🎲 Abilerim

2K 91 20
                                    

Arabada bazen sorular sormuştu. Hepsini elimden geldiğince cevapladım. Evleri uzak olduğunu anladım. Babamın adı da Canermiş.

Neyse işte az gittik uz gittik filanca filanca. En sonunda evlerinin önüne gelmiştik. Evleri gerçekten büyüktü. Zengin oldukları belliydi. Ben de sürekli zengin olduklarını söylüyorum. Mirasları benle beraber 7 kişiye bölünüyor.

Düşüncelerim hiç iyi değil.

Arabadan inince babam hemen yanıma geldi. Yorgun olduğumu hissettiğim için kolundan tutunarak evin girişine doğru yürümeye başladık.

Beyaz ve mavinin sahipliğini yapan ev yada saray cidden güzeldi. Sadece dizilerden ve telefondan gördüğüm için güzel bulmuşumdur belki de.

Evin içine girdiğimiz anda yanımıza bir kadın geldi. Evin hizmetlisi gibi duruyordu. Babama "hoş geldiniz Caner bey." Dedi. İçeriye girince oturma koltukların olduğu yere yürüdük. Oldukça geniş olan bu yer cidden nefes almamı sağlamıştı. Eski evimizdeki hava girmeyen dar koridorlar aklıma gelince "helal olsun." dedim içimden. O evde ölmeden durmak büyük marifet.

Neyse koltuğa oturduğumuz an babam hizmetliye "çocuklarımı çağır." Dedi. Bir kaç dakika evi süzdüğüm sırada merdivenlerden inen sürüyü gördüm.

Yani çok afedersiniz ama anneleri yada annemiz askeriye ordu filan mı kurmak istemiş? Osmanlı'da bu kadar şehzade olsa düşünemiyorum.

Hepsi merdivenden inince duraksadılar. Benden haberleri olmadığını anladım.

Babam "geçin çocuklar koltuklara." Dedi. Askeri ordu benden en uzak yere oturdu lakin bir tanesi hemen yanıma oturdu. Aramızda mesafe olmayınca gerildim. Ne bileyim genelde hani bağırır çağırırlar ya "sen bizim kardeşimiz değilsin." Onu bekledim. Belkide birazdan o rezalet ana tanık olurdum. Ağlayıp odama kaçmam gerekiyor galiba.

Kafamı hafif yana kaydırdığım anda gülümseyen gözlerle bana bakan çocuğu gördüm. Lütfen biri onun kardeşi olduğumu söyleyebilir mi?

"Yılışıklık yapma Gümüş." Dedi babam. Demek ki ismi Gümüş. Babam da çok haklı konuşmuş yılışıklığa ne gerek var.

Çocuk kafasını arkaya yatırdı. " Güzel kardeşimi merak ettim sadece." Deyince 5 erkek bir anda "ne" diye şaşırınca tek bu yanımdaki şahısın benden haberi olduğunu anlamıştım.

Babam "sen nerden biliyorsun Gümüş?" Diye sordu. Gümüş sadece gülümseyerek baktı. Cevaplamadı. İçlerinden biri babama yönelerek. "Doğrumu baba?" Dedi. Evet güzel mümin kardeşim doğru.

"Evet. Eski bir düşmanımız 17 yıl boyunca kızımı saklamış." Düşman da düşman olsa. Genelde düşmanlar yakışıklı olur. Beni kadın kaçırmış zaten İyikide saklamış şükredin ya. Evde 9 kişi napacağız?

Tekrar bakışları üzerimde gezindi. Rahatsızca kıpırdandım. Babam "tanışın. Benim telefonla görüşmem var." Deyip gitti. Ya telefon görüşmesinin sırası mı?

Ey baba beni kurtlara niye bırakıyorsun?

Hepsi teker teker ismini söyledi. İçlerinden kimse şuana kadar benle kavga etmedi.

Şaşırdım.

Şaşırdık.

Yanımdaki Gümüş denen çocukla arama mesafe koyayım diye koltuğun biraz köşesine gittim. Oda farkedip gene yanıma geldi. Tekrar köşeye gittim. Bu sefer de geldi. Yer olmadığını anlayınca derin nefes çektim.

Cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Bana bakıtı. Kulağıma doğru fısıldayarak "Neden sevgili abinden kaçıyorsun Asi?"

"Kaçmıyorum ki."

Sigaradan bir duman çekip

"Emin misin?"

"Evet." Dedim. Başıma geri tutarak.

İsminin Enver olduğunu öğrendiğim diğer değerli abim Gümüş'e bakarak. "Kızı bir sal." Dedi. Ay anlından öpim senin Enver abim. Gümüş ise umursamadan sigara dumanını havaya üfleyerek "Neden abi hasret mi gidereceksin?" Dedi gülümseyerek. Evet belki giderecek Allah Allah.

O sırada telefonuma mesaj geldi telefonu açıp WhatsAppa girdim

0566***; sana gönderdiğim ilaçları al. Her ay vereceğim.

Hani ilaç almak ona göre zordu. Beni sevmiyordu. Filanca herhalde vicdanı sızladı. İnadına verdiği her ilacı almassam adım da Asi değil. Bütün gelirini yiyeceğim.

Oflayıp telefonu cebime koydum. Ortam sessiz olduğu için konuşma sırası bana geldiğini hissettim. "Bir şey sorabilir miyim?" Dedim. Bora abim kafasını salladı. "Sizlerin aranızda 2 yaş filan var. Yada 1. Annemiz bizi her yıl hamile mi kalmış?"

Hepsi gülümsemişti. Asaf abim bana baktı ve;
"Babamın hızlı zamanlarıymış. Hepimiz aynı anneden değiliz babamın 2 kere evlendi." Dedi. Biraz daha konuştuktan sonra odalara çıkma kararı aldık.
Merdivenden çıkarken birden çok yoruldum. Olduğum yerde durdu. Gözüm çok kararıyordu. Birisi kolumdan tutup merdiven basamağına oturttu. Bir kaç saniye öyle durunca geri kendime az gelebilmiştim.
Gözlerimi açtığımda hepsi ciddiyet ile bana bakıyordu. Ata abim çenemden tutarak su içirdi. Biraz öksürdüm. "İyi misin?" Diye sordu. Kafamı salladım.

Ata abim diğerlerine bakarak Kaş göz işareti yapıp dağılmalarını söyledi.

Sonra geri bana dönerek "her hangi bir hastalığın varmı?" Diyerek sordu.

"Çok çabuk yoruluyorum genelde. Her ne olursa olsun. Çok konuşsam bile yoruluyorum." Tedirginlikle tekrar soru sordu.

"İlaç filan kullanıyor musun?"

"Evet."

"Anladım. Gel seni yatıralım yarın detaylarını konuşuruz" dedi. Kolundan tutarak merdivenden çıktık. Bir odanın önünde durup kapıyı açtı. Odayı incelemeden yatağa yatıp gözümü kapadım. Ata abim bir süre odada bekledi. Daha sonra ışığı kapattı ve çıktı.

Bölüm sonu geldi. Az okunmasına rağmen genede yazıyorum valla hiç şart koşup ne kadar yorum yıldız vb atarsanız bölüm gelir diyemem. Ben yazarım gerisi size ait.

Neyse bir sonraki bölümde görüşürüzzzz.

Asi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin