.........PATRONİÇEM..........14 BÖLÜM.........

2.6K 135 6
                                    

............PATRONİÇEM..........14 BÖLÜM............

Kolundaki saate bakıyordu Alonzo, gün akşama doğru ilerlerken ortada ne Carmine, vardı ne de ondan bir eser. Rahibi, oyaladığı dakikalar uzadıkça uzuyor ve geçen her saniye boyunca yaşlı adamı ikna etmeye çalışıyordu. Elindeki telefonla en az yirmi defa onu aramış ve her defasında aradığı numara açılmamıştı. Kayba uğrayan dakikalar yıllanmış şarap gibi uzadıkça içine saplanan korkular aklına türlü türlü senaryolar getiriyordu. En sonunda kiliseden ayrıldı ve vakit kaybetmeden soluğu evde aldı. Eve girdiği andan itibaren odaların her birini, ayrı ayrı aradığı halde Carmine'den hiçbir ize rastlamadı.

Nereye gitmiş ne ara ortadan kaybolmuştu? Başına kötü şeyler geleceğinden endişeye kapılan genç adam Jesse'nin numarasını bilmediği için onu arayamazdı fakat bir şekilde kıza sağ salim ulaşmalıydı. Sıkıntıyla kıvrılan biçimli dudaklarından küfürler döküldü ve geceyi andıran siyah saçlarını sıkıntıyla karıştırdığı o an bir boşluk duydu içinde. Derin, uçsuz bucaksız bir boşluk, her yanını bir alev gibi sarıyor nefes almakta zorluyordu.

Ne yapacaktı şimdi? Nereye gidecek kimde kızı arayacaktı? Ailesine gitmediğinden adı gibi emindi. Acaba yanına gelirken yolda başına bir şey mi gelmişti? Delice korktuğu hayaletle karşılaşmış olabilir miydi?

Çaresizlik içinde oturup, evde onu bekleyemezdi fakat başına ne gelirse gelsin eve gelme ihtimalini de göz önünde bulundurarak mecburen bu gece sabaha kadar evde beklemesi gerekecekti. Belki bir yere takılı kalmış ona oyun oynamıştı. Safça belki aptalca ama kendini merak ettirmeye çalışıyor Alonzo'nun sabır taşını ölçüyor dahi olabilirdi. Hem şimdi dışarı çıksa, onu nerede arayacak hangi sokakta, barda bulacaktı?

Hırçın kızdı vesselam ve kimse onu elinde tutmaya gücü yetmezdi. Rahatlamaya çalıştığı dakikalar uzadıkça canına tak etmeye başlıyor acı ama gerçek karanlıktan korkan kız yanında olmadığı için canı yanıyordu. Geçmişin üzerine bir kara bulut gibi çöken hayaletten kaçan kız, sığındığı barınaktan çıkmazdı. Şimdi ise toz bulutu olmuş, rüzgar onu bir yaprak gibi alıp bilinmedik yerlere sürüklemiş geriye hiç bir iz bırakmamıştı.

Tüm gece bir gıdım uykuyla uyuyan Alonzo, sabahı yorgun gözleriyle karşıladı. Güneşin altın rengi pırıltısıyla yatağından kalkarak salonun ortasında mahcup gözlerini dikmiş köpeğin başını okşayıp, mamasını mama tasına döktü. Memnuniyet içinde sahibine bakan köpek kuyruk sallıyor, ayaklarına dolanıp oyun oynamak istiyordu.

Köpeğinden ilgisini anında çeken genç adam akşamdan kalma haliyle evden çıktığı gibi aracına geçtiğinde, gideceği yeri sorguladı. Kızı sapasağlam görmeden içi rahat edemezdi. Aylak biri değildi ve en çok da bundan korkuyordu. Sığınmıştı! Sığınak edinmiş bir çocuk gibi sokulmuştu işte. Şimdi neden ve niçin sığınağından çıkacaktı? Hangi nedenle? Bunun arkasından burnuna kötü kokular geliyor sıktığı direksiyonla cadde boyunca zihnini yordu ve çok zaman kaybetmeden Carmine'nin, evinin önünde aracını durdurdu.

Ayağını gaz pedalından çektiği araçtan çıkarak direkt kapıya sert adımlarla yürüyen Alonzo, zile bastığı gibi huşu içinde girişte beklemeye koyulmuştu. Bahar aylarında esen serin rüzgar siyah saçlarını birbirine katıyor ve inatla kalın mantosuna sarılan adam beklemeye devam ediyordu. Gözlerinden taşan öfkeyle ruhu mıknatıs gibi yerinden kazınıyor ve açıkça ona zarar vermeye devam ediyordu. Açılan sokak kapısından devi içeri davet eden hizmetli kız güler yüzle karşılayıp girişe kadar eşlik etti.

PATRONİÇEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin