özel bölüm 2

21 1 0
                                    

biliyorum bu fici yazalı çok oldu. bu ficin okurları burada mı onu bile bilmiyorum fakat okunup okunmaması çok da önemli değil. bu fic benim için çok önemli çünkü ilk ficim. en kötü zamanlarımda bana yuva olan tek yer. eğer hala okumaya devam ediyorsanız veya kütüphanenizdeyse bu benim için çok değerli. bu fic okunsa veya okunmasa da benim için hep değerli kalacak 🤍❤️‍🩹

uzun bir süre sonra iyi okumalarr
_________________________

İnsanlar birilerini kaybettikçe büyür.

Çevresi yavaş yavaş azalır, tezgahın üstündeki bardak sayısı artar. Düşünceler mi derinleşir yoksa hisler mi anlaşılmaz bazen ama bir şeylerin kırılıp döküldüğü ortadadır.

Bir sokak kedisi gibidir insan bazen. Başını okşayan birisine bile inanır hemen. Onu hayatının aşkı haline getirir birazdan çekip gideceğini bilmeden.

Roseanne yıllarca böyle yaşadı. Sevdiği adamı ondan çaldığı için nefret etti topraktan, gökyüzünden. Sinirli ve kaba birisine dönüşmedi hiçbir zaman. Eli hep açıktı. İnsanlara yardım etmekten çekinmezdi.

Bir şeyler kırılıp dururdu sürekli. Duyguları yıpranmıştı. Bazen solan bir çiçeğe bile ağlıyordu mesela. Çiçekle hiçbir alakası yoktu ağlamasının ama ağlıyordu işte.

Sergilere katıldı. Bazen bir tabloyu saatlerce izledi.

Jennie'yi unutmadı hiçbir zaman. Jennie de onu unutmadı tabii ki. Hatta yanına taşındı. İki genç kız hayatlarına birlikte devam etti. Kırgınlıklarına bile sıkı sıkı sarıldılar.

Lisa'dan haber yoktu. Belki ölmüştü sessiz bir şehirde. Belki de kafasında Roseanne'e küsmüştü kendi kendine.

Doğru ya, kahrolası ilaçlar. Jennie, Roseanne'in yanına taşındığı için tedavisini daha da sıkı bir hale getirmişti ama arkadaşını zorlamayacak derecedeydi. Oksijen tüpü yanındaydı hala. Hatta bazen Jennie'nin zoruyla serum bile bağlanıyordu genç kıza.

Roseanne o gün ona verilen defteri yıllar geçse bile okumadı. Okuyamadı. O cesareti bir türlü bulamadı kendinde. Eli gidiyordu defterin kapağına. Tam açacağı sırada kapatıyordu tekrar. Hazır değildi. Yeni toparlamışken tekrar dağıtamazdı.

Sevgilisini 7/24 düşünüyor olsa da anne ve babasını unutamazdı. Jennie ne kadar karşı çıksa da ayda bir kez Seoul'e gidiyor ve mezarlığı ziyaret ediyordu. Biricik annesi, tekrar saçlarını okşasa geçer miydi bazı şeyler? Zavallı babası, ölmeden önce öğretememişti kızına bisiklet sürmeyi. En büyük hayaliydi kızıyla bisiklet sürmek. Nasıl olmuştu da gerçekleştirememişti bunu?

Kızı çiçek almış mıydı mesela? Veya bir erkek tarafından prensesler gibi hissetmiş miydi tekrardan? O güzel gülüşünü bir erkeğe armağan etmiş miydi? Babasından daha fazla vakit geçirmiş miydi onunla?

Hayır, Roseanne babasının minik kızıydı. Sevgilisinden sonra başka kimseyle bir ilişkiye başlamamıştı. Çiçek almamıştı. Bisiklet sürmeyi öğrenmemişti. Gülüşünü hiçbir erkeğe armağan etmemişti. Prensesler gibi hissetmemişti hiçbir zaman. Kimseyle babasından fazla vakit geçirmemişti.

Genç kız annesinin söylediği ninniyi kimseden dinleyemedi bir daha. Kendi kendine söylendi ama dinleyemedi hiçbir zaman.

İçindeki minik kız peki? Kırgın mıydı bu genç kıza?

Hayalleri gerçekleşmemişti. Belki bu yüzden biraz da olsa kırgındı ama hep sevmişti bu genç kızı. Ağladığı gecelerde hep ruhunu sarıp sarmalamıştı. O küçük kız onunla hep gurur duymuştu.

