Medya: Faruk Çakır
×××××
Banyo kapısını yavaşç açtım ve belime bağlı olan havluyu biraz daha sıkılaştırdım. Saçlarımdan damlayan su damlaları sırtımdan akıp giderken vücudumu gıdıklıyordu. Dolabıma ilerleyip iç camaşır ve bir eşofman çıkardıktan sonra vakit kaybetmeden giyindim. Saçlarımı havluyla biraz biraz kuruladıktan sonra odamdan nihayet çıktım ve mutfağa ilerledim.
İlk önce tezgahta duran bulaşıkları makineye yerleştirdim. Ardından balkonda duran sigara paketlerini ve içki şişelerini çöpe attım. Son işim olarakta kendime bir kahve yapıp kupamla beraber salona gittim. Televizyonda açık kalan netfilixteki filmi devam ettirdim. Dışarıda esen rüzgar ağaç dallarını uçuşturuyor ve dalların camlara çarpmasını sağlıyordu.
Kulağıma aniden gelen hafiften yüksek sesli müzik rahatımı bozmuştu, bozuntuya pekte vermedim çünkü bu apartmandaki kişilerle şu an tartışamazdım.
Televizyonun sesini dahada açtım ve müziğin üstüne geçmesini sağladım. Kafamı arkaya attım, yavaş yavaş üzerimden giden yorgunluğun yok oluşunu izliyordum.
Birkaç dakika daha öyle durduktan sonra pozisyonumu bozan tek şey çalan kapıydı. Bu saatte kimdi diye düşündürüyordu
Saat o kadarda geç değildi ama neyse.
Kapıya yavaş adımlarla ilerlerken koridorun soğukluğu göğsümü delip geçiyordu, hafif nemli olan vücudum soğuktan dolayı kasılmıştı.
Kapının yanına vardığımda zil tekrar çaldı, kapıyı açtığımda karşımda duran yabancı bir an gözlerimi açtı.
"Allah-ü samet!" Dedi biraz bağırarak ve birazda şaşkınca. "A abi yani kusura bakma bi an karşımda böyle bişey beklemiyodum."
Yüzünden küçük olduğu belli olan çocuğu daha önce sadece birkaç kez görmüştüm, onun dışında hiç görmemiştim. Ne arıyordu ki burada?
"Ne vardı kardeşim?"
"Şey, müziğin sesini kısar mısın abi?"
"Abin kurban olsun sana," Dedim gülerek. "Da kardeşim ben müzik açmadım ki."
"Ha abi çok pardon ya." Dedi suçluluk duygusuyla. "Yan taraftan geliyor herhalde özür dilerim tekrardan."
Tam gidecekken bileğinden tuttum. "Sen bu apartmanda mısın?"
"Evet abi, karşı dairende hemde." Diye yanıtladı arkadaki kapıyı göstererek.
"Hadi ya, az görüyordum seni. Adın ne senin?"
"Furkan, Furkan Duman."
"Faruk bende, bir ihtiyacın varsa gelirsin abin burda tamam mı?" Dedim tekrardan gülerek.
"Eyvallah abi, iyi günler." Dedi ve arkasını döndü. O gidince bende kapıyı kapatmıştım.
Çocuğun gözlerindeki yorgunluk gerçekten öyle miydi bilmiyorum ama fazlasıyla güzel gözüküyordu, hem ben karşı dairemdeki adamı nasıl fark etmemiştim hiç ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
00:00 - Gay
Teen FictionFurkan: Sen yarramı yedin mi benim hiç? Faruk: Ben değilde sen yemiş gibisin Faruk: Bu sözünü unutursan hatırlatacak çok güzel bir yer ve zaman biliyorum. |||||||||||||| Sevdiğiniz veya bir ilişki içerisinde bulunduğunuz adamın mafya olduğunu öğ...