Bilmeden işlenir bazı suçlar,
Yine de vazgeçmeli mi insan aslından?➰
Hafta sonu, benim için oldukça sakin geçmiş görünse de kalbim için aynı sakinlikten bahsetmek mümkün değildi. Yatakhaneden yalnızca yemek salonuna gitmek için ayrılmıştım. Çünkü yediklerimi sindirmek, duyduklarımı sindirmekten daha kolaydı.
Karam'ın sözleri kulaklarımla uğuldamaya devam ediyor, bir türlü aklımdan çıkmıyordu ve onun bu itirafı, kafamı karıştırmaya yetmişti. İlk kez Afra'ya olanları eksik anlattığım bir diyalog geçmişti Karam'la aramızda. Son derece yavaş ve sağlam adımlarla ilerleyerek uyguladığım bir planım vardı. Karam'a herkesten sakladığım gücümden bahsetmek, onun güvenini kazanmak ve bu sayede gerçeği öğrenebilmek. Takip etmem gereken adımlar basitti, bense planıma sadıktım ancak bu ani itirafın bende bıraktığı beklenmedik etkiyle yolumdan sapmaktan korkuyordum. Karam'a yakınlaşmaya çalışırken işin içine duyguların girebileceğini hiç düşünmemiştim.
Durmalı mıydım?
Mantığım, bu itirafın benim için hiçbir şey ifade etmemesi gerektiğini fısıldıyordu kulaklarıma. Neticede istediğim tam olarak buydu; Karam'a olabildiğim kadar yakın olmak. Bana karşı herhangi olumlu bir hissinin var olması, onun güvenli alanına girebilmemin en kolay yolu olacaktı şüphesiz. O halde neden onun duygularını bu denli önemsiyordum ve onu kandırdığımı öğrenirse neler olabileceğine ilişkin senaryolar canlanıyordu gözümde?
Onu istemeden kendime aşık etmekten ve üzmekten mi korkuyordum yoksa ona istemeden aşık olup, her şeyi elime yüzüme bulaştırmaktan ve hatta ona çaresizce kapıldıktan sonra olanları öğrendiğinde uğrayacağım gazabından mı?
Sorular iki gün boyunca bir balon gibi beynimin içinde şişerken tek yapabildiğim, dışarıdan kimsenin düşünceli halimi fark etmemesi için ders çalışıyormuş gibi gözükerek cevapları aramaktı.
Yine de bulamıyordum.
İkinci bir seçenek daha vardı. Karam'ın zekasını göz önünde bulundurduğumda ne kadar iyi rol yaparsam yapayım benden şüphe duymuş olabileceği bir gerçekti. Aslanların lideri, korkusuz ve sınırsız biriydi o. Sırf benden etkilendiği için mi yanına yaklaşmama izin vermişti yoksa bu da onun bana karşı oynadığı bir oyun muydu? En yakınlarına bile şüpheyle yaklaşan birinin, hele de önemli bir sırrı koruyorken bana koşulsuzca güvenmesini beklemek saçmalık olurdu. Bana karşı hisleri olduğunu söyleyerek, beni denemek istiyor olamaz mıydı?
Peki ya belki de öylesine kurulmuş bir cümle için tüm planı çöpe atmak ne kadar doğruydu? Kalbimi es geçip mantığıma mı kulak vermeliydim şimdi?
''Ne yapıyorsun Feride?''
Kitap sayfasının üzerine düşen gölge Barkın'a aitti.
''Ders çalışıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLANLAR VE DİĞERLERİ (TAMAMLANDI)
פנטזיהBeş Okulu, özel güçleri olan gençleri tam on altı yaşlarına bastıklarında onları eğitmek üzere okula kabul etmektedir. Ancak bu okula girmek öyle kolay olmayacaktır. Özel güçlere sahip bu gençlerin her biri teste girecek ve güçlerine uygun kategori...