8. Bölüm

29 4 9
                                    

Merhabalarr! Sizlere karakterlerden birini paylaşacağımı söylemiştim. Yağmur'u paylaşmaya karar verdim. Yorumlarınızı çok merak ediyorum:))

Pinterest'te ya da Instagram'da ugh_liza diye aratarak daha fazla fotoğrafa ulaşabilirsinizz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pinterest'te ya da Instagram'da ugh_liza diye aratarak daha fazla fotoğrafa ulaşabilirsinizz.

Karakterlerimizden birini gördüğünüze göre Nilüfer'in anlatımından hikayemize devam ediyorum:))

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm bembeyaz tavandı ama ilk algıladığım şey evimde olmayışımdı. Sırt üstü bir şekilde bir yerde uzanıyordum. Ama... Evimde değilsem bir yere uzanmazdım ki ben?! Neler oluyordu?! Panikle etrafıma bakındığımda bir hastanede olduğumu anladım. Rahatlayarak sesli şekilde derin bir nefes verdim. Verdiğim derin nefesi oda arkadaşım duymuş olmalıydı ki hızla yanımdaki perde aralandı. Tanıdık ela gözlerle karşılaştığımda şok olmuştum.

"YAĞMUR! BİR TANEM!" diye bağırdım. O da beni çok özlemişti. "Nilüfer..." zor duyulacak, özlem, yorgunluk ve hüzün yüklü bir sesle bana karşılık verdiğinde tam ona sarılacaktım ki kolumu gösterdi. Kolumda serum olduğunu yeni fark ediyordum. "Bitmeden kalkma. İyiyim." Kolumdaki serum bitmeden kalkmamamı söylemişti. Beni ikna etmek için de iyi olduğunu söylemişti. Yüzüne baktım. Gözlerinin altı mosmordu, gözlerindeki ışıltı kaybolmuştu ve teninin rengi solmuştu. Zaten bembeyaz, ay gibi bir teni vardı ama bu farklıydı. En yakın arkadaşım... Çökmüştü... Ama her zamanki gibi önce benim iyiliğimi düşünmüştü işte.

"Bana öyle bakmaya devam edersen kolumdaki serumu fırlatıp senin yanına uçarım buradan." gülümseyerek bana savurduğu tehdite ben de gülümseyerek karşılık verdim. Yağmur her zamanki Yağmur'du işte. "Ne var Dünya'nın en güzel kızına bakıyorsam? Yüzün mü aşındı yoksa?" gülümseyişi büyümüştü. "Evet."

Duvarları izlemeye başladığımızda Yağmur'un kurduğu cümlelerden biri kafama dank etti. Kolumuzda neden serum vardı?! Yağmur, kaçırıldığı yerden yeni kurtarılmıştı. Kaçırıldığında her ne yaşadıysa sağlık durumunu daha iyi yapabilmek için serum takılmış olmalıydı. -İyi olup olmadığı hakkında çok endişelensem de psikolojik durumunu ayrıntılı bilmediğim için soru soramıyordum.-
Peki ya ben? Bana ne olmuştu? Acaba... Yağmur yeni kurtarılmamış olabilir miydi? Ne zamandır buradaydım ben?
Bunları düşünürken Yağmur'a şaşkın ve sorgulayıcı bakışlar atsam da bana sadece yorgun bakışlar atıyordu. Tahminimce aldığı ilaçlardan olmalıydı.

Kolumdaki serumu fırlatıp bana ne olduğunu soracak bir hemşire bulmayı düşünüyordum ki solumdaki perde de açıldı. Şaşkınlıkla baktım.

"Ne oldu size?!" dediğimde gülümsedi. "Bir şeyim yok kızım. Evden silah sesleri gelince tansiyonum yükselmiş. Sana yardım etmeye gelecektim ama o yüzden gelemedim. Tek yapabildiğim ambulansı aramaktı. Sen iyisin değil mi?" taksi şoförüne gerçekten üzülmüştüm. "Ben de iyiyim, bunları benim yüzümden yaşadığınız için gerçekten üzgünüm. Özür dilerim."

MATRUŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin