9

36 3 15
                                    

İyi okumalar...
________________________________

-FLASHBACK-

"Anne ben hava almaya çıkıyorum. Nefesim daralıyor"

Roseanne annesinin cevabını beklemeden dışarı attı kendini. Saat gece üç buçuktu. Hava buz gibiydi ve neredeyse bir haftadır kar yağıyordu. Bu sefer altında kalın bir eşofman vardı. Üstünde ise her gün değiştirilen hastane önlüğünü giymişti. İlaçları hiç bırakmaması gerektiği için bahçeye serum yoluyla verilen ilacıyla çıkmak zorunda kalmıştı.

Aslında bir diğer isteği ise Jimin ile karşılaşmaktı. O sırada yine aynı yerde, hastanenin bahçesindeki bankta oturduğunu gördü. Hızlı yürümeye çalışsa bile buna gücü yetmiyordu. En sonunda Jimin'in yanına ulaştığında kendini yormamış olmasına rağmen nefes nefeseydi. Roseanne'yi fark eden Jimin ona yardım etti. Roseanne elini kalbine koydu. Nefesini düzene sokmaya çalıştı. O sırada Jimin konuşmaya başladı.

"İyi görünmüyorsun."

"Nefes almak için çıkmış..."

Güzel kız sözlerinin devamını getiremedi. Derin nefes almaya odaklandı. Jimin bu görüntüye daha fazla dayanamadı ve Roseanne'nin göz hizasına geldi.

"Sakin ol, tamam mı? Hiçbir şey yok. Sadece yavaşça nefes al."

Jimin, Roseanne'ye yardım etmek için nasıl nefes alması gerektiğini gösterdi. Bir süreden sonra güzel kız da onunla aynı şeyi yapmaya başladı ve düzenli nefes almaya başladı.

"İlaçları reddettiğin için oldu, değil mi?"

"Ne?"

"Benden saklamana gerek yok, Ayçiçeği. Zaten ilaçları reddettiğinin farkındayım. Bunu herkes öğrendi ve şuan bu haldesin. Seni artık hiçbir şeyin iyileştiremeyeceğini düşünüyorsun. Yaşayamayacağını, her şeyin buraya kadar olduğunu düşünüyorsun fakat en çok sen yaşamak istiyorsun."

Roseanne, Jimin'e doğru döndü. Gözleri dolmuştu. Dediği her şey doğruydu. Roseanne'nin çok büyük hayalleri vardı. Fakat bu hayallerini gerçekleştiremeyeceğini düşündüren bir de hastalığı vardı. Bu onun canını çok yakıyordu.

"Ben yaşamak istiyorum Jimin. O zihnimin içinde kurduğum ve bir süreden sonra inanmayı bıraktığım hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum."

Hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu onun için çok zararlıydı. Ama kendini tutamamıştı bu sefer.

"Baksana! Bağlıyım ben bu kablolara. Ölürken bile bunlara bağlı olacağım. Kim yaşamak ister ki böyle bir hayatı!?"

Dediği şeylerden sonra tam kolundaki serumu çıkaracakken Jimin ellerini tuttu.

"Yapma. Yalvarırım yapma."

Jimin, Roseanne'nin ellerini bırakmadı. Avucunun içine aldı ve üşümüş ellerini ısıtmaya çalıştı. Roseanne ise ağlamasını durduramamıştı. Sakinleştiği zaman konuşmaya başladı.

"Dün dediklerinde ciddiydin, değil mi?"

Jimin bakışlarını avucundaki bembeyaz ellere çevirdi.

"Ciddiydim."

Uzun bir sessizlik oldu. Roseanne şaşırmamıştı çünkü mutluydu. Jimin'i seviyordu. İlerisini ise yaşayıp göreceklerdi.

"Bende seni seviyorum Jimin."

Jimin güzel kızın yüzüne döndü. Doya doya baktı ve Roseanne konuşmaya devam etti.

"Seni cidden seviyorum. İlerisi olur mu bilmiyorum fakat yanında kalmak istiyorum. Gelecekte ne olacağını birlikte yaşayarak görelim istiyorum."

Roseanne bunları söylerken Jimin'den hoşlandığının farkına varmamıştı. Cidden Jimin'i çok seviyordu.

"İstediğin kadar burada kalırım. İlerisini bilmiyorum fakat hep yanında kalacağım. Söz veriyorum."

Bu sözler söyledikten sonra birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. O gece ikisi de yaşadıkları anın büyüsünden kurtulamayıp sabaha kadar hayaller kurdular...

Sonrası ise hızlı gelişti. Birkaç ay sonra güzel bir ilişkiye başladılar. Her şey çok güzel ilerlemeye başlamıştı. Şimdi ise her şey eskide kalmıştı...

_________________________

🤍💗

- tulipanes amarillosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin