..................PATRONİÇEM....23 BÖLÜM FİNAL.........
İçimde yanan kor ateşi hangi cümleye dökebilirim! Akıttığım gözyaşlarımı hangi söz tamamlar, yarım kalmış günlerin hesabını kim öderdi? Hayalet kesilen yarınları kim görsele büründürür kırgın kalbimi hangi söz onarırdı?
Birileri sanki etlerimi liğme liğme doğrayarak usulca kemiklerimden sıyırıyorlardı. Bu acının tarifi yoktu. Dişlerimin sızladığını ilk defa hissettim. İlk kez yaşamın soğuk ürpertici yönüyle tanıştım. Yalnızdım! Hiç ummadığım anda hortuma tutulan kaderim, tekrara alınarak yeniden yazılmış, sonu görünmeyen ıssız ülkelere savrulmuştum!
Bu öyle acıydı ki dinlediğim ve yüreğimin derinliklerine girerek beni talan eden bir melodi gibi her zerreme ulaşıyordu. Havada uçuşan peri tozlarını toplayarak kucağıma zehir olarak sunuyor, uyuşmuş ellerimin üstünde bir tüy gibi geziniyordu.
Suçluydum! Bencildim. Kibirli, üstelik kendi hayatımı düşünecek kadar acımasızdım. Bir yıldız gibi kayıp giden yalanların içinde umut edip yaşayan ve bizim için hayata tutunmuş bir insanın ölümüne göz yummuştum.
O biri benim babamdı. Her daim gözlerinin içine baktığımda onda sevgiyi, tarifsiz saf aşkı görürdüm. Onda kırılgan kalbim iyileşir ağlayan gözlerim gülerdi. Tatlı öpüşü her yaranın merhemiydi. O ilaç, şifaydı. Hasta ruhumu saran ve soğuk yalnızlıktan alıkoyan taş yüreğe sahip o adam benim kahramanımdı.
Yılsonu mezuniyet balomda, ilk dansımı ona lütfetmiş dakikalarca tatlı ambiyans yaşamıştık. Üniversiteden bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım ön sırada dizilmiş, babamla dansımı imrenerek izlemiştiler. Kollarında kanat çırparak adeta kuş gibi uçmuştum. Her daim yaslayabileceğim yıkılmaz duvar gibi göğsünde güçlü hissetmiş, onunla gurur duymuştum.
Büyük inanç aşılayan yeşil gözleri, sanki benim içimde ki ateşi körükleyerek daha iyilerini vermem için destek oluyordu. Şimdi ona duyduğum his tarifsizdi. Hayatından vazgeçerken canımı yakmış, yine mutsuz olmam için bir yol bulmuştu. Yıkılışım, omuzlarıma ağır gelen gerçekler ve tüm bunlardan uzakta kalan kızım ve sevdiğim adam!
Onun iyileşmeye başladığını Kevin'den öğrendiğim halde yanına gidecek cesareti kendimde bulamıyordum. Etrafa saçılan bilyeler gibi dağılmış bir türlü kulaklarımdan silinmeyen silah sesiyle kahrolmuştum. Tuhaf bir duygu döngüsü içinde tüm günlerim odamda, kızımın başucunda geçiyordu.
Hastaneye gidersem, canım kadar sevdiğim adamın yanında olursam, sanki o zaman kızgın gözlerle ardımdan bakan bir babam var sanıyordum. Bana son bakışı gözlerimin önünden hiç silinmiyor, günden güne kendimi ona karşı daha suçlu hissediyordum. Bu his günden güne geçeceğine biraz daha vicdan azabı duyuruyor gecelerimi kabuslara çeviriyordu.
Dakikalardır soğuk mezar taşının üzerine dikilen papatya çiçeklerini izledim. Annemin sessizce dua edişine bakıp elimi kara toprağın içine soktum. Avuçlarımdan dökülerek yere saçılan her toprak sanki babam kokuyordu. Keskin baharat iksirini içime çekerek gözlerimi kapadım. Çok geçmişlere bana tebessüm ettiğini hayal ederek varlığını hissettim.
Annem babam için hiç gözyaşı dökmemiş o günden sonra hiç kimseyle konuşmamıştı. Susuyordu ve hala suskunluğa devam ediyor ağzını bıçak açmıyordu. Babama duyduğum kızgınlıktan sonra anneme hissettiğim nefret artık önemsizdi. Ne diye onunla kavga edeyim, kalbini kırıp hırsıma kurban gideyim, diye düşüncelere gark olurken nefessiz kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONİÇEM
Actionİkinci kez serüvene hazır mısınız? Güzeller güzeli üstelik güçlü bir kızdır Carmine Eldon! Onun karşısına iddia ile çıkan bir boksör Alonzo Hadwin'le ilklerini yaşayacak, nefreti ve öfkesiyle tanışacak. Ün'ün ve rekabetin sınırı olmadığı bir serüve...