Bölüm 12: Tutsak

61 27 0
                                    


Bölüm 12: Tutsak

Gözlerimi yavaşça aralandı. Bulanık gören gözlerimi bir kaç defa açıp kapayarak düzgün görmeye çalıştım. Ve başardım. 

Ama gördüğüm manzara görmeye değer değildi. 

Başımı aşağıda olan ve fosforlu bir mor renkte olan kelepçelere indirdim.

Başımı yukarı kaldırıp bir kez daha olduğum konuma baktım. 

Duvarları eski püskü olan, çok fazla rütubet kokan ve insana o kadarda iyi hisler bağışlamayan bir yerdeydim.

Ve lanet olsun ki, ben şu an havadaydım.

Bas baya uçuyordum.

Etrafımı incelerken her şey dikkatimi çekiyor ve bir sürü soru vardı aklımda ama şu an aklımı tek bulandıran şey burda bir kapı ve ya odaya girmek ya da çıkmak için her hangi bir ufak delik bile olmamasıydı.

Her tarafı millimetresine kadar inceledim. 

Küflü duvarlar, eskimiş fayanslar, ellerimideki mor kelepçeler, mor bir ışık ve benden başka hiç bir şey yoktu odada.

Başımda inanılmaz derecedeki ağri beni uyanık tutmakta zorluyordu. 

Gözlerimi kapatmış bu acıyı sorgularken birden bir ses duydum.

Bir kadın sesi gözlerimi açmama neden oldu.

"Başın mı ağrıyor?" diye sordu. Anında gözlerimi açtım. Etrafıma bir kez daha baktım. ama hiç kimse yoktu. 

"Burdayım..." dedi yine aynı ses. Sesin geldiği yöne başımı çevirdim. 

Tavanda ki demir sütunların üzerine oturmuş beni izleyen bir çift ela gözle karşılaştım. 

"Sen kimsin?" diye sordum anında sert bir sesle. 

Kız düz duvara çarpmış gibi bir anda duraksadı. Sonra gülümseyip konuştu.

"Ama ben senin nazik olduğunu sanmıştım Aden." dedi kız gülerek. 

Afalladım. Adımı nerden biliyordu ki? Simsiyah saçları ve ela vardı. Biraz balıketli bir kızdı. Ama bu hiç bir zaman güzel olmasına engel değildi. 

Bir dakika... Bir dakika ya bizimkiler nerede?

Hızlıca başımı bir kez daha elimdeki kelepçelere indirdim. 

Çekmeye, çekipte kendimi kurtarmaya çalıştım kendimi.

"Hey...Yarana dikkat etsene. Çırpınma boşu-boşuna. O kelepçelerden o kadar da kolay kurtulamazsın. Deneyime sabitli." dedi gülerek.

"Ne saçmalıyorsun sen be? Kardeşlerim nerede?" dedim bağırarak.

Oda az önce aynı benim gibi afalladı. 

"Başkalarıda mı var?" dedi.

Yüzüne bakmaya devam ettim.

"Söylesene başka spirite puternice'ler de var mı?" dedi bir kez daha. 

"Ne?" dedim. "Oda ne demek?"

"Eski romanca bir söz. Manası 'güçlü ruh' demek oluyor. Bizim gibi özeller için kullanılan bir kelime." dedi. Donup kaldım. O nerden biliyordu? Ve biz mi? Yani onunda mı özel güçleri vardı?

"S-sen..." diye kekeledim.

"Evet bende aynı senin gibi özel güçlere sahibim Aden. Benimse servetim zamanı durdura bilmek." dedi tek çırpıda.

Gecenin YalnızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin