III. Bölüm, "toka."

15.6K 1.2K 563
                                    

Hoş geldiniz güzellerim!💗 Geciktiğim için üzgünüm.

Bölüme geçmeden önce, hepinizin bildiği gibi yüzyılın felaketini yaşıyoruz. Birçoğunuz gibi bende çok üzgünüm gerçekten. 67 saattir elimden deprem bölgesine yardım göndermek ve dua etmekten başka hiçbir şey gelmiyor. Sizde lütfen elinizden geldiğince yardımlarınızı yapmayı ihmal etmeyin. Zaman birlik ve beraberlik zamanı. Elinizden gelmiyorsa da, dualarınızı esirgemeyin. 💖

Vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır; yaralananlara ise acil şifalar diliyorum. Umarım enkaz altında kalan vatandaşlarımız ise en kısa zamanda çıkartılırlar.

Geçmiş olsun Türkiye'm.

-Her ne kadar istemesem de bölümlere gelen yorum sayıları çok az. Bu yüzden sınır koyacağım,

Oy sınırı: 60
Yorum sınırı: 80

🧭

"Yani, bu ikisinin toplamı da yirmi sekiz yapıyor." Soruyu anlatmayı bıraktığımda gülümseyerek Özge'ye baktım. Boş gözlerle kağıda bakıyordu.

"Eğer anlamadıysan, tekrardan anlatmamı ister misin Özgecim?" Usulca başını salladığında oturduğum yerden kalktım ve ayaklı yazı tahtasının karşısına geçtim.

"Ben direkt konuyu tekrardan anlatayım, hem daha çok yerleşir kafana." Yüzündeki şaşkınlığı okuyabilmiştim. Tekerlekli sandalyesinde hafifçe arkaya yaslandı.

"Olur." Dedi dikkatini bana verirken. Derin bir nefes aldım ve az önce anlattığım konuyu tekrardan anlatmaya başladım.

🧭

"Evet, doğru yaptın! Aferin sana, çak bakalım!" Sevinçle Özge'ye elimi uzattığımda birkaç saniye duraksadı sonrasında gülümseyerek elini açtığım elime dokundurdu.

"Eğer doğru yapmasaydım, bana kızacak mıydın?" Dediğinde hafifçe kaşlarım çatıldı.

"Hayır, neden kızayım ki? Eksiklerini sana tekrar anlatır, yanlışlarını düzeltirdim." Bana tebessüm edince bende ona tebessüm ettim. O sırada kapı tıklatıldı sonrasında açıldı.

"Efsuncum, bugünlük ders saatiniz bitti. Yemek saati geldi. Özge'nin yemeğini buraya getireceğim, bizim yemeğimizi de bahçedeki masaya hazırladım hava çok güzel. Gel hadi." Derya ablanın söyledikleriyle Özge'ye döndüm. Neden burda tek başına yemeğini yesindi ki?

"Yemeğimizi beraber bahçede yiyelim mi?" Dedim gözünün önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırırken. Biraz düşündü sonrasında tereddütle olumlu anlamda kafasını salladı. Gülümseyerek Derya ablaya döndüm.

"Derya abla, Özge'de yemeğini bizimle yiyecek." Şaşkınlıkla o da gülümsedi.

"Tabi, hadi gelin o zaman iniyorum ben aşağıya." Dedikten sonra odadan çıktı. Ayaklanıp Özge'nin sandalyesinin arkasına geçtim ve dikkatle kapıdan çıkardım. Merdivenlerin önüne geldiğimizdeyse durup Özge'ye ithafen konuştum.

"Şimdi seni kucağıma almam gerekiyor sanırım Özgecim."

"Hayır, şurada asansör var." Parmağıyla işaret ettiği yere baktığım da haklı olduğunu gördüm. Gerçekten asansör vardı. Nasıl fark etmemiştim ki?

"Fark etmemişim.." Diyerek Özge'nin sandalyesini asansöre yönlendirdim ve olduğumuz kata gelmesi için düğmeye basıp çağırdım. Kısa bir bekleyişin ardındansa beraber asansöre binip aşağıya indik.

PUSULA | TAMAMLANDI. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin