13

12 1 0
                                    

Elini karnına götürüp gülümsedi.

"Ona, artık bir çocuğumuz olacağını söylemeye geldim."

Bu bir rüyaydı ve ben en kısa zamanda uyanmak istiyordum.

Derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalıştım. Buraya gelip bana böyle bir yalan söylemesini gerektirecek hiç bir şey yoktu. Kadının dedikleri gerçekti.

Benim sevgilim evliydi ve bir çocuğu vardı.

Bedenim o kadar hissizleşmişti ki ne diyeceğimi ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Benim bu durumdaki konumum metres oluyordu. Ardı ardına kafamın içinde dolanan o kelime.

Metres.

"Öyle mi?"

Hiçbir şeyi söyleyemez kendimi bu konumun içinde daha fazla bulunduramazdım.

"Öyle. Çok uzun zamandır bir bebeğimizin olmasını istiyorduk. Bunun için çok uğraştık. Tam vazgeçip evlat edinmeye karar vermiştik ki, hamile olduğumu öğrendim. Mucize gibi değil mi?"

Zorla gülümsedim. Ona bu kadar çabuk güvenen kendimde aramalıydım hatayı.

"Eşiniz odasında. Ziyaret edebilirsiniz." Ayağa kalkıp elbisesinin eteğini çekiştirdi.

"Pekala, teşekkür ederim. Size kolay gelsin."

Karşılık olarak sadece gülümsemeye devam ettim. Ne yapabilirdim ki? Ona kocasının ne kadar aşağılık bir insan olduğunu söylesem çok üzülürdü. Belki de bebeğini düşürebilirdi.

Ellerimle yüzümü kapattım. Acaba gözlerimin içine bakarak yalan söylemeyi nasıl becermişti? Hemde bu kadar profesyonelce.

Derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Gidip ona söylemediğim için binbir pişman olduğum kişiden özür dileyecektim. O bütün bunları biliyordu ve beni uyarmak istemişti. Ben ise herşeyi ondan gizli yaşayarak kendimi rezil bir duruma düşürmüştüm.

-

"İyi misin?"

Kollarımdan tutup beni içeri aldığında zorla gülümsedim. Hala bacaklarımı tam olarak hissedemiyordum.

"İyiyim."

"Neyin var Helen?" Kapıyı kapatıp beni oturma odasına götürdü. Koltuklardan birine beni oturttuktan sonra diğerine de kendisi oturdu.

"Sen haklıydın." Ellerimle yüzümü kapatıp nefes almaya devam ettim. Sessizce.

"Ne demek bu?" Yaklaşık 10 saniyelik sessizliğinden sonra hışımla yanımdan kalktı. "Tahmin ettiğim şeyin gerçek olmadığını söyle."

Sustum.

"Helen!" Kollarımdan tutup beni ayağa kaldırdığında Jane gelmişti yanımıza.

"Neler oluyor?" Bizi öyle görünce endişelenmişti. "Onu rahat bırak Lucas."

"Helen, cevap ver. Onunla aranda bir şey mi oldu?"

"Sevgiliydik." Birden kollarımı bıraktığında kendimi koltuğa attım. "Bugün karısı ofisime geldi ve hamile olduğunu söyledi." Duyduklarından sonra Jane yanıma oturup ellerimi tuttu.

"Sen iyi misin? Bak, her şeyi halledebiliriz tamam mı? Sadece şuan için iyi olmanı istiyorum." Endişelenmişti.

"Sana demiştim! Ondan uzak dur demiştim!"

"Bu benim hatam. Senden gizlememiz gerektiğini söyledim." Jane'i durdurdum.

"Hepsi benim hatam. Kim olursa olsun hayatıma bu kadar kolay girmesine izin vermemeliydim."

"Beni karşısında görmeyi bu kadar çok istediğini bilmiyordum. Onu bunun için pişman edeceğim."

"Lucas sakin olur musun? Eğer burada hesap soracak biri varsa o da benim. Bunu o pisliğin yanına elbette bırakmayacağım. Fakat şuan arkadaşımın iyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var. Git ve su getir. Hemen." Lucas aramızdan ayrıldığında sırtımı kanepeye yasladım.

"İyiyim Jane. Gerçekten. Sadece o kadına bunu yaşattığıma üzülüyorum.  Her şeyden habersiz küçük bir bebeği olsun diye uğraşlar veren masum bir kadın."

"Her şey iyi olacak. Söz veriyorum." Gülümsedim.

"Biliyorum."

-

"Onu sakinleştirmek ne kadar yorucu bir şeydi haberin var mı senin? Üstelik hala sakinleştiği söylenemez." Gülümsedim.

"Bu senin görevin."

"Tabi canım."

"Anahtarımı bulamıyorum. Kapıyı sen aç."

"Tamam."

Jane kapıyı açıp içeri girdiğimizde hemen kendimi mutfağa attım. Karnım o kadar çok açtı ki!

"Helen?"

"Evet?"

"Breathe iyi değil." Çantamı masanın üstüne koyup oturma odasına gittim.

"Nasıl iyi değil?" Kanepenin üstüne oturmuş dizlerini kendine çekmiş bahçeye doğru bakıyordu. Eve girerken ışıkların kapalı olduğunu görmüştük. Bu yüzden de Breathe'nin evde olmadığını düşündüm.
"İyi misin?" Yanına oturdum.

"Breathe? İyi misin? Tanrım neler oluyor bugün size?" Jane'e baktıktan sonra tekrar Breathe'e döndüm.

"Breathe?" Gözünün önüne gelen bir kaç tutam saçı geriye ittim. Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Hayatımda hiç bu kadar aşağılanmamıştım."

Save meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin