-Müstehcen fotoğraflarım mı..?
-Evet! Kulağa harika gelmiyor mu?
"Hayır, korkutucu..." dedi başını eğerken. Neyden bahsediyordu öyle? Müstehcen fotoğraflarını çekmek, üstüne de satmak mı istiyordu? Korktu. Neden buna ihtiyacı vardı ki? Yanında para mı vardı? Eğer fotoğraflarını verirse, milyonlarca para mı alacaktı? Kardeşini abazalara nı sunacaktı? Üzüldü. Ne diyeceğini bilemedi. Derken, kardeşinin elini kaldırdığını gördü. Dikkatini çekti. Başını kaldırdı. Bir de ne görsün, bir elini yuvarlak yapmış, diğer elinin de işaret parmağını kaldırmış birleştiriyordu. Çok durmadan "Buna benzer bir şey yapmak istiyorum." dedi. "Şöyle heyecan, acı verici bir zevk..."
"N...ne gibi..?" dedi titizlikle. Zevk almak istiyordu. Hangi açıda olduğunu da bilseydi keşke. Derken elindeki falçatayı, sesi sayesinde fark etti. Sürgüsünü yavaşça ileriye sürüklediği zaman. Ardından kendi yüzüne yaklaştırdı. Çizdi yanağını. Geniş bir çizikti bu. Çizikte sorun yoktu. Fakat asıl sorun, Tsukasa'nın kanının pıhtılaşmamasıydı. Yanağından çıkan kanlar hiç durmadan yanağında bir yol çizip akmaya başladı yüzünden. Ki Amane bunun farkında değildi. Kardeşinin böyle bir hastalığa sahip olduğunu bile bilmiyordu. "Böyle." dedi. "Tıpkı bunun gibi!".
-N-ne...demek istiyorsun..?
-Hmm, sen şu an yürüyemiyorsun değil mi?
-E, evet...
-Güzel.
Tsukasa, falçatayı kenara bırakıyor ve emekleyerek Amane'nin yanına yaklaşmaya başlıyor...
Amane korkuyor. Ne yapmak istediğini bilmese de, tahmin edilemeyecek kadar gizemli bir şey olmadığını da biliyor. Yani neyden bahsettiğini anlıyor, anlamaya başlıyor... Bu yüzden de korkmaya, telaşlanmaya başlıyor. Tsukasa yanına geldiğinde, birden Amane'yi ittiriyor. Yatağa sırt üstü düşmesini sağlıyor.-Sen ne..?
Tsukasa, Amane'nin cümlesi biter bitmez yüzüne eğiliyor. Aniden dudaklarını birleştiriyor. Fransız öpücüğüyle öpmeye başlıyor.
-Mmmm!!
Amane ise onu ittirmeye. Yaptığına anlam veremiyor. Başta, öptüğü ve üstelik Fransız öpücüğü ile öptüğü için şok geçiriyor. Birbirlerine daha aşık değilken, sevgili değilken yapmasına anlam veremese de bu duruma utanıyor. İttirmeye çalışıyor. Ama güçsüz bir şekilde. Bir yanı izin vermemesi gerektiğini söylüyor ama diğer yanı ise nedense izin vermek istiyor...
Kafası karıştığı için hiçbir şey yapamıyor... Aniden durumu anlayınca yanakları koyu bir kırmızıya bürünüyor.Tsukasa, elini yavaşça kıyafetinin içine geçiriyor, içinden Amane'nin bedenini okşuyor. Keşke...keşke şuan bir şey yapabildeydi ama...sanki...sanki olmuyor...yapamıyor...bedeni...sanki istiyor gibi...ama beyni istemiyor...kalbinin sesini dinlemekte güçlük çekiyor... Neden engel olmadığını bir türlü anlayamıyor...
"Belki de...cinsel istektir?" Böyle düşünmeye başlıyor. Bu düşünce ile sonunda neden engel olmadığını anlıyor. Her ne kadar istemese de(?).
Tsukasa, dudaklarını ayırıyor... Sırıtarak Amane'nin gözünün içine baktığında... Amane'nin yüzünde birden parlak bir kırmızı beliriyor.-N-ne bakıyorsun..?!
Tsukasa dudağını yalıyor ve:
-Düşünüyorum. Yanımda kalmak için her şeye razı olduğunu söylemiştin. O zaman...razı olacaksın.
Tsukasa, Amane'nin yüzüne yavaşça eğiliyor.
-Eğer burada kalacaksan, benim kurallarıma uyacaksın. Bana itaat edeceksin. Ve karşılığında, sana istediğin her şeyi vereceğim. Anladın mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ KAN 『Tʂυɱαɳҽ』
Gizem / GerilimArdı kesilmeyen cinayetler, mağdurlar, fakirler... Hepsi bir kişinin eseri miydi? Hayır. Binlerce kişinin? Gördüğü tek şey o kandı. Merak ediyordu. Onu görmek istiyordu. Kanın kaynağını, geldiği yeri. Yarı karanlığın içindeki kişiyi. Belki psikoloj...