11

40 2 0
                                    

İyi okumalar...
____________________

Pamuk şekerler, dönme dolaplar ve öpücükler...
Roseanne bunların geçmişte kalacağını düşünmezdi. Her şey bu kadar güzel ilerlerken kim bozulmasını isterdi ki? Ama hayat Roseanne için çok acımasızca davranmıştı. Elinden her şeyi alınmıştı. Varlığını dahi hissettirmeyen çoğu kişi vardı. Ama Roseanne'nin çabalamak için çok bir gücü kalmamıştı. Hissediyordu. Yavaş yavaş o acıklı sona yaklaşıyordu.

Sabah uyandığında anlam veremeden öksürük krizine girdi. Doktorları dinlememeye ve vitaminlerini gizliden gizliye çöpe atmaya başlamıştı. Sonunu kendi getiriyor sanıyordu fakat yanılıyordu. Kader, Roseanne ve Jimin için ağlarını örmüştü. Yapacak başka hiçbir şey yoktu.

Öksürüğü geçer umuduyla kalkıp su içecekken odaya birisi girdi. Yıllardır yüzünü görmediği, kardeşten öte sevdiği Jennie gelmişti. Yıllar sonra bulmuştu onu.

''Chae?''

Roseanne gözlerini kaçırdı. Yatağına daha da sinerken Jennie'nin gözlerinin içine bakıyordu.

''Ben burasını...Burası annemin odasıydı. Yurtdışından döndükten sonra ziyaret ederim demiştim fakat başka odaya taşıdılar sanırım.''

Roseanne onu onaylarcasına kafa salladı. Kısa bir bakışmadan sonra Jennie, Roseanne'nin yatağının kenarına oturdu.

''Seni en son lisede görmüştüm, hastane olayları başlamadan önce. En yakın arkadaşımdın ki hala öylesin. Annenin seni benimle görüştürmemesinin bana kasıtlı bir şey olmadığını biliyorum çünkü ilk bir ay kime sorsam sana ulaşamadığını söyleyip durdu. Çok endişelendim fakat hiçbir şey yapmama izin vermediler. Ne seni görebildim ne de annemi. Her şey çok kötüydü Chae. Bende belki bazı şeyler düzelir, kariyerim yoluna girer diye yurtdışına çıktım. Orada mankenlik yaptım fakat aklım hep sendeydi. Ben hep seni göreceğim günü bekledim.''

Roseanne'nin gözyaşları birer birer önüne düştü. Arkadaşları kariyer planları yaparken o hastanede öylece tedavi görmüştü. Nefret ediyordu. Kendinden, hastalığından ve hayatını zindana çeviren bu hastaneden nefret ediyordu. Dudaklarında oluşan bu acı gülümsemeden nefret ediyordu. Hayallerini gerçekleştiremediği her gün nefreti daha da artıyordu.

''Senin için çok mutluyum Jennie. Hayallerinin peşinden gittiğin için çok mutluyum.''

Jennie, Roseanne'nin ellerini sıkıca tuttu ve konuşmaya devam etti.

''Hastalığın için kendini suçlama. Hem bak bugün ben buradayım ve yarın da burada olacağım. Her şeyi konuşalım. Kalbinde yaralar açan veya o yaraları kapatan her şey hakkında konuşalım. Hatta bir iki ay yanında kalayım. Kalamadığım günlerde ise gece geç saate kadar dururum, olur mu?''

''Senin de hayatını mahvedemem. Bunu yapmaya hakkım yok benim.''

''Hayatımı mahvettiğin falan yok. Şu kısacık hayatının yarısını burada geçirdin zaten. Biraz da olsa mutlu ol artık. Yüzünü güldüreyim, kahkahalarına eşlik edeyim.''

Roseanne kararsızdı. Kafası karışmıştı fakat Jennie'ye ihtiyacı vardı. Yüzünün gülmesi gerekti artık. Böyle nereye kadar yaşayabilirdi ki?

"Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi? Seni buraya hapsetmiyorum. Sakın öyle düşünme."

Jennie, Roseanne'ye sarıldı. Cidden onu çok seviyordu.

"Istediğim için buradayım Chae. Yanında kalmak için buradayım."

Artık ikiside ağlıyordu. Roseanne'nin ağzından belli belirsiz bir teşekkür çıktı ve kısa bir süre sonra ayrıldılar.

"Ben annemin odasını bulayım. Birazdan geri geleceğim."

Jennie gözyaşlarını sildi ve odadan çıktı. Roseanne ise hala şoktaydı. Işte şimdi hayatının yönü değişiyordu. Yıllardır hasret kaldığı arkadaşı içinde bir umut yeşerttirmişti. Artık minicik bile olsa hayata tutunma sebebi vardı. Çünkü artık Jennie ile birlikteydi. Eskiden birlikte gülme krizlerine girdiği kız şuanda yine yanındaydı. Ve bu Roseanne'yi cok mutlu ediyordu.
____________________

💗🤍

- tulipanes amarillosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin