Merhaba arkadaşlar. Çok düşündüm bu bölümü gününde yayınlayayım mi diye.. Sonra, aklıma Kan Kardeşler geldi. Ernst Haffner, bunu savas zamani yazmış... Zaten ben de hiç boş durmadım,hep yazdım, çok yazdım. Başka türlü vakit geçmezdi çünkü bana. Çok stok bölümüm oluştu şimdi..... Yayınlayıp yayınlamamak idi mesele. 5. Bölümü atmaya karar verdim,zaten duygusal bir bölüm. Ben ağladım şahsen yazarken. Ama daha çok,deprem idi beni ağlatan. Can kayıplarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarını yitirenlere bolca sabir dilerim.
PS, Önerilen müzik, REM - "Losing My Religion", şahsım tarafından AlBer'e adanmıştır.
Ne yapmalı? Şimdi bir korkak gibi kaçmalı mı? Ama o zaman da, suçu işlemeden, "Ben suçluyum," demiş olursun... fakat bütün oklar Ali'yi işaret ediyordu, şimdi kaçmayacaktı da ne yapacaktı? Erkekliğin onda dokuzu kaçmak değil miydi zaten... kaçtı Ali. Mezarlığa kadar koştu. Alnından terler, gözlerinden yaşlar aktı, çok sıcaktı hava ama, Ali neden üşüyordu böyle? Polisler peşine düşmüştür şimdi... polisler için, faili-meçhul bir adam kaçırma olayındansa bir şüphelisi olan bir adam yaralamanın peşine düşmek daha kolaydı. Ama korktuğundan üşümüyordu Ali. Teslim olmak mantıklı geldiği için üşüyordu. Hato'ya Berk'in kıyafetlerini koklatmayı akıl edenler, kendi kıyafetlerini koklatmayı akıl etmeyecekler miydi köpeğe? Ali'nin içi buz gibi oldu, andığı isimle.
"Hato, kokumu o kadar tanımasa bile, senin mezarına geldiğim tahmin edilmeyecek mi?" diye konuşarak, kendi kendini oyaladı. "Zaten ceza almam lazım... adam kaçırdım. Yani bunu itiraf etmem için, teslim olmam gerekiyor Vefa. Fakat ayaklarımda güç yok... gidemem karakola kadar. Yoruldum... çok yoruldum."
Mezarlığın orada, bir ankesörlü telefon vardı. Ona sarıldı Ali. "Alo iyi günler, ben şu anda Berk Yağızoğlu'nu yaralamaktan aranan Ali Öztürk'ün ner'de olduğunu biliyorum," dedi. "Ali'yi en son Vefa Akın'ın mezarında gördüm..."
*****
Derya, ameliyathanenin kapısında ağlamaktan helak olmuştu. Kenan, "Sen ne kadar utanmaz bi' kadınsın ya!" dedi. "Oğlun katil olacaktı, sen halen burada şov peşindesin!"
"Kenan, acını anlıyorum ama..." diye araya girdi Önder. "Biraz ayıp olmuyor mu? Berk'e ilk müdahaleyi Derya Hanım yapmış, yani Berk hayatını Derya'ya borçlu..."
"Ameliyat henüz bitmedi ama!"
"Evet, ama ben Berk'in çıkacağına inanıyorum." Önder, hastanede oldukları için seslerini fazla yükseltmemelerini işaret eden görevlilere baktı. "Sen oğlunu hiç tanıyamadın mı? Tuttuğunu koparan biridir o. Sırf Cemre kendisini Ali için terk etmiş diye, kızı rezil ettiği bi' video hazırlamış, önce bütün sınıfa izletti, sonra da bütün okula... Bu kadar hırslı bi' çocuk, yaşamaya mı hırslanmayacak?"
"Sen hele hiç konuşma!" dedi Kenan. "Senin oğlunu da o Sarı ailesi öldürmek üzereydi, sen onlara gerektiği gibi tepki verebildin mi ki bana bur'da akıl veriyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎈ADANMIŞ 1. "Sezon"🔚
FanfictionAli ve Vefa... Kardeş gibiydiler. Ta ki, kardeşlerden biri intihar ederek yaşamına son verene kadar. Ama ölünce biter miydi kardeşlik? Vefa'nın intiharının bir cinayet olduğunu düşünen Ali Öztürk, yeni okulu Yağızoğlu Koleji'ndeki hayatına adaptasyo...