Jake'ten
Sınav yarındı. Sunghoon'un 2 yıldır deli gibi hazırlandığı sınav yarındı ve biliyordum, şu an uyuyamıyordu ve tırnaklarını kemiriyordu.
Yanına gidip ona sarılmak istiyordum ama bir filmin ana karakterleri değildik. Deli gibi yağan yaz yağmurunda koşarak onun evine gidip camdan ismini bağırmayacak ve onunla öpüşmeyecektim.
Sınav yarındı ve Sunghoon'un içindeki derinden gelen heyecanı biliyordum. Denemelerde tek bir soru kaçırmasa bile yapamamaktan korkuyordu. Son birkaç aydır konuşmuyor olmamızın onun moralini bozmaması için dua ediyordum.
Üzerimde benim odamda unuttuğu gömleği, altımdaysa bol eşofmanım vardı. Üzerine sinen kokusu yüzünden bu gömleği hiç yıkamamıştım, yıkayamazdım da. Parfümüyle karışık kendi kokusu beni rahatlatıyordu.
Yatağımda ters döndüm. Cama bakan gözlerim, demir kolonları döven yağmur damlalarını izliyordu şimdi. Nasıl bu duruma gelmiştim? Nasıl bir insanı bu kadar umursayabiliyordum? Daha birkaç ay öncesinde aşkın son derece gereksiz ve önemsiz olduğunu düşünürken şu an aşkım uğruna ölebilirdim bile.
Sunghoon benim için çok şey ifade ediyordu. Ailelerimizin yakınlığı yüzünden doğduğumdan beri onu tanıyordum, o zamanlar 1,5 yaşında olmasına rağmen her fotoğrafta yakışıklı çıktığı zamanları hatırladıkça gülüyordum kendi kendime.
Küçükken Wonyoung bana hiçbir zaman ablalık yapmamıştı. Babam bir oyuncak aldığında onda çok daha güzelleri olmasına rağmen gelir ve benimkileri alırdı. İstediği kadar oynayabilirdi, hiçbir sorun yoktu bunda, ama günün sonunda her şeyimi mahvedip, yüzünde yalandan bir üzüntüyle geri veriyordu.
O zamanlar Sunghoon'u doğduğum andan beri tanımama rağmen ondan çekiniyordum. Wonyoung defalarca kez beni tehdit edip ondan uzak durmamı söylüyordu çünkü. Sunghoon benim gözümde asla ulaşamayacağım bir insandı.
Ama küçük bir çocuğa bir şeyi yapmamasını söylerseniz daha da ister, değil mi? İşte bu yüzden okulda her zaman uzaktan Sunghoon'u izler ve yüzündeki benleri sayardım hep. Yanında Wonyoung olmadığı zamanlarda da her zaman yanında dururdum.
Wonyoung en sevdiğim oyuncaklarımdan birisini kırdığında evin kapısının önüne çıkıp ağlamıştım saatlerce, bir süre sonra Sunghoon gelip bana kendi oyuncaklarından birisini vermişti ve gözyaşlarımı silerek yanağımı öpmüştü. Etrafımdaki tüm çocuklar yaşıt kızların saçlarını çekerken ben Sunghoon'un defterine kalpler çiziyordum.
Akan yağmur damlalarının sesi odamda yankılandığında cama atılan taşla yerimden sıçradım. "Jake!" Tanrım, bu gerçekten yaşanıyor olmazdı, değil mi?
Heyecanla ayağa kalkarak perdeleri araladım ve camı açtım. Yağmurdan sırılsıklam olmuş şekilde yukarı bakan Sunghoon'la göz göze geldiğimiz anda camı kapattım ve yatağımdaki örtüyü alarak merdivenleri inmeye başladım. İsterse babam uyansın, isterse Wonyoung arkamdan bağırsın, Hiçbir umrumda değildi.
Çelik kapıyı açar açmaz Sunghoon'a koştum ve elimdeki battaniyeyle onu örttüm. Hala akan yağmur ikimizi de ıslatırken onu ensesinden tutarak kendime çektim. O kadar uzun zamandır dudaklarına hasret kalmıştım ki sanki onu bir daha göremeyecekmişim gibi öpüyordum.
Yarın sınavı olmasına rağmen bu yağmurda buraya kadar geldiğini hatırlayıp dudaklarımızı ayırdım ve onu hızlıca içeri soktum. Hasta olup sınavda başarısız olması olmasını istediğim son şey bile değildi.
Hızlıca geri çıktığım merdivenlerin sonunda ona kendi kıyafetlerimden uzattım ve banyodan kurutma makinesini aldım.
O üstünü değiştirirken ben kurutma makinesini prize taktım ve yanına giderek saçlarını kurutmaya başladım. Son olarak çoraplarını da çıkardığında onu hızlıca örttüm ve kuruttuğum saçlarına bir öpücük kondurarak makineyi kaldırdım.
Yanına giderek göğüsüne yattığımda elleri saçlarımı buldu. Tırnaklarını yediğini görebiliyordum ve tek dileğim saçlarımla oynarken stresini unutmasıydı.
Gecenin geri kalanında konuşmadık, bir süre sonra elleri saçlarımla oynamayı bıraktığında uyuduğunu anlamıştım. Uyuyakalmadan önce Sunghoon için tüm duaları edip gözlerimi kapattım. Her ne kadar içimden gelmese de Wonyoung için de iyi dilekler edip uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonyoung's Brother
Fanfiction"Sunghoon, ben seni hiç bırakmak istemiyorum." Dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Gözlerinin benim gibi dolduğunu görsem de hızlıca gözlerini kırpıştırdı. "Bırakmayacağız, Jake. Asla bırakmayacağız. Gerekirse ülkeyi zombiler bassın, gerekirse salgınl...