VI. Bölüm, "iyilik perisi misin sen?"

14.9K 995 417
                                    

Merhaba asklariimm! Hoş geldiniz hepiniz. Diğer bölüm birazcık gecikebilir çünkü yetiştirmem gereken derslerim var onlara ağırlık vermem lazım. 🤕 Sınır koymuyorum ama lütfen oy vermeden, en az bir yorum yapmadan geçmeyin. Tek bir yorumunuz bile çok kıymetli benim için. 💓 İyi okumalar diliyorum.

Eğer TikTok hesabınızdan kitapla ilgili video paylaşırsanız benim hesabımı etiketlemeyi unutmayıın!

TikTok: wattpadyazariyimcanim

🧭

"Peki.. Ne söylüyordu baban Efsun öğretmenine?" Pedagog kadın Emir önündeki kağıda resim çizerken ona sorular soruyor, başka bir komiser ise Emir'in söylediklerini not alırken ara sıra kendisi de sorular soruyordu. Camın ardından Mirza'yla onları izlerken yankılı bir şekilde Emir'in sesi duyuldu.

"Öğretmenim babama, 'kapıyı aç!' dedi.." Duraksadı. "Babam da açmadı."

"Peki sonra? Baban hiçbir şey demedi mi?" Orta yaşlardaki komiser hafifçe Emir'e doğru eğilip konuşmuştu. Emir başını çizdiği resimden kaldırdı ve komisere baktı ürkekçe dudaklarını aralamadan hemen önce.

"Ulaşılmaz olma bana.." Kaşları çatıldı, o anları hatırlamaya çalışıyordu. Gözlerim yine dolarken yutkundum. Güçlü durmam gerekiyordu.

'Hadi ama, ulaşılmazı oynama bana..'

"Başka?" Dedi komiser beklentiyle.

Emir çizdiği resimi kaldırıp pedagog'a ve komisere gösterdi.

O gün Murat'ın bana yaşattığı iğrenç an'ı çizmişti.. Ben duvara sinmiştim, Murat'da üzerime eğilmişti.

"Böyle yaptı babam öğretmenime, sonra öğretmenim de 'uzak dur benden şerefsiz!' diye bağırdı. Sonra ben geldim, babam bana 'odana git!' diye kızdı.." Pedagog resmi alıp şokla bakarken komiser elleriyle yüzünü sıvazlamıştı.

Ellerim önümdeki üzerinde monitörler olan masaya tutunduğunda ağlamamak için dudaklarımın içini kemiriyordum. Mirza'nın elini sırtımda hissettim.

"Geçti Efsun.." Dolu gözlerimi ona çevirdim.

"Geçmiyor Mirza." Sesimin titremesine engel olamamıştım. "Unutmaya çalıştım, kendimi 'her şey güzel ilerliyor, sonunda başardın.' diye teselli ettim. Bir aptal gibi o adamın dışarıda elini kolunu sallayarak gezmesine göz yumdum. Sırf hiçbir şey ters gitmesin diye unutmaya çalıştım.. Ama geçmedi. Çok canım yanıyor, o günün her saniyesi zihnimde sonsuza kadar kalacak bunu biliyorum fakat bunla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum.." Dudaklarımın arasından bir hıçkırık firar ederken elimi ağızıma kapattım.

"Efsun bana bak." Bakmadım. Nefesim kesilene kadar ağlamak istiyordum. "Efsun bana bak!" Ellerini yüzümün iki yanına koyup söylediği gibi ona bakmamı sağladı.

"Ne var!" Diye çığırdım pürüzlü sesime inat.

"Ağlama artık, yeter." Nefesini yüzüme üfleyerek konuşmuştu. Baş parmaklarıyla gözlerimin altındaki yaşları sildi. "Sen ağlayınca.." Dedi tereddütle. Sonrasında yeşil gözlerimin içine bakarak, "Ormanı sel basmış gibi oluyor." Dedi. Kirpiklerimi kırpıştırdım. Ne demek istediğini tam anlayamamıştım.. Kahverengi gözlerinin içinde aynı an da hem şefkat, hemde öfke duygusunu nasıl barındırabiliyordu?

"Efsun hanım," Diyen komiserin sesiyle kendime geldim. Mirza ellerini yüzümden çektiğinde üşüdüğümü hissetmiştim.

"Ef..efendim?" Diye yanıtladım saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp derin bir nefes alırken.

PUSULA | TAMAMLANDI. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin