Bölüm 2

4.8K 229 214
                                    

Yaklaşık 30 dakikadır salladığım dizime bakıyordum. Kafamı geldiğimizden beri hiç kaldırmamıştım. Bir elim enseme giderken uzun tırnaklarımı enseme bastırdım.

Enseme bir anda vurulmasıyla şaşkın şaşkın kafamı kaldırdım. Adin beni tutup göğsüne çekti.

"Sakin ol Maviş kızım." Bir tarafımda Sevilay anne ve İbrahim baba vardı. Diğer tarafımda ise Adin vardı. Karşımdaki aileye hiç bakmamıştım çünkü onlara benzemekten korkuyordum. Aralarından birine benziyorsam ağlardım herhalde.

Sonunda kapı açıldı ve içeriye bir doktor girdi. Karşı ailenin kızı yoktu. Söylediklerine göre onlardan uzakta kendi isteği ile yaşıyordu. Daha 17 yaşındaydı.. O yüzden benim ve karşıdaki adamın kanını alacaklardı.

Kanları verdik. "2 hafta içinde çıkar sonuçlar." Diğer ailedeki kadın konuştu. "Sonuçları daha hızlı çıkaramaz mıyız acaba?"

Doktor ise kaşlarını çattı. "Durun ben bir pıhtılara ve damarlara sorayım. Bir işleri yoksa rica ederim. Te Allah'ım ya! Hanım efendi ne bekliyorsunuz acaba?"

Adam kapıyı çarpıp gitti. Kaba adam.

Her zaman yaptığını yap Mai. Hadi kızım. Hadi. Aslansın kaplansın yaparsın Mai.

Huh.

Hevesle yüzümü Adin'e çevirdim. "Birlikte sahile gidelim mi?" Saçlarımı okşarken çocuğunun hevesini dinleyen bir baba misali dinledi beni. "Gidelim Peri kızım. Sen ne istersen onu yapalım."

Hastanenin kapısına geldiğimizde Sevilay anneden izin alıp sahile doğru gitmiştik. Kayalıkların üstüne oturduğumuzda Adin belimden tutup beni iyice kendine çekti.

"Anlat bana Peri kızım. Ne hissediyorsun?" Başımı iki yana salladım. Anlatmak istemiyordum. Sadece ağlamak istiyordum.

"Hadi güzelim benim. Hadi bir tanem anlat bana."

Sesim titremesin diye bir çabaya girmiştim fakat pek bir ise yaramadı. "Korkuyorum."

Bir eli saçlarıma gitti. "Ben tektar yaşayamam aynı şeyleri. Olmaz Adin. Düşünmek bile benim için çok zor. Hiçbirinin yüzüne bakamadım."

Derin bir nefes verdi. "Benzemiyordun." Dolu gözlerim yüzünde dolaştı. "Yalan söylüyorsun."

"Yalan söylüyorum. Ama sen yalanı duymak istiyordun."

Yutkundum. "Ya bana kötü davranırlarsa?"

"Sence seni onların eline bırakır mıyım?' Gözümden bir yaş aktı. "Ama ben korkuyorum." Hıçkırdım. Ve sonunda bende ipler koptu. Hıçkıra hıçkıra durmadan ağlamaya başladım.

"Peri'm. Güzel kızım, kurban olurum ben sana. Ağlama Mavişim. Ağlama." Göğsüne yatırdı beni, saçlarımı okşadı.

Sessizliğiyle eşlik etti ağlamama.

Hıçkırıklarımın yerini iç çekişlerim bulduğunda da saçlarımı okşamayı bırakmadı.

Öptü saçlarımı. Kaldırdı başımı göğsünden. "Daha iyi misin?" Başımı salladım. Ama iyi falan değildim.

"Atlatıcağız güzelim. Merak etme. Yanındayım."

"Biliyorum. Yanımdasın." Sessizlikle birbirimize eşlik ettik. Ama ben sıkılmıştım.

"Sen yağmuru çok seven küçücük şey." Adin'e dönüp gülümsedim. "Ben kendine geç kalan bir adam."

Sahil kenarında akşama kadar oturup yetimhaneye geri döndüştük. Beni bırakıp kendi evine gitmişti. Ne kadar desem ki beni evlat edin hep bana saçmalama demişti.

MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin