Önerilen şarkı, bütün Adanmış karakterlerine adanmıştır. (:
"Cemre, sen yine kilo aldın galiba."
"Böyle annen varsa düşmana gerek yok," diye içinden geçirdi genç kız. "Hayır, annecim, verdim bile," dedi alaylı alaylı.
Cemre bazen, annesinin Camdaki Kız'daki anneye benzediğini düşünürdü. Tek fark, o anne kızını erkeklerden korumaya çalışıyordu, Cemre'nin annesiyse zengin damat peşine düşüyordu. Cemre 17 yaşındayken. On yedi.
"Kahvaltıda sadece smoothie içeceksin," dedi.
"Biraz yulaf karıştırabilir miyim?"
"Hayır!... ayrıca okula yürüyerek gideceksin bugün. Alıştın seni bırakmama, ama almış başını gidiyorsun. Hayır, bu genişlikte Berk de beğenmeyecek yakında seni."
"Sanki çok da umurumda," diye cevabını içinden verdi yine. Aslında okula yürüyerek gidişi bir avantaja çevirmiş, yolda bakkala uğrayarak abur cubur doldurmuştu çantasına. Onun gibi bir genç kızın, kahvaltı için bu kadar abur cubur almasına şaşıran bakkalın çırağı, yağlı müşteri bulduğuna sevinerek, "Bayan," dedi. Cemre, bu hitaba sinir olduysa da uğraşamayacaktı, sabah sabah annesi yetmişti kendisine. "Cemre," dedi. "Benim bir ismim var, o da Cemre."
"Ha, kusura bakma Bayan Cemre..." dedi bir şişe parfüm göstererek. "Bana da Orijinal derler, ama parfümlerim çakmadır." Sırıttı. Cemre, sanki bakkaldan çakma parfüm alacaktı da! Nezaketi devam ettirerek, koklattırılan esansı değerlendirdi. "Bir de diğerini deneyeyim," dedi.
"İki kokuyu birbirine karıştırma Bayan Cemre, ben bir çimdik kahve getirmeye gidiyorum, onu kokla da öyle dene ikinci parfümü..." İşte, Cemre'nin istediği fırsat çıkmıştı. Hemen tüydü bakkaldan.
Okula vardıktan sonra ilk iş, hiç kimsenin yanına uğramadan, Berk'e bile selam vermeden, tuvalete dalmak oldu. Kızlar tuvaleti bir tık kalabalıktı ama, hemen çöktü klozetin üzerine. Çantasını yırtarcasına açtı, ve paketlerden bir bir tıkındı abur cuburları. Atıştırdıkça atıştırdı, ta ki kusana kadar. Cemre'nin öğürmeleri, diğer kızları kaçırmıştı tuvaletten, malum, kusmak bulaşıcı sayılırdı ve Cemre'yi duymak istemiyorlardı. Bir tek kişi hariç... Zeyno, yani Yağızoğlu Koleji'nin yeni burslusu, "İyi misin Cemre?" diye sormak için kalmıştı.
"Sana ne be!" diyen Cemre, çıkıp gitti tuvaletten. "Aman ya..." diye omuz silkti Zeyno. "Buna iyilik de yaramıyor!"
Cemre, aynı tepkiyi diğer kızlara verecek değildi. Olabildiğince normal davranmaya çalışıyordu okulda ama, Zeyno'yu görmeye dayanamıyordu. Çünkü onu her gördüğünde, Vefa aklına geliyordu. Burslulardan en az kendisi kadar rahatsız olan birilerini bulmaya, kantine gitti. Ama bulup bulabildiği Duru'ydu. Yemek sırasındaydı genç kız.
"Yine sadece su mu içeceksin?" diye sordu. "Cemre, sana diyorum! Duymuyor musun?!"
Cemre'nin işittiği yoktu. Gözü de kararıyor, dizleri titremekten birbirine çarpıyorlardı. Kendini yerde buldu genç kız. Kızlar tuvaletinde kendisine yardımdan kaçınan okul ahalisinin, kantinde yardım etmeye giriştiğini duydu. Ama onları engelleyen bir, "Durun, kalabalık yapmayın kızın başında, açılın!" sesi, işittiği son şey oldu.
Bilinci tamamen kapanmıştı.
*****
Genç kız, gözlerini revirde açtı. Böyle anlardan korkardı. Birilerinin yanında uyanmak, "Vefa'yı sayıkladım mı acaba," paranoyası... Önce birkaç kez kırpıştırdı gözlerini, görüş alanındaki görüntü netleşsin diye. Bu oydu. İnanılmazdı ama, Ali Öztürk karşısındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎈ADANMIŞ 1. "Sezon"🔚
FanfictionAli ve Vefa... Kardeş gibiydiler. Ta ki, kardeşlerden biri intihar ederek yaşamına son verene kadar. Ama ölünce biter miydi kardeşlik? Vefa'nın intiharının bir cinayet olduğunu düşünen Ali Öztürk, yeni okulu Yağızoğlu Koleji'ndeki hayatına adaptasyo...