IX. Bölüm, "fotoğraf karesi."

10.7K 625 138
                                    

Hayırlı Ramazanlar diyerek başlıyor, özür dileyerek devam ediyorum asklarim.

Ufak bir zehirlenme ve okul yüzünden bölümü bir türlü tamamlayamadım. Panomda da duyuru yapmıştım zaten.💗 Soranlara, merak edenlere çok teşekkür ediyorum ve bir sürü öpüyoruum. 😽

Daha fazla uzatmayalım, iyi okumalar. Bu arada bölümün sonuna koyduğum shopa bakmayı da unutmayın ben açıkçası bayıldım çok gerçekçi olmuş.🤕 yapan takipçime tekrar teşekkürlerr. 💞

TikTok: wattpadyazariyimcanim

🧭

"Efsun, sana çok aşığım. Bir an önce yıldırım nikahıyla evlenelim! İki kedimiz, iki köpeğimiz, üç hamsterımız, dört tane de süs balığımız olsun!" Diyen Mirza'nın ellerini tutarak gülümsedim.

"Evlenelim Mirza'm! Hadi.. Koş!" Kapıya doğru koşmaya başladık beraber. Bahçeye çıktığımızda nereden geldiğini anlayamadığım bir nikah memuru ve nikah masası vardı. Sorgulamadan ikimizde masaya oturduk, şahitlerimiz olarak Pelin ve Ömer çıktı aniden ortaya.

"Siz Efsun Gümüş, Mahir Mirza Çetinoğlu'nu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet!" Diye bağırdım mikrofona doğru. Etrafta Özge, dayım, yengem ve Derya abladan başka kimsecikler yoktu. Onlar alkış tuttu.

"Siz Mahir Mirza Çetinoğlu, Efsun Gümüş'ü eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Mirza tam mikrofona yaklaşıp konuşacağı sırada ortaya Yasemin çıkıverdi.

"Durun, bu nikah kıyılamaz!" Dedi nefes nefese.

"Niyeymiş o! Bizi bi sal artık ya!" Bıkkınlıkla bağıran beni umursamadı.

"Çünkü ben.." Bir an da güneşli hava gitti, yerini kasvetli bir havaya bıraktı. Arkada da nereden geldiğini bilmediğim bir gerilim müziği çalıyordu.

"Çünkü sen ne Yasemin!" Mirza'ya yaklaştı.

"Çünkü ben Mahir'in sevgilisiyim."

"Hayır!" Nefes nefese kan ter içinde kalmış halimle bağırarak yattığım yerden doğruldum. Önce etrafa bakındım sonrasında bunun sadece kabus olduğunu fark ettim.

Hay bilinçaltıma var ya..

"Manyak kadın ya. Rüyalarıma giriyor artık." Yattığım yataktan ayaklarımı sarkıttım. Ne? Yattığım yataktan mı? Gözlerimi hızla tekrardan etrafta gezdirdim şaşkınlıkla. Burası bir yatak odasıydı. Aman aman nerelere gelmişiz böyle? En son çok yorgun olduğum için çalışma odasına uyuyakaldığımı hatırlıyordum, gerisi yoktu.

Yeşil gözlerim, gri ve siyah tonlarındaki gayet sade olan büyük odayı incelerken yan taraftaki komodinin üzerinde duran aile fotoğrafına takıldı. Evet, burası tahmin ettiğim gibi Mirza'nın odasıydı. Benim jetonumun köşeli olduğunu zaten biliyorsunuz, az sonra krizler eşliğinde şaşırırım Mirza'nın odasında uyanmış olmama.

Elimi uzatıp beyaz çerçevenin içine özenle yerleştirilmiş fotoğrafı aldım tereddütle. Muhtemelen ailecek piknik yaparlarken çekilmiş bir fotoğraftı bu. Fotoğrafı çeken kişi yaklaşık beş-altı sene önceki Mirza'ydı. Onun hemen arkasında çocuk gibi olan simasıyla Ömer dişlerini göstererek gülüyor, onun da arkasında ise kucağına küçük Özge'yi almış güzel bir kadın, yanında ona sevgiyle bakan adama tebessüm ediyordu.

PUSULA | TAMAMLANDI. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin