6kya özel uzun bir bölümm
normalde medyaya şarkı koymuyorum ama bu bölümü, özellikle de son kısmk okurken medyadaki şarkıyı dinlerseniz çok sevinirimmJake'ten
Bugün doğum günüm olmasına rağmen aşırı gergin ve üzgündüm. Önümde duran problemler, geceleri ne kadar ses çıkarmamaya çalışsa da Wonyoung'un hıçkırma ve ağlama sesleri, birkaç ay sonra gireceğim ve herkesin benden büyük umutlu olduğu bir sınavım vardı. Her şeyin aynı ana gelmesi kadar iğrenç hissettiren hiçbir şey yoktu.
Kafamı tekerlekli sandalyede geriye atarak sırtımı kütlettim ve ellerimle yüzümü kapatarak sessizliğin içindeki sese odaklandım. Saat gece 1 olmuştu ve tam 12'de Sunghoon beni arayarak doğum günümü kutlamıştı. Sadece bir saat önce böylesine mutluyken şimdi gözlerimdeki yaşları tutmaya çalışarak ablamın ağlama sesini dinliyordum. Her zamanki gibi.
Bilenler bilir, ailenizden ya da yakınlarınızdan birisi acı çektiğinde, ağladığında sizin de içiniz burkulur, acıyı onun kadar hissedemeseniz bile kalbinizde ince bir sızı hissedersiniz. Şu an aynı his vücudumu sararken gözlerimi tavana dikmiş oturuyordum öylece. Belki de kendimi suçluyordum.
Bilmiyorum, belki de ben dramatikleştiriyorumdur ve hassas davranıyorumdur ama bu duruma geleceğimizi asla düşünmemiştim. Her ne kadar kavga etsek de, bağırışsak da Wonyoung her zaman benim ablamdı ve ben onu incitmiştim. Benim ona yaptığımdan daha beterlerini yıllarca yaşamama rağmen kendime bu davranışı asla yakıştıramıyordum ve geceleri uykum kaçıyordu.
Bugün benim doğum günümdü. Batıl inançlara pek inanmasam da bu sefer gerçekten inanmak zorundaymış gibi hissediyordum. Wonyoung için en iyilerini diledim, Sunghoon için başarı ve mutluluk. Çevremdeki herkes için bir şeyler diledim uyumadan önce. Kendimeyse, mantıklı düşünebilmeyi ve mutluluğu.
———
Jay'den
Jake'in doğum günü için bir avmye gelmiştim. Aslında gelmek istemiyordum ama Sunghoon ve Jake sevdiğim arkadaşlarım oldukları için onları kıramamıştım. Ki aylar öncesinden -sadece kendi kendine yazıştığı arkadaş grubumuza attığı hediye listesi ve kırmızıyla yazılmış 'mutlaka yapılmaması gereken şeyler' listesi sayesinde eğer gelmezsem neler olacağını da tahmin edebiliyordum.
Jake'i aşırı yakından tanımıyordum ama sevdiği şeyleri gösteren birisi olduğunu yanından bile geçseniz anlayabilirdiniz. Bir çiçeği çok seviyorsa kurutup kılıfının arkasına koymayı ve kendine o çiçekten parfüm yapıp sıkmayı seviyordu mesela. Yaptığı şeyleri Sunghoon'un üzerinde de deniyordu tabii.
Aklıma gelen köpek sevgisiyle bir dükkana girdim. Sunghoon'un listesinde de olan 'aldığın şeyin üzerinde en az bir tane köpek olsun' maddesine uyan bir tişört seçtim. Üzerinde sadece Jake ve benim anlayabileceğimiz ingilizce yazılı bir kılıf yaptırdım bir de.
Bu sırada Sunghoon'a da uzun ve azimli çalışması sonucunda tıp kazandığı ve her zaman yanımda olduğu için bir şey almak istiyordum. Karşıda gözüme ilişen oyuncak dükkanına doğru adımladım ve hızlıca legoların satıldığı bölüme ilerledim. Sunghoon'un en sevdiği tatlı olan tiramisu şeklinde legoyu bulduğumda hızlıca elime aldım.
"Jay hyung?" Arkamdan gelen tanıdık sesle ayağa kalktım ve arkamı döndüm. "Jungwon? Ne yapıyorsun burada?" Dedim gülerek. Elindeki birkaç peluş oyuncağı gösterdi. "Doğum günü hediyesi, sen?" Elimde duran poşetleri ona doğru gösterdim. "Doğum günü hediyesi. Müsaitsen kahve içelim mi?" Kafasını sallamasına karşın gülümsedim ve kasaya ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonyoung's Brother
Fanfiction"Sunghoon, ben seni hiç bırakmak istemiyorum." Dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Gözlerinin benim gibi dolduğunu görsem de hızlıca gözlerini kırpıştırdı. "Bırakmayacağız, Jake. Asla bırakmayacağız. Gerekirse ülkeyi zombiler bassın, gerekirse salgınl...