AY BU BÖLÜM İÇİN ÇOK HEYECANLIYIM ÇÜNKÜ GERÇEKTEN AMA GERÇEKTEN WONYOUNG'UN DÜŞÜNCELERİNİ VE GEÇMİŞİNİ ÖĞRENMENİZİ ÇOK İSTİYORUM
Wonyoung'dan
Elimde balo için aldığım elbiseyle eve girerek odama kapandım. Yarım saat içinde Yuna gelecekti ve üç gün sonra olan balo hakkında konuşacaktık.
Elbisemi asmak için dolabımda boş yer arıyorken gördüğüm koyu renkli ve tozlu kutuyla şaşırdım. Bu 14 yaşıma kadar içine anılarımı koyduğum ve benim için bir zamanlar çok anlam ifade eden o kutuydu.
Elbiseyi astıktan sonra kutuyu elime alarak açtım ve içindekilere bakmaya başladım. Gözüme çarpan ilk şey sinema biletleri olmuştu. Sunghoon, Jake ve ben birlikte sinemaya gitmiştik ve o gün gerçekten bir yandan çpk eğlenip bir yandan da çok sinir olmuştum Jake'e. Şimdi ise o zaman sinirlendiğim şeyler umrumda bile değildi.
Elime gelen pembe kurdeleli tokayı okşadım. Bunu bana babam almıştı, bayağı küçükken ve tek derdimin Jake'in oyuncaklarını çalmak olduğunu düşünürken. Tokanın üzerindeki kurumuş kanımsı lekeler yüzünden o anları hatırlayıp gözlerim dolarken yutkundum.
Hiçbir zaman kolay yetinebilen bir çocuk olmamıştım. Ailemiz Jake ve bana aynı toleransı ve ilgiyi gösterse de her zaman Jake'i kıskanmış ve onun sabrını sınamıştım. 6 yaşındaki bir çocuğa işkence eden 8 yaşındaki ablası. Ablası bile değildim oysa ki.
Biyolojik olmayan babam ve annem, kendi aileleri tarafından her zaman baskı gören, bununla da kalmayıp istemediği kişilerle evlendirilip çocuk yapmaya zorlanan iki insandı. Ne kadar denerlerse denesinler çocuğu olmayan annem ve babam, en sonunda büyük bir karar vererek beni evlat edinmişler.
Her zaman el üstünde büyütüldüm ve sizi temin ederim ki onların öz çocuğu olan Jake'le aramızda hiçbir ayrım olmadı büyürken. Tek sorun benim her zaman öyle hissediyor olmamdı.
Babam ve annem bana bu gerçeği söylediğinde sadece sekiz yaşındaydım. Konuşmalarını dinlemesem belki de daha geç açıklayacaklardı bilmiyorum ama o gün bu gerçeği öğrenmeseydim şu an nasıl olurdum bilmiyorum.
Her zaman birileri tarafından onaylanma ihtiyacı hissederek büyüdüm. Ne yaparsam yapayım herkesten üstün ve güzel olmalıydım çünkü sevilecek başka bir yanım yoktu. Zayıf ve güzel olmazsam kimse beni sevmezdi ve ailem beni aldıkları yere geri verirdi.
Tabii küçük olduğunuz için bu düşüncelerin doğru olduğunu düşünüp kendinizi o şekilde büyütüyorsunuz ve büyüdüğünüzde bile içinizde 'ya küçükken haklıysam?' düşüncesi içinizi yiyip kemiriyor. Bu yüzden her zaman Jake'ten nefret ederdim, çünkü biz 3 kişi mutluyduk, o geldiği için ailem benimle daha az ilgilenecekti ve beni unutacaklardı.
Bu gerçeği öğrendiğim gece o kadar ağlamıştım ki burnum bile kanamıştı ve en sevdiğim tokama kan gelmişti. Ertesi gün yüzün şiş olduğu ve güzel görünmediğim için kendimi odama kilitlemiştim ve güzelliğimi kaybettiğim için ailem beni geri gönderir diye odamdan çıkmamıştım. Sonra Jake kapının altından bana çikolata ve bir resim atmıştı.
Babam, annem, ben ve Jake el ele piknik yapıyorduk, o çizimi hala sakladığımı düşünmesem bile kutunun biraz altından gözüken kağıdın o olduğunu görerek daha da ağlamaya başlamıştım.
Sunghoon'la sevgili olmuştum çünkü yakışıklıydı ve tüm okul benim gibi olmak istiyordu. Jake'in oyuncaklarını kırıyordum çünkü o olmak istiyordum. Sürekli kendimi başkalarına beğendirmek zorunda hissetmek tüm çocukluğumu yok etmişken bir de kardeşimi kendimden nefret ettirmiştim.
Bazen her şeyi düzeltebileceğimi düşünsem bile Jake'in beni gördüğünde yüzünün düşüşünü görünce bu düşünceyi siliyorum kafamdan. Onu hak etmediğimi bilmek ve buna rağmen onun bana her zaman iyi olması beni en çok üzen şeylerden birisiydi.
Kapımın çalındığını duyduğumda hızlıca kutuyu kapattım ve gözyaşlarımı silerek aynaya baktım. Görüntümün iyi olduğunu gördüğümde kapıyı açtım. "Selam." Yavaşça odaya giren Yuna'nın ardından kapıyı kapattım.
"Hoşgeldin." Hızlıca kendini yatağa atıp eliyle yanını işaret etti. Yüzümde ufak bir gülüşle kendimi yanına attım. "Balo için çok heyecanlıyım! Kesinlikle ilgi odağı olacağız!" Dedi ellerini çırparak. Evet, biz ilgi odağı olacaktık.
Yuna'yla benim için çöküş olan dönemde tanışmış ve yakınlaşmıştık. Sunghoon tarafından sürekli görmezden gelindiğim, hem fiziksel hem mental olarak yok olduğum dönemde hayatıma girmiş ve güzelleştirmişti.
Ona verdiğim değeri gösteremesem de hissettirdiğimi düşünerek elimi üzerine atıp kendime yakınlaştırdım. Saçlarının kokusuyla uykum gelirken birkaç gün sonra bunların bir rüya olduğu ve kendi kendimi kandırdığım gerçeğiyle çok kötü yüzleşecektim.
ay kısa oldu ama sonraki bölümde telafi edicem söz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonyoung's Brother
Fanfiction"Sunghoon, ben seni hiç bırakmak istemiyorum." Dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Gözlerinin benim gibi dolduğunu görsem de hızlıca gözlerini kırpıştırdı. "Bırakmayacağız, Jake. Asla bırakmayacağız. Gerekirse ülkeyi zombiler bassın, gerekirse salgınl...