Roseanne kendi biriktirdiği paralarla bir çiçekçi dükkanı açmıştı yıllar sonra. Pek ziyaretçisi olmasa bile bunu içinden geldiği gibi yapması onu çok mutlu ediyordu.

Hayat acıydı ama önemli olan birkaç değerli andı. Jennie'nin yemek yaparken Roseanne dikkatini dağıttığı için tavayı yakması, Roseanne'in kapı anahtarını evde unutup iki genç kızın da kapıda kalması, Jennie'nin çoraplarını bulamayıp her sabah Roseanne'inkileri alması, Jennie'nin çiçek sulamayı becerememesi. Hepsi kötü gibi gözükse de ikisi için çok değerliydi. İçten kahkahalarıyla süsledikleri ve günden güne birbirlerine altın bir iple bağlandıkları bir sürü anı.

Roseanne, Jennie tavayı yakmasaydı bir daha o kadar içten kahkaha atamazdı. Jennie, çiçekleri sulamayı becerseydi Roseanne'in o tatlı surat ifadesini hiçbir zaman göremezdi.

Bazı anlar iyi ki vardı hayatta.

Rüzgarın yüzüne vurması veya çiçek kokulu bir yoldan geçmek. Bazen basit şeyler bile değerli kılardı yaşamı.

Güçlü veya güçsüz, herkes hayata bağlıydı. Sıkı veya gevşek bir ip, farketmez. Bir şekilde devam ediyorduk işte. Yaşamak istemesen de yaşıyordun. Kötü olaylara rağmen devam ediyordun

Çünkü kötü şeyler iyi şeylere yol açar.

Roseanne hastalığı yüzünden o odada yatmasaydı Jennie ile karşılaşamazdı. Roseanne Jimin'den haber alsaydı Paris'e gidemezdi. Roseanne ailesini kaybetmeseydi bu kadar büyüyemezdi. Roseanne ilaçları reddedip bahçeye kaçmasaydı Jimin ile karşılaşamazdı.

Roseanne, Jimin'i kaybetmedi. O hep kalbinin en güzel odasındaydı zaten.

____________________________

aylar geçse bile bu kitabı yine ağlayarak yazıyorum. bendeki etkisi çok büyük.

bu kitabı yazmaya başlarken yanımda olan kişilerin hiçbiri yanımda değil şuan. belki de buydu beni büyüten şey.

dedem vefat ettiğinde sekiz yaşında küçük bir çocuktum. cuma günü hava yağmurluydu. okuldan eve mutlu bir şekilde dönüyordum annemle. eve girdik ve telefon geldi zaten.

Bazı şeyleri çok erken yaşta kaybettim. ben dedemin diktiği o armut ağacını sekiz yaşında kaybettim mesela. o çeşmeyi açamadım bir daha, elim gitmedi çünkü. babaannemle konuşmadım. hastane önlerinden geçemedim veya hastaneye girdiğimde ellerim titredi hep. tekerlekli sandalye kullanamadım. ben o arka odaya giremedim hiçbir zaman. dedemin traktörüne binemedim. eşyalarına dokunamadım. dedemin yatakta yattığı tarafa yatamadım hiçbir zaman. ben bir daha armut yemedim. dedemin o ölü bedeninin görüntüsü gözümün önünden gitmedi hiçbir zaman. ben bir ölü bedeni ilk kez bu kadar güzel gördüm. ben mavinin en güzel tonunu dedemin gözlerinde gördüm.

bazı kızları babaları veya dedeleri büyütür derler. beni dedem büyüttü aslında.

şuan bunları anlatmamın sebebi ficdeki rosenin hislerini nereden ve nasıl alarak betimlediğim. ben de yaşadım çünkü. ben sekiz yaşında büyüdüm.

hislerimi uzun süredir kimseye anlatmadığım için döküldüm bir anda böyle. umarım rahatsız olmamışsınızdır.

büyük ihtimalle bu cidden son bölüm.
yanımda olan veya başlarda yanımda olup şuanda yanımda olmayan herkese teşekkür ederim. okuyan ve beğenen sizlere de teşekkür ederim.
şuanki benliğim için sana da teşekkür ederim dede. en güzel teşekkürüm sana olsun.

diğer ficlerime de göz atarsanız çok sevinirim. tekrardan teşekkürler.

tulipanes amarillos by 505sokagi 🤍

- tulipanes amarillosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin