Oy ve yorum yapın lütfeen..
İyi okumalar...
🌬🌬🌬🌬
Önümdeki askerlerin arasından geçip girdim kapıdan. Bahçeye doğru adımlarken bir tanesi peşimden geliyordu.
"Yenge gözünü sev-yok estağfurullah. Şey yapayım gözünün yağını yi-yok bu da olmaz komutanım öldürür beni. Ne yapayım?"
"Bence git sen"dedim ardımızı göstererek.
"Yok yok gidemem yenge. Gözüne kurban gitme!"dedi tekrar karşı koymaya çalışarak.
"Gözlerimle alıp veremediğin ne senin?"diye sordum ve ilerlemeye devam ettim.
"Yenge kafam karıştı bir an. Gitme be. Ha? Gitme işte oraya. Yeminlen güzel olmuşsun valla bak. Ama biz gördük yeter yengem nolur başkası görmeden geri dönelim"diye yalvar yakar yolumu kesti. Sesli bir nefes çekip bıraktım. Güzel olduğumu söylemesi anlam ifade etmiyordu üstelik. Sırf gitmemem için laf yapıyordu bana.
"Böyle yapmaya devam edersen bağırırım"diye tehdit ettim. Bu tehdit etme özelliğim bana-
"Aynı komutanım gibi olmuşsunuz! Vay halimize!"
İnanç'tan geçmişti. Bir şeyi güzellikle yapmak yerine zorla yapmayı seçip bunun için de karşı tarafı tehdit ediyordum. Aynı onun gibiydim.
"Geleceğimden haberi var. Bu kadar tedirgin olma lütfen"dedim gülümseyerek.
"Ama böyle geleceğinden haberi yoktur. Yoktur yenge yeme beni."diye itiraz etti. Ah! Onu bu kadar iyi tanımaları beni deli ediyordu.
Üniformasının üzerindeki isimlikten soyismine bakıp ona öyle hitap etmeye başladım.
"Tunçer bak bir görünüp gideceğim. İnan bana sesimi biraz olsun yükseltmemi istemezsin. İnanç bundan pek hoşlanmaz"dedim yine tehdide dönerek. Başka türlü elinden gidemezdim. Bir süre için düşünmeye başladı. O düşünürken ben hızla ayrıldım yanından ve arka tarafa ilerledim.
Bu sırada eğitimde olan askerlerin koşar adım seslerini duymaya başladım. Anlaşılan koşuyorlardı. Bize doğru geliyorlardı. Kan ter içinde koşan erler karşımıza çıktılar. Geçmeleri için kenara çekildim. Fakat hesaba katmadığım bir şey oldu. Ardımdan gelmeyen asker ile sonunda kurtulduğumu sanıyordum fakat o beni alt üst edecek bir şey yaptı. Koşarak beni geçti ve arka tarafa doğru bağırdı.
"YENGE GELİYOR! KİMSE BAKMASIN!"
Onun feryad figan bağırması ile olduğum yerde kalakaldım. Eline megafon verin de minareden bağırsın!
Ona duyduğum öfke çok sürmeden yerini şaşkınlığı bıraktı bir anda. Çünkü bana doğru koşarak gelen tim, asker bağırınca geri geri koşmaya başladı. Bildiğin geri geri gittikleri yolu koşturuyorlardı. Hiç düzen ve sıralarını bozmadan gerisin geri kayboldular gözönünden.
"Siz insanı delirtirsiniz!"diye çığırdım öfkeyle. Seri adımlarla geri geri koşan askerlerin ardından eğitim alanına doğru gitmeye başladım.
"Geliyo beyler! Hızlı hızlı hızlı"diye ardına seslenen asker ile sinir oldum iyice.
"Bakmayın beyler. Bize bakıyo galiba. Siz bakmayın. Tuzak olabilir!"diye bir başkası seslendi ve daha hızlı bir şekilde koşturmaya başladılar. Onların hızına yetişmek adına ben de hızlandım ve fakat bu seri adımlarım çok sürmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ -|Askeri Texting|-
Teen Fictionİnanç Kurtuluş... Çiçeklerle süslediği bir iple ellerimizi birbirine bağlayan adam..