XIV. Bölüm, "iyi ki."

3.9K 309 65
                                    

Upuzun bir aradan sonra hepiniz hoşgeldinizz🫶🏻

Efsun'u, Mirza'yı, Ömer'i, Özge'yi, Pelin'i o kadar özlemişim ki anlatamam..🥹

Aslında daha uzun bir bölüm olmasını istiyordum ama aklımdaki tüm gidişatı bir bölüme sığdırmak istemedim. Umarım beğenerek okursunuz.🧚🏻‍♀️

İyi okumalaarr!❤️‍🩹

(Sınır koymuyorum ama lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyim güzellerim.🫂)

TikTok: @wattpadyazariyimcanim
İnstagram: yeyipicipyaziyorum

🧭

23 Mayıs, 2018 (02.34) ;

Doktor son bir defa hemşirenin hazırladığı elektroşokla orta yaşlardaki kadına müdahale edip olumlu bir yanıt alamayınca pes etti.

"Devam edinsenize durmayın!" Diye haykırdı delikanlı var gücüyle annesiyle arasında olan cama vururken. "Size diyorum devam edin! Kurtarın annemi!" Gözyaşları sicim sicim yanaklarından aşağıya doğru süzülürken ruhu canından çıkıyormuş gibi hissediyordu ilk defa Mahir Mirza.

"Ölüm saati, 02.39." Dedi doktor soğukkanlılıkla ardından beyaz örtüyü kadının başına kadar çekti.

"Örtme!" Tekrar bir feryat koptu camın arkasındaki genç adamdan. "Aç annemin yüzünü.. Örtme.." Boğazının acıdığını hissettiğinde olduğu yere çöktü. Babası kaza anında hayatını kaybetmişken, annesi direnmişti fakat bu direnişi hastanede son bulmuş o da bırakmıştı onları.

"Anne.. Baba.. Biz ne yapacağız siz olmadan?" Aklına müşahede odasında olan Ömer ve Özge geldiğinde ağlaması daha da şiddetlendi. "Ben sadece abi olmayı biliyorum.. Anne baba olmayı bilmiyorum ki.."

O geceden sonra Mahir Mirza Çetinoğlu, acısını yüreğinin en derinlerine gömüp kardeşlerine hem anne hem baba olmak için çabalamaya başladı.

🧭

günümüz, Efsun'dan ;

"Ne kadar mal bir insanım ben ya.. Allah benim belamı vers-" Diye devam edeceğim sırada,

"Kız sus artık kendine bela okuyup durma en son tutacak bedduan kalıcan öyle." Deyince ona hak verip başımı salladım ve ağlamaya sessizce devam ettim. Yasemin'e inandığım için tam bir aptaldım. Yine herkesi kendim sanmıştım.

"Bize niye sormadın diyeceğim de bizde bilmiyorduk ki bugün doğum günü değil de, anne babasının ölüm yıldönümü olduğunu." Pelin Mirza'nın odasına çıkmadan önce istediği Türk kahvesini hazırlamayı bitirip fincana döktüğünde aklıma gelen şeyle oturduğum sandalyeden kalkıp elimin tersiyle yanaklarımı sildim ve kahve tepsisini Pelin'in elinden aldım.

"Ben götürürüm bunu.. Hem zaten konuşmam lazım Mirzayla." Cevap vermesine fırsat tanımadan kahveyi aldım ve dikkatle yukarıya çıktım asansöre binip. Çalışma odasının kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım ardından kulpu indirip içeriye girdim. Mirza başını yaptığı çizimden kaldırmadan,

"Şuraya bırakabilirsin Pelin teşekkür ederim." Deyince kahveyi söylediği yere bırakıp çalışma masasının önündeki berjere oturdum. Bunu fark eden Mirza başını usulca kaldırdı.

PUSULA | TAMAMLANDI. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin