2. Bölüm

105 6 10
                                    

  Her şey hazırdı. Okuldan otobüsle havalimanına gidecek ve oradan uçakla Afrika'ya gidecektik. Yağmur'la 30 dakika önceden okulda buluştuk. Saat tam 03.00'tü. Heyecandan yerimde duramıyordum. "Ay kanka okulca Afrika'ya gidiyoruz hala inanamıyorum şaka gibi!" "Sakin ol Nilüfer. Otuz dakika sonra otobüsle yarım saatte havaalanına varıp oradan onunla aynı uçağa bineceğiz. Eğer sakin olmayı başaramazsan tek kelimeyle bittik. Zaten onu görünce kimyasal tepkime geçiriyorsun şimdi ne olacak gerçekten merak ediyorum." Cevabım gecikmedi:"Ağzını hayra açar mısın sevgili kardeşim. Alt tarafı sevdiğim şahısla aynı uçakla yurt dışına gidiyoruz ne var ki bunda değil mi?" Kendimi sakinleştirmeye çalışırken ne kadar saçmaladığımı fark ettim. "Of yine saçmaladım ne yapacağız Yağmur? Umarım kötü bir şey olmaz." "Abartma ya en kötü uçağı yakarsın olur biter." Dik dik baktım. Gülmekten ölüyordu!

Vaktin geçmesini beklerken ben otobüsün gelip gelmediğini görebilmek için camdan okul bahçesine bakıyordum. Yağmur ise kafasını sıraya koymuştu. Uyuyor muydu? Ben stresten ölmek üzereydim! Sırtını parmağımla dürttüm. Kafasını kaldırıp bana baktı. "Shifting gibi bir şey yapıyordum." Şaşırdım. "Harbi mi? Bilmiyordum pardon, ne gördün ki?" Gülümsedi. "Seninkini gördüm. Yağmurlu havada yürüyüş yapmak istiyordum. Yağmur yağmadığına göre hayal edeyim dedim. Artık beynimin içini nasıl yıkadıysan Ulaş Ulaş diye, bilinç altıma girmiş." Çok heyecanlandım. "Neee anlat çabuk, ne oldu? Ne gördün?" Tekrar gülümsedi. "Yürüyüş yapıyordum yağmurda, arkamdaymış. Tam bana bir şey söyleyecekti ki uyandırdın." Bin pişman bir şekilde hemen onu pek de nazik olmayan bir şekilde sıraya geri yatırdım. Çabuk git geri dön öğren, hadi hadi!" Mecbur geri dönmek zorunda kaldı. Şu an yaptığımız şey aşırı saçmaydı ama zaten neyi mantıklı yapıyorduk ki? Gülümsedim. Çok deli seviyordum ve böyle giderse başımıza ne gelecek, hayır mı şer mı gerçekten merak ediyordum.

  Sonunda Yağmur kafasını kaldırdı. "Kanka söylemekten vazgeçti." Sabah sabah Yağmur'un bilinçaltı sabrımı mı sınıyordu?! "Of yaaa. Neyse dur dur. Nilüfer'i seviyor musun deseneeee." "Adını biliyor mudur ki?" "Kanka biliyodur gerçek değil bu sonuçta." Tekrar kafasını koydu. Bir dakika bile olmadan kalkıp bana baktı. "Nilüfer'i seviyor musun dedim. Hayır çünkü ben ş*r*fsizim dedi!" Neden üzülecektim ki? Saçma ve gerçek olmayan bir şeydi. Ulaş'ı çok sevdiğimden dolayı Yağmur benim için endişeleniyordu ve bilinçaltı ona böyle bir oyun oynamıştı. Hepsi buydu.

  Biz böyle otobüsü beklerken sadece beş dakikamızın kaldığını fark ettim. "Kanka son kez tuvalete gideceğim. Beş dakika kalmış. Sen de son hazırlıklarını yap."

  Nihayet otobüsümüz geldi. Yağmur'la yan yana oturduk. Otobüs çok büyüktü. Kısa otobüs yolculuğumuz bitip havalimanına vardığımızda sakinleşmiştim.

  "Bulutlar yukarıdan ne kadar da güzel!" "Evet Yağmur bence de öyle. Aç mısın bu arada? Benim midem kazındı." "Abi seni dokuzuncu sınıfın başından beri tanıyorum ve şu an üniversite son sınıfız. Sürekli açsın ya. Ciddi soruyorum aç olmadığın bir saniye var mı?" "Meyveli kek alacağım ikimize. Ama biraz daha konuşursan seni de yemek zorunda kalacağım." "Anneeeeeee kankam hayin çıktı beni löppedenek mideye indirecekmiş!" Doğal olarak annelerimiz yoktu sadece hocalar, rektör ve öğrenciler vardı. Lafın gelişi söylemişti. Bebek taklidi yapmasıyla gülme krizine girerken yolculuğun nasıl geçtiğini fark etmedik bile.

  Sevdiğim şahsı görememiştim uçakta ama mühim değil, çok eğlendim. Ve uçaktan inerken fark ettim ki tam arkamızda oturuyormuş. Bu kadar dikkatsiz olduğuma inanamıyordum. Zaten gözümün önündeki şeyi geç fark etmem çok olurdu, hatta lise zamanlarında onun hakkında konuşurken genelde arkamızdan çıkardı fakat nasıl olduysa her seferinde ucuz atlatıyorduk; bizi duymadığına emindik.

MATRUŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin