Üzerimi değiştirip konferans salonuna indiğimde kalabalık beni şaşırttı. Burayı daha önce hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. Gözüm kalabalığı tararken benim gibi yeni gelmiş çocuk çekti dikkatimi. Kantinde çarptığım çocuk. O da değişmişti üstünü. Bana Şirine demişti ama onun da giydiği kazak maviydi. Gıcık Şirin ne olacak. O da arkadaşını arıyordu belli ki. Anlaşılan arkadaşı ona yer ayırmamıştı ve ayakta kalmıştı. Neyse ki Merve bana yer ayırmıştı da ben de ayakta durmak zorunda kalmayacaktım. İşte kız olmanın avantajlarından biri de bu. Bizler her zaman daha düşünceli oluyorduk.
Gülümseyerek Merve'nin yanına ilerledim ve bana ayırdığı koltuğa oturdum. Güzel arkadaşımın yanağına bir öpücük kondurmaktan da geri kalmamıştım.
Yaklaşık on dakika gibi bir süre sonra müdür bey gelip kürsüye çıktı. Merakla söyleyeceklerini dinlemeye başladım. Salonun geri kalanının da benden farkı yoktu.
''Günaydın arkadaşlar, eminim hepiniz cumartesi sabahı neden sizi burada topladığımı merak ediyorsunuzdur.''
Kalabalıktan onaylayan mırıltılar yükseldi.
''Gençler burada toplanmamızın sebebi yurtta tadilat olacak olması. Hepinizi buraya yalnızca buraya altı kilometre uzaklıktaki Sevgi Sitesine yerleştireceğiz. Kalacağınız daireler 2+1 olmakla beraber her dairede iki kişi kalacaksınız. Siz değerli öğrencilerimiz için sitedeki güvenlik arttırıldı. Ailelerinize de haber verilecek bir iki saate. Son olarak oda arkadaşlarınızı kura yöntemi ile belirleyeceğiz. Yarın sabah sekizde yola çıkıyoruz Hazırlığınızı ona göre yapın. İyi günler.''
Müdürün konuşması tüm salonu şok etmişti neredeyse. Görülmüş şey miydi bu canım? Ayrıca büyük ihtimalle Merve'den de ayrılacaktım. Kim bilir kimle oda arkadaşı olacağım.
Odamıza çıktıktan bir süre sonra sıkılıp alışveriş merkezine gitmeyi teklif ettim Merve'ye. Beni onaylayınca önce sinemaya gitmek sonra da alışveriş yapmak üzere anlaştık.
Biletlerimizi aldıktan sonra Merve tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyince ben de mısır ve kola almak üzere büfeye doğru gittim. Neyse ki sıra yoktu.
''Ooo, kim varmış burada!''
Arkamı döndüğümde nam-ı değer Bay Gıcık Şirin'le karşılaştım. Şaşırmıştım, onun ne işi vardı ki burada? Sonra kendime kızdım. Aptallık etmenin lüzumu yoktu. Burası bizim yurda on dakika mesafedeydi. Burada olması kadar doğal bir şey yoktu. Kafamın içinde bu düşünceler dönerken cevap vermeyi unuttuğumu fark ettim. O da bunu fırsat bilerek konuşmaya devam etti.
''Ne oldu güzelim? Yoksa bana bakmaktan konuşmayı mı unuttun?''
''Ya evet o kadar göz alıcısın ki! Aklımı kaybettim şuracıkta.'' Dedim iğneleyici bir sesle. Aslında yalan değildi. Gerçekten fazlasıyla göz alıcıydı. Ama umurumda değildi.
Filme geç kalmamak adına ona arkamı dönüp siparişimi verdim.
''Eee hangi filme geldin bakalım?''
Tekrardan ona dönüp cevap verdim. ''Sana ne?''
Bay Gıcık Şirin susarken arkadaşı gülmesini bastırmaya çalışıyordu. Bay Gıcık Şirin -arkadaşının ensesine tokat ederken ben de önüme dönüp mısır ve kolaları aldım.
Sonra onlara son bir bakış atıp 4 numaralı salona doğru ilerledim. Merve benden önce gelmişti. Ona kolasını ve mısırını uzatıp yanına oturdum ve az önce yaşadığım olayı anlattım. Bir komedi filmine bilet almıştık ve başrollerinde sevdiğim oyuncular vardı. Işıklar kapandıktan ve reklamlar bittikten sonra nihayet film başlamıştı. Birkaç dakika sonra yanıma biri oturdu. Kim olduğuna bakmak için gayriihtiyari kafamı çevirdiğimde Bay Gıcık Şirin'in arkadaşını ardından da ta kendisini gördüm. Göz göze geldiğimizde arkadaşının kolundan çekip geriye attı ve yanıma oturdu. Ona bakıp gözlerimi devirdim ve önüme döndüm.
Film gayet güzel ilerliyordu ve sık sık kahkaha atıyordum. Ama benim her sesli gülüşümde bana bakıyor ve dikkatimi dağıtıyordu. Sinirlenmiştim.
Reklam arasına girince ona doğru döndüm.
''Bana bakıp durmayı kes. Sinirimi bozuyorsun.''
''Ne dandik sinirlerin varmış senin de. Hemen bozuluyor.'' Diyerek mısırımdan bir tanesini ağzına attı. Belli ki kendininkini bitirmişti.
''Yemesene mısırımdan !'' Bir mısırımı daha ağzına atıp sırıtınca sinirle oflayıp Merve'ye döndüm. O da az önce onun arkadaşının yaptığı gibi gülmesini bastırmaya çalışıyordu.
Tekrar oflayıp önüme döndüm ve filmin başlamasını beklerken telefonumla ilgilendim.
Film başlayınca telefonu bıraktım ve tekrardan filme odaklandım. Filmin ortalarına doğru yine mısırıma dadanınca fısıltıyla '' Amacın ne senin ya !'' diye kısık sesle söylendim.
Hiç istifini bozmayıp gözlerini filmden ayırmadan konuştu kısık sesle. ''Film izliyorum güzelim. Sana da öneririm. Çok zevkli.''
Bu tartışmayı devam ettirmeye niyetim yoktu. O yüzden oflayarak önüme döndüm ve tekrardan filme odaklanmaya çalıştım.
