Helen Miller-
"Lütfen açıkalamama izin ver." Ellerini uzatıp bana adımladı. Göğsünden itip geri çekildim.
"Sana git dedim." Kafasını iki yana sallayıp bana yaklaşmaya çalışıyordu.
Ben bu iğrenç durumu biran önce unutmak kendi hayatıma geri dönmek istiyordum fakat o gitmek bilmiyor arsızca bana yaklaşmaya çalışıyordu. Ne gibi bir açıklama yapabilirdi ki?
"Yapma."
"Defol git."
"Lütfen."
Dayanamayıp sağ elimle sol yanağına tokat attım.
"Nasıl bu kadar yüzsüz olabilirsin!" Yan tarafa savrulan yüzünü bana çevirdi.
"Lütfen. Açıklamama izin ver."
"Neyi!" Göğsünden ittim. "Senin benden istemen gereken bir şey varsa o da hayatını mahvetmemem için bana yalvarman olacaktır. Karına senin nasıl bir ucube olduğunu anlatmadığım için ayaklarıma kapanıp teşekkür etmelisin!" Şu an bu galeride ne varsa onun yüzünde parçalamak istiyordum.
"Bunun için ancak senden nefret edebilirim." Hızlıca inip kalkan göğsüm yavaşlamıştı.
"Ne?"
"Evet evliyim. Fakat bu sadece kağıt üstünde bir evlilik. Ona olan duygularım uzun zaman önce bitti. Ona karşı en ufak bir şey hissetmiyorum. Hayatımda sen olmasaydın bile ondan boşanacaktım." Yutkundum. Ne saçmalıyordu böyle?
"Seni ilk gördüğüm günü hatırla." Aklıma otelde yaşadıklarımız gelmişti. "O gün gidip ona ayrılmak istediğimi en kısa zamanda davayı açacağımı söyledim. Fakat o bunu istemedi. Kavga ettik ve oradan ayrıldım. Otelde kaldım. İşte o gece seninle tanıştım.""Yani?" Konuştuklarıyla sadece gözümden düşüyordu. "Anlaşılan çocuğu tek başına yapmış." Burukça gülümsedim. "Gerçekten bu kadar salak mıyım senin gözünde? Bu kadar kolay kandırabileceğin birimiyim?" Ellerimle yüzümü kapattım. "Sen benim kendimden nefret etme sebebimsin."
"Bunu söyleme. Lütfen." Ellerimi yüzümden çekip ona baktım.
"Defol git."
"Ona boşanmak istediğimi söylemeden önce birlikte olduk. Ama yemin ederim sarhoştum. Neler olduğunu bile bilmiyorum. Bana olanları o anlattı." Kulaklarım ağrımaya başlamıştı. Bu iğrenç sözlere daha fazla dayanamayacaktım. O gelmeden önce su içtiğim bardağı ona doğru fırlattım.
"Defol git! Söylediğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum! Defol!" Kollarımdan tutup beni durdurmaya çalışıyordu. Ben ise onu olabildiğince uzağa itmeye.
"Beni dinlemek zorundasın!" Beni sarsıp duvara yaslandığında gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım.
"Hayır! Defol!"
"Beni dinlemek zorundasın çünkü ben sensiz bir hayat düşünemiyorum! Bana inanmadığın bir dünyada olmak istemiyorum!" Gözlerine baktım. Ardından çırpınmayı kesip ellerimi serbest bıraktım.
"Şu saatten sonra benim ölsen bile hiç bir anlamı yok. Bir kerecik olsun iyi bir insan ol ve ailene dön." Bir süre gözlerime baktıktan sonra ellerini Kollarımdan çekti.
"Son sözün bu mu?"
"Emin olabilirsin." Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladığında nefes almaya başladım.
Rahatla Helen. Rahatla.
Göz yaşlarımı silip bir bardak su daha içmek için galerinin arkasında bulunan küçük mutfağa yöneldim.