Derslerde, gözleri fal taşı gibi açık olan Çağrı, aslında başka bir dersin hocasının yokluğunu telafi eden babasına her şeyin normal olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Fakat başında bir ağrı vardı ve, dayanmakta güçlük çekiyordu. Cemre ise, tam tersi durumdaydı. Uyuyup duruyordu derslerde.
"Çocuklar, arkadaşınızı uyandırır mısınız," diye uyarmak zorunda kaldı Önder. "Tamam, biliyorum, boş ders gibi geçiyor ama, kural kuraldır."
Cemre, uyandığı ortamda biraz afalladı. Bu vakitsiz uykulardan nefret etmeye başlamıştı, ama bunu engellemenin tek yolu, ilaçlarını bırakmaktı. Çünkü psikiyatrik ilaçlar da tek başına uyku yapmıyordu, Bulimia ilaçları da. İkisi birbirine karışınca, ilaç etkileşimi oluyordu ve bu neden oluyordu kızın günde on iki saate varan uykulara dalmasına.
Cemre, hemen o öğle vakti dozlarını almayı bıraktı.
Tabii bunun, etkileri hızlı oldu. Cemre, Arap'la Duru'nun samimiyetlerine sinirlenmeye başladı artık. Aşk, Cemre'nin bu hayatta en çok değer verdiği olguydu ve Duru'nun, bunu kirletmesine dayanamıyordu. Yeni âşıkların yanında bitiverdi.
"Durucum, müdür odasından bekleniyorsun," dedi.
"Neden ki?"
"Okuldaki uyuşturucu muhabbetleri üzerine, her öğrenciyi çağırıp tek tek sorguluyorlar..."
"İyi de, benim ne alakam olur?"
"Olmasına gerek yok, ha'di git Duru," diyen Cemre genç kızı göndermeyi başardı. Ondan sonra Arap'a, "N'aber," dedi.
"Zıpkın gibi, fişek gibi," diye cevap verdi Arap. "Senden?"
"Benim canım sıkılıyor," dedi Cemre.
"Hayırdır inşallah, bizim kerata mı bir eşeklik yapıyor...?"
"Hayır, sorun Ali değil..." dedi Cemre. "Ben de değilim. Sorun, Duru..."
"Duru mu?" diye sordu Arap. "Nesi varmış sevgilimin?"
"Açıkçası bekleyip durdum sana itiraf etsin diye, ama kız o kadar yüzsüz ki... iş bana düştü... Öncelikle senden duymalıyım... Arap, acı gerçekleri işitmeyi mi tercih edersin, yoksa yalanlara inanıp sonsuza kadar mutlu olmayı mı...?"
"Yenge, ne demeye çalıştığını anlamıyo'm ama, 'Acı gerçekleri,' diyeyim..."
"Doğru olanı seçtin. Duru'nun, Amerika'da bir sevgilisi var, Arap."
"Cemre, müdürün beni çağırdığı falan yok, niye yalan söylüyorsun ya?" diyerek geldi Duru. Arap, gözleri dolu dolu soruyu yapıştırdı:
"Asıl sen bana yalan mı söyledin?" Duru, anlam vermeye çalışarak baktı. "Amerika'da bir sevgilin olduğu doğru mu senin?"
"Arap, ben... ben..."
"Ben, senin gibi bir Tozluyakalıyı yanımda sevgili diye dolaştırmak bir kenara, süs köpeği olarak bile dolaştırmam, mı diyecektin?" diye sordu Cemre. "Amerika'da bir sevgilim varken, senin gibi bir varoş ancak geçici bir heyecan olur benim için... neticede uzak mesafe ilişkileri böyledir, böyle mi söyleyecektin Duru?"
"Ya sana ne Cemre, seni ne ilgilendirir, neden karışıyorsun bizim ilişkimize!"
"İyi ki de karışmış!" diye bağırdı Arap. "Bi' daha bana selam bile verme, yoluma çıkma, sakın bana bi' daha Arap deme!"
Duru, Arap'ın koşarak kaçmasına engel olamadı. Ondan sonra, ağlayarak Cemre'ye baktı. "Beğendin mi yaptığını?"
"Şimdi sana kötülük yaptığımı düşünüyorsun ama..." dedi Cemre. "Gün gelecek, Arap'la ilişkiniz sağlamlaştığında bana teşekkür edeceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎈ADANMIŞ 1. "Sezon"🔚
FanfictionAli ve Vefa... Kardeş gibiydiler. Ta ki, kardeşlerden biri intihar ederek yaşamına son verene kadar. Ama ölünce biter miydi kardeşlik? Vefa'nın intiharının bir cinayet olduğunu düşünen Ali Öztürk, yeni okulu Yağızoğlu Koleji'ndeki hayatına adaptasyo...