12. Bölüm: Saydım

8.1K 206 86
                                    

Selaaam arayı açtığım için kusura bakmayın. Bu bölüm samimi olacak, Keyifli Okumalaar!

Bölüm Şarkısı: Ogün Şanlısoy- Saydım

12. Bölüm: Saydım

Bazen sadece birisinin ne düşündüğünü bilmek istiyordunuz. Tam o an, tam o an aklından neler geçtiğini okumak bilmek istiyordunuz. 'O beni rakip olarak görmeye başladı.' Aralarında neler döndüğünü gerçekten öğrenmek istiyordum. Gözleri tam karşıya bakan adam keskin bakışlara sahipti. Keskin çene hatları, dolgun dudakları.. Merih Uluveli kesinlikle kusursuzdu gözümde.

Altın motiflere sahip kirişten geçtikten sonra boşalmakta olan masaların ortasında Ali Kağan Demir'i gördüm. Elindeki kadehinde tuttuğu kehribar sıvıyı yudumladı bakışları üzerimdeyken.

"Gitmeliyim, bunca zamandır beni bekliyor olmalı."

Bana bi yanıt vermediğinde vücudumu hafif ona çevirip ona baktım. Kısılmış gözleri Ali hocanın üzerindeydi, elini belime kaydırıp vücudumu tamamen ona çevirmemi sağladı.

"Bekliyor olacağım."

Kafamı salladım sessiz kalıp. Bir anda o kadar samimi hale gelmiştik ki.. Gerçi davetteydik, o bu davetin sahibiydi ve etraf piyasanın liderleriyle doluydu. Sanırım basit(!) bir eli bele koyma temasını bu kadar ciddiye almamalıydım.

Aynısını nikah masamızda da bekliyorum demeyi düşünmüyorum, hayır.

Belimi hafifçe okşayıp hafifçe yönlendirmesiyle ona arkamı dönüp Ali Kağan Demir, yani hocama doğru yürümeye başladım. Onun yanına varana kadar gözleri bana bir kere bile değmemiş, Merih'in üzerinde durmuştu. Yanına vardığımda elini ileri dogru götürdü yönlendirmek için, sahneye dönüp minik adımlar atarak Merih'ten uzaklaşmaya başladık.

"Herhangi bir işimiz kalmadı, gidebiliriz artık."

"Miraç beyi gördünüz mü?"

"Miraç Harmantan'ı mı diyorsun? Nereden tanıyorsun ki?"

"Ah, o eski bir dostumdur. Onunla konuşmak istediğim şeylerim de var."

"Anladım, o hala burada. Merih ile Miraç yakın arkadaşlar bir kaç dakika içinde yan yana gelip sohbet etmeye başladıkları görebilirsin."

"Hahaha, iyi gözlemcisiniz." dedim sol tarafımı gözlerimle işaret ederek. Merih ve Miraç ağabey yan yana bir şeyler konuşuyorlardı.

Bu sırada salonda daha yavaş müzikler çalınmaya başlamış, salon gittikçe boşalmıştı. Ali hoca derin bir nefes aldıktan sonra parmağındaki yüzükle oynamaya başladı. Bu olayı sık sık görebiliyordum.

İşaret parmağındaki siyah yüzük bir nevi stres aracı gibi bir şeydi. Yüzüğün üzerinde dönen bir mekanizma vardı ve dediğim gibi stres gibi durumlarda stres atmak için onunla oynamaya başlayıveriyordunuz. Onun bu yüzüğü stres için kullanması inandırıcı gelmiyordu. Başka bir şey nedeniyle olduğunu düşündüm.

"Öyleyimdir. Konuşmakta ısrarcı mısın? Bekleyeyim."

"Siz hiç beklemeyin hocam, Merih Uluveli beni eve bırakacak, zaten aynı yerde oturuyoruz. Hem Miraç ağabeyle konuşacak çok şeyim var, ne de olsa eski dostuz." dedim.

Söylediklerimden sonra kısa bir süre duraksasa da başını aşağı yukarı sallayıp beni onayladı.

"Sen bilirsin. O halde iyi akşamlar." dedi başını hafif yana eğerek. Gülümsedim karşılık olarak. Ali Kağan Demir iyi birisiydi gözümde, geçen günler içerisinde dışarı yansıttığı karakteri sevmiştim. Saygılı, disiplinli ve özverili birisi olduğunu düşünüyordum.

AFİTAP (texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin