İyi okumalar (Mümkün mü? Sanmam)✔✔✔✔✔
Daha fazla gürültü çıkmaması için kilitleri çevirip açtım kapıyı.
"İnanç-"
"Çekil!"deyip kenara itti hafifçe ve içeri girdi. Bu hareketlerine o kadar alışmıştım ki yaptığım tek şey kapıyı kapatmak oldu.
Evimin her yerini ezbere bildiği için yatak odama ilerledi hızlıca.
O elbiseyi alacaktı. Alıp yakacak, parçalayacak ve çöpe atacaktı.
Çünkü İnanç Kurtuluş bu gün kıskanç olmayı seçmişti. Kıskançlığıyla yakıp yıkacaktı.
Ama engel olmayı istedim. Bir işe yaramayacağını bilsemde engel olmayı istedim. Her zamanki gibi başarısız bir istekti bu.
"İnanç odama böyle izinsiz girmen gerçekten ayıp oluyor. Burası benim mahremim!"dedim yanına adımlarken. Sinirle odanın içine bakındı önce. Elbisem kapının ardında asılıydı ama söylemedim yerini.
"İnanç!"
Seslendim fakat sanki beni duymuyordu. Öfkeyle dolaplarıma ilerleyince koşturup dolabın önüne kapandım.
Sonunda gözgöze geldik. Toprağı andıran kahve tonları sonunda beni gördü.
Sinirden belirginleşmiş damarları ve titreyen gözleri ile korkutucuydu. O hep korkutucuydu zaten. Yutkunup gözlerine bakmaya zorladım kendimi.
Kaşından sağ yanağına kadar oluşan derin yarığa bakmamaya çalışarak gözlerine odaklanmaya çalıştım. Yarasına bakmıyordum çünkü ne zaman gözüm oraya kaysa hep bunu dert ediyordu kendine. Sanki ona duyduğum bu sevgisizliğin sebebi o yaraymış gibi düşünüyordu. Ama değildi. Onu sevmiyordum. Çünkü o sevilecek bir insan değildi. Ona duyulacak sevgi bir israftı. O gerçekten sevilmeyi hak etmiyordu.
Elini vururcasına yasladı dolaba. Yüzümün yanına denk gelen eli ile gözlerim korkudan titredi fakat gözlerine bakmaya devam ettim. Geri adım atmayı istemedim.
"Demek hoşuna gitti ha? O piçlerin seni beğenmesi...hoşuna-siktir!"diye sinirle sövüp bir elini yüzüne kapattı. Sinirlerinin yatışmasını istiyordum. Orta yolu bulamazdık yoksa.
"Öyle değil. Yani ben... kimse bana elbise yakıştırmaz normalde. Ben de yakıştırmam ama birileri beğenince öyle..hoşuma gitti sadece"dedim geveleyerek. Haklıydım da. Bana bir tek annem ve babam elbise yakıştırırdı. Başka da kimse yakıştırmazdı.
Ailemden çok sonra amcamlarda giyinmiştim bir kere bir elbise ve oruspu damgası yemiştim. Kendimi insanlara beğendirmeye çalışan bir oruspuymuşum. Amcam öyle demişti bana. Zaten bir daha asla giyinmedim.
"Yakıştırmazlar mı? Gözlerini siktiklerim! Kör mü bu piçler neyini yakıştırmıyorlar! Ölüyorum lan ben"diye kendi kendine gevelendiğini duydum fakat tam anlam veremedim. İçine doğru konuşmuştu ve bazı kelimeleri anlamıyordum.
Tekrar kızdığını varsaydım.
"Yemin ederim şahsa özel değil sadece herhangi birinin beğenmesi sevindirdi"dedim tekrar ederek. Kıskançlık ekili gözlerini gözlerime çevirdi. Bir süre bakıştık. Çok anlam geçti gözlerinden. Çok doluydu ama ben bir manaya yoramadım.
"Ben de..."deyip yutkundu. Ne söyleyeceğini bekledim merakla. Acaba o da mı beğenmişti. Bu hoşuma giderdi. Ama tabi gitmesi bir anlama gelmezdi çünkü yine o elbise bir zulme uğrayacaktı.
"Beğenmedim. Yakışmıyor. Haklılar. Giyinme. İyiliğin için"dedi hızlı hızlı. Söyledikleri neden bilmiyorum fakat içimi burktu. Gerçekten yakışmıyordu. İnsanlar sırf elbise olduğu için beğenmişti zaten. Bir kadın elbise giyince insanlar illa ki yakıştıracaktı. Bunun özel bir anlamı yoktu. Boşuna sevinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ -|Askeri Texting|-
Teen Fictionİnanç Kurtuluş... Çiçeklerle süslediği bir iple ellerimizi birbirine bağlayan adam..