Reha: Kurtuluş (02.46)
Reha: Lütfen elbiseyi çöpe atma
Reha: Götür sakla ya da ne bileyim koy bi kenara ama çöpe atma lütfen
Reha: Yırtma da
Reha: Yırtma İnanç. O elbise çok değerli. Sakla gitsin ama ne çöpe at ne de yırt. Tamam mı?
Görüldü ✅✅
Son kalan yalvarışlarım da uçtu elimden. Her şeye rağmen merdivenlerden ağlayarak koştura koştura inip peşinden gitmiş olsamda göremedim onu. Çöpün oralarda bile yoktu. Ezikçe bir karşı duruş sergiledim. Hep yaptığım gibi.
🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃
İnanç: neden bu gün evden çıkmadın? (10.05)
Reha: canım istemedi (11.54)
İnanç: seni görmek istiyorum.
Reha: ??
İnanç: 10 dakikaya çık evden bahçede olacağım. Karargahın önüne gel göreyim seni
Reha: çıkmayacağım.
İnanç: Beni getirme iki gözüm. Beni getirme
Reha: gelme lütfen. Yüzünü görmek istemiyorum
İnanç: istediğin bir an olduğunu sanmıyorum zaten. Ama ben istiyorum. Çık hadi. Konuşmayacağım. Sadece görmek istiyorum
Reha: ne halde olduğumu merak ediyorsun değil mi? Gece boyu ağladım mı elbiseyi alıp gittin diye merak ediyorsun. Ondan bu görme isteğin
Reha: ağladım. Eğer bu seni huzursuz edecekse sabaha kadar ağladım. Gözlerim acıyor. Dışarı çıkmak istemiyorum. Bu hâlde kimseye görünmek istemiyorum.
Reha: ama sana görünmek istiyorum. Beni böyle görmeni çok istiyorum
İnanç: Anlaşmıştık
Reha: o elbiseyi almana gerek yoktu. Aldığın hiçbir kıyafetim için sana yalvarmadım. Dün ayaklarına kapanacaktım benim için kıymetliydi çünkü
İnanç: annenle konuşursun eminim sana daha güzelini alacaktır. Ve sen onu da dışarıda giyinmeyeceksin. Değil mi?
Reha: Konuşmayacağım. Yenisini almayacağım. Hiçbir şey yapmayacağım İnanç. On dakika sonra karargahın önünde olacağım.
Reha: çık ve gör beni
İnanç: Yanıma gel. İçeride olacağım. Eğitim var. Ara veremeyebilirim.
Reha: sorun değil. Beni görmeni istiyorum
İnanç: Daha fazla üzüleceğimiz bir şey olmasın. Gelmeyi ters düşmeyelim diye istediğini düşünmek istiyorum.
Reha: düşünmeye devam et o zaman
İnanç: Reha
İnanç: Tamam akşam ben geleceğim seni görmeye. Kapıdan görüp gideceğim. Gelme sen
Reha: Bekle İnanç. Sen seversin beni beklemeyi. Geleceğim bu sefer
Telefonu kenara bırakıp ayaklandım. Önce hızlıca bir duş alacaktım. Sonra makyajımı yapıp güzel bir elbise giyinip gidecektim.
Çünkü ben artık ona boyun eğmeyi istemiyorum. Hatta sadece ona değil ben beni bu hale getiren kimseye boyun eğmek istemiyordum.
Madem kaçıp geldim buralara kadar bir anlamı olsun istiyordum. Kendi zincirlerimi kırmak istiyordum.En önemlisi de ben de artık bir kadın olmak istiyordum.
Gece boyu ağladım onun yüzünden. Bir faydası olmadı. Beni evden kovmakla bir daha tehdit ederse basıp gidecektim. Böyle devam edemezdim artık.
Biliyorum. Doğrusu bu bilmem kaçıncı baş kaldırışım. Sonu hep aynı. Kendimi gaza getirip bir şeyler deniyorum ve yine elimde patlıyor. Kurtuluş kendinden asla taviz vermediği için ben de hep boşa başkaldırmış oluyorum. Ama yine de bunu tekrar tekrar yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Bir gün taviz verecektir. Buna inanıyorum işte. Diğer türlü böyle ne kadar devam ederim bilmiyorum da. Benim ondan başka sırtımı dayayacağım güçlü bir dayanağım yok ki. Baş kaldırırken bile ona dayanmaya mecburum.
Ben birilerine muhtaç olarak yaşamaya alıştırılmıştım. Bunu yıkmak istiyordum ama bunu yıkacak cesaretim yoktu. İnanç'a denk gelmek aslında benim için bir lütuftu. Çünkü ben tek başıma kaçıp geldiğim bu memlekette nasıl yaşarım bilmiyordum. Bana ne kadar hapis hayatı yaşatsa da ben ona minnettardım. Sokakta yaşamama izin vermemişti. Öyle beleşe ev bulmak kolay değildi. Beş parasızdım. Evden kaçarken amcamdan biraz para çalmış ve öyle gelmiştim buralara. Aç kalmıştım üç gün boyunca. Ama İnanç bana sahip çıkmıştı.
O merhametsiz bir aşık olmasına rağmen beni ortada bırakmamıştı. İçimde onu hep böyle nötrlüyordum işte. O çok değişik bir adamdı. Benim de hislerimi karıştırıyordu. Şimdi ona minnet duyuyordum fakat bir saat sonra ondan nefret edecektim. Eminim!
Yine de eğer cesaretimi bulursam kaçıp gidecektim. Muhtaçlığımı bitirmek istiyordum. Birine muhtaç olmadan yaşamak istiyordum fakat bu nasıl olacak bilmiyorum.
Peşimde amcam varken nereye kaçarım hiç bilmiyorum fakat yine köhne uzak küçük bir yere sığınacaktım.
Ama artık sadece amcam değil İnanç Kurtuluş'tan da kaçacaktım.
Beni buna mecbur bırakırsa sessizce kaçıp gidecektim.
Ama bırakmamasını istiyordum. Çünkü benim sığınacak kimsem yoktu. Kimse bana bedavaya yemek vermez, evini açmazdı. Tek temennim İnanç'ın beni biraz olsun rahat bırakmasıydı. Zaten bir süre sonra kendi yolumu bulacaktım. Onunla yaptığım çatışmalar beni bir adım bile ileriye atmıyor yerimde sayıyordum.
Şimdi bir duş alacağım ve hazırlanacağım. Hem de en güzel elbisemi giyineceğim. Yakıp yırtması umrumda bile değil. O direttikçe ben de direteçeğim. Ta ki orta yolu bulana kadar devam ettireceğim bu savaşı.
Ben bu şehre özgürlüğüm için kaçıp geldim. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalandım resmen. Ame pes etmeyeceğim yine de. Her şeye rağmen onun esiri olmadığımı anlayana kadar onunla savaşacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ -|Askeri Texting|-
Teen Fictionİnanç Kurtuluş... Çiçeklerle süslediği bir iple ellerimizi birbirine bağlayan adam..