu ve artık tek başıma düşünmem gerekiyordu. Yalnız, sadece ben.

Ya da düşünmek yerine oturup Emre'nin buraya gelmesini bekleyebilirdim. Geldiğinde ise konuşmak sanırım şu an için en mantıklısıydı.

Telefonumun zil sesini duyduğumda Emre olabilme düşüncesiyle bir an önce telefonu açtım.

- Duru? Yeri mesaj atmadın.

- Boşver,önemli değildi. Daha sonra buluşuruz.

- Peki.

- Görüşürüz.

- Görüşürüz.

Kısa konuşmamızın ardından telefonu kapadım.

Herkes kolayca vazgeçebiliyor anlaşılan.

Kapının çalmasıyla yine Emre'nin geldiğini düşünerek kapıyı açmak için koştum.
Yüzüme soğuk bir ifade yerleştirerek kapının kolunu aşağı doğru çektim.
Karşıma kıvırcık saçlı gözlüklü bir kız/erkek çıktı.

Bir şey söylemediğinden meraklı gözlerimle kızı izliyordum. "Rahatsız ettiğim için özür dilerim. " diye başladı söze."Biraz toz şekeriniz var mı? " diye devam ettiği cümle ise bana Emre'yi hatırlattı. Ağzından çıkan kelimeleri duydukça aklıma eski anılarım geliyordu ve bu hem ağlama hem gülme isteği doğuruyordu içimde. "Güzel şakaydı artık Emre gelebilir."dedim kıza. Kız anlamayan gözlerle bana baktığında Emre'nin bana oyun oynamadığını kızın gerçekten ihtiyacı olduğunu anladım. "Yani biraz bekleyebilir misin? Getireceğim."dedim. Kız da 'peki' anlamında başını aşağı yukarı salladı.

Mutfağa gidip bir miktar toz şekeri kaba koydum ve kıza uzattım. Kız Teşekkür edip dairesine geçti.

Geç olmuştu. Yatağıma yatıp kulaklıklarımı kulağıma geçirdim. Böylece uyumam daha rahat olacaktı.

Sabah kalktığımda salondaki kanepeden bacakları sarkan birini gördüm. Bu sefer bu kişiyi de Emre sanmayacaktım.

Sakin ve yavaş adımlarla odama yöneldim ve telefonu elime alıp polisi aradım.

Polis kısa bir süre içinde evde olmuştu.

- İyi günler. Bir hırsız olduğundan mı şüpheleniyorsunuz

Evet anlamında kafamı salladım.

- Peki, şüpheli nerede?

- İçeride.

"İçeresi?"diye baktı sorgulayan gözlerle.

- Salon. Salondaki kanepede.

- Peki hanımefendi. Biz şüpheliyi alıp karakola götüreceğiz. Sizde diğer arkadaşımızla ifade vermek için çıkabilirsiniz.

-Fakat ben hiçbir şey görmedim. Gitmem boşuna olur. Evde kalsam?

- Lütfen hanımefendi. İfadeniz gerekli. Bir şey görmediyseniz bile bunu anlatmalısınız.

Artık direnemeyeceğimi anlayıp kabullendim ve polis arabasına bindim.

Oysaki ben karakolda ne yapacağımı bilmiyordum. Kesin heyecan yapacaktım. Bir şeyler saçmalayabilirdim bile. Ya polis şüpheli konuştuğum için beni hapse atarsa?

Neyse saçmalama Duru. Zaten ben bir şey görmedim ki. Böyle anlatsam yeterli.

Aklıma Emre'yi aramak gelmişti. Belki karakola götürüyorlar beni dersem beni korumak için gelirdi. Telefon çalarken araması için dua ediyordum ama telefonu hâlâ kapalıydı.

Acaba şimdi onu rahat bıraktığıma göre başka kızlarla sürtüyor mudur?diye düşünmeye başladım ve sinir olduğum için anında düşünmeyi bıraktım ve yola odaklandım.

Evet yoldan geçtiğimiz yerlerde de anılarımız vardı ve yine Emre'yi hatırlatıyordu.

En sonunda gözlerimi kapadım fakat polisin "Geldik."demesiyle açmam bir oldu.

Uzun koridorların ardından bir odaya girdik.

Polis ifademi alırken dışarıdan "Ben o evde yaşıyorum."diye bağırmalar duydum.

En sonunda " Duru!"diye bir ses gelince odadan dışarı çıktım ve polislerin kollarından tutmuş olduğu Emre'yi gördüm.

- Emre?

- Duru?

Polis,Emre'yle konuşmamızı soruyla böldü.

- Hanımefendi yakını mısınız?

- Kan bağımız yok ama okul yüzünden aynı dairede kalıyoruz. Yani sayılır.

- Bir dakika. Beyefendi az önce o evde yaşıyorum demişti. Yani siz mi ihbar ettiniz?

- Hayır,o dün evde değildi. Başka biri kanepede yatıyordu hemde çok ilginç bir şekilde. Bende beni görür korkusuyla hemen polise haber verdim.

"Duru ben dün evdeydim ve kanepede yatan da bendim."demesiyle ağzım açık kalmaştı.

"Bilmiyordum."dedim.

- Neden geldin?

- Çünkü orda kalıyorum Duru.

- Neden gittin?

- Dayanamadım.

- Neye?

"Gençler gelin!"diye çağıran polisin yanına gittik. Tabi yine konuşamamıştık.

- Bir yanlış anlaşılma mı var?

- Evet,polis bey. Ben daire arkadaşımı hırsız sanmışım.

- Peki o zaman. Kızım sen ifadeni düzelt. Ondan sonra çıkabilirsiniz.

İfademi düzelttikten sonra karakoldan çıktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk Mı Bu ? #düzenleniyor#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin