- tulipanes amarillos

6

Roseanne kulağına kulaklıklarını taktı ve playlistinden bir müzik açtı. Ağlayarak dinlemeye başladığı şarkıyı sonlarına doğru uyuyarak bitirdi. Herkes uyumuştu. Tüm dünya susmuş, sadece Roseanne'nin sessiz nefes alış verişleri ve yeni yağmaya başlayan yağmur damlalarının cama vuruş sesleri vardı. Aniden gök gürlediğinde uykusundan ağlayarak uyandı. Hızlıca kalktı ve dışarı çıktı. Üstünde sadece polardan hırkası vardı. Islandığında daha da üşüyecekti fakat umrunda değildi.

Hızlanan yağmurun altında yürüyen güzel kızın kulaklarında hala o büyüleyici melodi dolanıyordu. Bu şarkı sevgilisi ve onun için yazılmış gibiydi. Şarkıyı dinledikçe ağlıyor, hıçkırıkları gök gürültüsünün sesiyle yarışır dereceye çıkıyordu.

Çınar ağacının altına gitti ve ıslanmış çimlerin üzerine oturdu. Yıldızları izlemeye başladı. Aklına Lisa geldi. Birlikte hep yıldızları izlerlerdi ve sohbet ederlerdi. Bir zamanlar Roseanne'nin hayatı çok güzeldi. Fakat tabiatın doğasında her şeyin bir sonu vardı. Güzel günlerin de sonu olduğu gibi...

Lisa ise eğitimi için yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştı. Roseanne'yi ne kadar bırakmak istemese de güzel kız buna karşı çıktı ve hayallerinin peşinden gitmesi için onu ikna etti. Bir hafta sonra Lisa uçak bileti alıp Amerika'ya gitti ve bir daha dönmedi.

Roseanne'nin üstünde bir yorgunluk vardı. Fiziksel bir yorgunluk değildi bu. Ruhu ağrıyordu. Vücudundaki organlar bedenine ağır geliyordu. Artık tek bir söz duymaya bile tahammülü yoktu. Oysa ki sadece sevgilisini istiyordu. Sadece onun sesini duymak, onun yüzüne bakmak ve ona sarılmak istiyordu. Fakat şuan sevgilisinin nerede olduğundan haberi bile yoktu. Güzel kıza yıllar önce yurtdışına çıkması gerektiğini söylemişti. Roseanne onunla gitmek istese de sevgilisi buna izin vermedi ve tek başına gitti. Her şeyin bir nedeni vardı fakat Roseanne bunların hepsinden habersizdi. Çünkü sevgilisi nedenini söylese üzülürdü. Roseanne hassas bir bünyeye sahipti ve çok duygusaldı. Bunlar ise tüm işi zorlaştırıyordu.